Anlatsın
Giriş
Boğaziçi Üniversitesi
Boğaziçi Üniversitesi

Boğaziçi Üniversitesi

Boğaziçi Üniversitesi

İstanbul·6.4K Takipçi

Samimi olmak gerekirse kampüsle başlamak lazım. İnsan ilk bakınca ne kadar güzel ‘ooo boğaz manzarası var ya’ şeklinde düşünüyor. Evet var ama bir süre sonra deniz manzarasından daha öte bir şeyler de var.

Akademik hayata dair de, donanımlı ve farklı bakış açıları getiren aynı zamanda farklı karakterdeki(gerçekten de hepsi birbirinden ilginç) hocalardan görme şansına erişiyoruz.

Çok farklı sosyal etkinliklerin parçası olabilmek de ayrı bir artı. Her insana hitap edecek bir şeyler var diyebilirim.

Yurtdışı bağlantılarını da söylemeden geçmemek lazım. Erasmus, exchange gibi olanakları çok fazla. Bu da öğrencilerin farklı ülkelerde kısa süreli de olsa eğitim alarak farklı bir vizyona sahip olmasını sağlıyor.

Çünkü 1 numara bu okul yazmayın yazıyor formda, tabi ben de yazmayacağım zaten, yine de yazsam biraz olurdu bence, değil mi? Şaka bir yana, ben Boğaziçi Üniversitesini seçtim çünkü puanım öyle geldi. Elimdeki puanla İTÜ’de Kimya Mühendisi olacağıma Boğaziçi’nde Kimyager olurum dedim ve buraya geldim. Yine de neden bunu dedim? Okula dair çok bir bilgim yoktu, ama adından dolayı seçtim öncelikle. İkincisi, az kontenjan seçmece öğrenciler olması cazip geldi. Tahmin ediyorum ki okulda herhangi bir insanın sıralaması 30000′den aşağı değildir. Bunun de bir şekilde okulun çizgisini belirleyeceğine inandım.

Boğaziçi'nin vizyonuna ve burada kendimi geliştireceğime inandığım için. Zeki, entelektüel ve farklı düşünceden çok fazla insanla bir arada bulunma şansı sunduğu için. Tamamen İngilizce eğitim vermesi, mezunlarının alanlarında en iyi yerlerde olmaları, öğrenci kulüpleriyle dolu bir sosyal hayat sunması, ve tabi ki muhteşem kampüsü, manzarası...

Bu üniversiteyi seçerken sadece adına ve ününe bakıp seçmedim. Benim eksiklerimi düşünüp daha sosyal bir ortamda olmam gerektiğine karar verdim ve Boğaziçi Üniversitesi en iyi seçenek olarak göründü. Bunun dışında, herhalde Boğaziçinin eğitim kalitesinden ve Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden biri olduğundan bahsetmeme gerek yok :)

Sanırım temel neden çevrem. Komşumuzun bir oğlu okumuştu Boğaziçi’nde ben de ondan çok feyz alırdım o yüzden tercih ettim. Ama şimdi olsa tekrar tercih edebilirim. Çünkü, Boğaziçi’nin köklü ekolünden kaynaklanan, ayrı bir havası var. Son derece liberal bir ortam, kaliteli insanlar… Bunun yanında galiba bir de kampüsün güzelliğinden çok etkilendim. Şehre (Taksime) oldukça yakın, müthiş bir kampüs okulu. Mezun olduktan sonra daha net anlayabildiğim üzere hocalarının kalitesi falan da oldukca etkili olmaliymis tercihimde. Boğaziçi’nde gerçekten de efsanevi hocalar var. Yani temel faktör: insanlar. Hem birlikte okuduğumuz insanlar hem de sizi okutanlar oldukça nitekli.

Kısa, öz ve net olarak Boğaziçi Üniversitesi'ni yerim, sonra da bittiğine üzülürüm.

bunu her fırsatta dile getiririm. "100 kere öss'ye girsem, 100 kere aynı puanı alsam, 100ünde de Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümünü yazarım."

İnsanların kafası rahat. Ters ters bakan olmaz, amuda kalkıp yürümeye kalksan en fazla 3sn dikkat toplayabilirsin herhalde. Ayrıca özgürlükçü bir ortamı destekliyor, siyasi düşünce, etnik köken, dini inanış ya da cinsel yönelim gibi tüm konuların bu üniversitede özgürce ifade edilebildiğini ve sınırlanmanın olmadığını gördüm. Okulun insanın içini açan kampüsünü, kampüsün insanda uyandırdığı gurur ve mutluluk duygusunu bir kenara bırakırsak, öğrenci kulüpleri açısından da geniş seçenekler sunması öğrenci için cezbedici oluyor. Bir de az kontenjan dolayısıyla çok farklı bölümlerden çok farklı insanlarla tanışmak mümkün oluyor ya da bölüm içerisinde gruplaşmalar olmuyor, herkes birbiriyle yardımlaşabiliyor. Ayrıca büyük kütüphanesi, boş zamanınızda gidip film izleme ya da plak dinleme olanağı sunması da “student friendly” bir okul yapıyor. Diğer yandan da hocaların eğitimlerine baktığımızda alelade bir hocanın bile Harvard, Yale gibi yerlerde doktorasını tamamlamış olabilmesi, ödülleri olması, kısaca eğitim kadrosu sevdiğim yönlerinden. 0 ingilizce eğitim uygulanmasıyla yabancı kaynaklardan da (Örn: Yale ya da MIT gibi) dersin takibini mümkün kılıyor. “Music Appreciation” “Introduction to Filmography” “Humanity” “Sculpture” gibi insanın ilgi alanına öre yönelebileceği dersler sunması da ayrı bir güzel. He bir de, baya parti filan yapıyor bu okul, benim ilgimi çekmez ama hoş şeyler yapıyor. Bir de spring break’te herkes magic break adı altında Antalya’ya filan gidiyor. Sosyal bir okul kısaca.

Okulumuzun bürokratik yapısı ağır ve katı olmadığından birçok dersi farklı zamanlarda alabiliyorsunuz. Bu sayede bölümümü 3 yılda bitirebildim. Okulumun farklı bölümlerden ders almayı teşvik etmesi sayesinde 9 farklı bölümden birçok ders aldım ve dünyam genişledi. Bütün bunların yanı sıra belki de en önemli artısı kulüplerin ve öğrenci toplulukların varlığı ve etkinlikleri. Öğrencilerin insiyatifi gelişmekte ve eğitimin getirdiği tek boyutluktan çıkılmakta. Mithat Alan Film Merkezi sayesinde geniş bir film arşivi öğrencilerin kullanımında bulunmaktadır. Kütüphanemizin sağladığı olanaklar arasında bulunan geniş bir müzik arşivi ve bu kayıtları kütüphanede dinlemek benim en çok hoşuma giden olanaklardan yalnızca biri. Öğrenci kulüplerinin de etkinliği sayesinde yüzmeden yelkene, briçten futbola, satrançtan tenise kadar birçok spor dalıyla uğraşma şansını elde ediyorsunuz. Okulun bulunduğu konumu ve doğal ortamı da çok seviyorum. Deniz esintisini özlediğimde bebek sahiline inip yürüyüş yapıyor, boğaza karşı oturmak istediğimde petek’te ya da manzarada oturuyor, boğaz köprüsü karşısında yemek yemek istersem de ağaç eve gidiyorum.

Kampüsü gerçekten, belki de artık evim gibi gördüğümden yeterince objektif bakamıyorum, çok güzel. Kuzey kampüs - daha betonarme, daha okula benzeyen kampüs oluyor bu - bile güzel geliyor artık.
Kütüphanesi eşsiz. Mezunluk işlemlerim sonrası elektronik veritabanına erişimim kesildi ve o an dünyam başıma yıkıldı gerçekten.
Bölümüne ve kişisine göre değişse de hocaların geneli öğrenciyle hiyerarşik ilişkiler kurmak istemez. Ha bir de çoğunlukla özgür düşünmeye çalışırlar, yapamadıkları zamanda da sinirlenseniz de en azından denedi, çabaladı diyebilirsiniz :)

Sosyal ortamı, inisiyatif alma olanaklarının bolluğu, zeki bir insan kitlesiyle beraber okuma şansı (en en önemlisi de bu), insana vizyon katması, insana sosyal hayatıyla akademik/iş başarısını dengeleme yeteneği kazandırması.

Böylesine özel bir öğrenci profiline sahip olması benim için en olumlu yanı oldu. Bu kitlenin parçası olmak, insanı hem akademik hem de kültürel anlamda kendini geliştirmeye teşvik ediyor ve beş sene sonra girdiğinizden çok daha farklı bir noktada ayrılıyorsunuz üniversiteden.

Çok zor oluşunu cidden hiç mi hiç sevmiyorum. Bunu bin defa dedim, bin defa daha diyebilirim. Mat – 2 bölümünde 30 soru içerisinde 26,75 net yapmış bir insanın, aynı konuları kapsayan (limit türev integral) Calculus I dersini 3 defada anca geçebilmesi bu okulun öğrenciyi cidden zorladığının ve öğretmeden de bırakmadığının ispatıdır bana kalırsa. Ayrıca kayıt döneminde ders seçmekteki muazzam sıkıntımız, sistemin kilitlenmesi, derslerin hemen dolması, hocaların consent vermemesi gibi dertlerimiz de mevcut. Duyduğuma göre italyanca ve ispanyolca 101 dersler 3 dakikada doluyorlarmış. Okulumun çevresinin de hiç öğrenci dostu olmadığı için o konuda da pek memnun değilim. Mesela bir pilavcı olsa dışarda fena mı olurdu? :) Aşağımız Bebek, sağımız Etiler olunca çok öğrenci semtine dönüşememiş okulun çevresi. Bir de okul çevresinde evlerin 1000tl ve civarı oluşu, super dorm’un aylık 600tl oluşu gibi şeyler, bilhassa evden ayrılmayı zorlaştıran bu yüzden okula eksi puan olarak yazılabilecek şeyler.

Açıkçası okuyan insanlara çok sığ ve basit gelebilir ama ilk aklıma gelen öge kediler oluyor. Her yerde olmalarının yanı sıra gerçekten bir süre sonra tahammül etmesi zor oluyor. Onun dışında söyleyebileceklerim klasik öğrenci şikayetleri olur ve haksızlık olur.

Hocalar bir özel okulda sizinle ilgilenileceği kadar ilgilenmez, işleri güçleri vardır. Okul idaresi bazen gülünç derecede bürokratik davranır. (Yemekhane kartına fazla para yüklediğinizde geri almak için kapı kapı geziyorsunuz mesela) Okul çok kozmopolit bir yapıya sahip olmasına karşın kişiler arası tolerans o kadar da yüksek sayılmaz. Fiziksel bir çatışma asla olmaz, fakat sözlü olarak tartışmalar da bitmek bilmez. Yine de mucizevi bir şekilde gün sonunda neredeyse herkes birbirinin dostudur. İdare öğrencilerin kendilerini ifade etmesine karışmaz bu da renkli fakat bazen can sıkıcı pek çok manzara yaratır.

En nihayetinde devlet okuludur. Özel üniversiteler gibi güzel kokan tuvaletleri, öğrencinin peşinden koşan öğretim görevlileri / okul çalışanları yoktur :D Okulun akademik ve idari kadrosunun tam anlamıyla öğrenci düşmanı gibi davrandığı durumlar boldur. Pohpohlanmazsınız.

Burs imkanları biraz kısıtlı yada şans benim yüzüme gülmedi…

Öncelikle havalara girmeyin çünkü etrafınızdaki herkes Boğaziçili, küçümseyerek baktığınız çocuk Türkiye 1.si çıkabilir :) Amerikan kolejlerinden ya da yurtdışından gelmiyorsanız hazırlık okumanız gerekebilir, İngilizce gözünüzü korkutmasın çünkü ilk yılınızda biraz kendiniz de gayret gösterdiğiniz takdirde bölüm için gerekli temel İngilizce'yi öğreniyorsunuz. Bir de, kısaltmalara ve akademik terimlere birkaç ay içinde hakim olunuyor, ondan da gözünüz korkmasın :)

En büyük tavsiyem, buraya gelmeden önce yabancı dilinizi üst seviyede tutarak gelin, yoksa hazırlık sınıfının ağır ders programı ardından meşhur Proficiency'nin stresi ile üniversite hayatına başlamak zorunda kalırsınız :)

Kilyos'ta kalıyorlarsa eğer kesinlikle manzaranın ve denizin keyfini çıkartsınlar :). Vaktinizi iyi değerlendirerek kendinizi dinlemeli ve istediğiniz her kulübe katılmalısınız. İleriki yıllarda bu kadar zamanları olmayacak maalesef.

1) Mutlaka kulüplere girin.
2) En az 1 kulüpte süreklilik kazanın.
3) Erasmus yapmayı ihmal etmeyin.

Servet Ünal
Servet Ünal
Talent Acquisition & Employer Branding Professional, BSH

Kedilere karşı hazırlıklı olun. Yurtlardan çok şey beklemeyin. Düzenli çalışın, bir çalışma disiplininiz olsun. Okumayı sevin, çok sevin :)

Bölümlerin(YÖK kontenjan artırsa da) çok kalabalık olmaması sebebiyle yurtdışı kotalarının bölüm kontenjanına oranı yüksek. Erasmus ile yarım ya da tam bir sene boyunca bir Avrupa üniversitesine kabul almak ve gitmek kolay. Bunun yanında, Amerikan ve Uzakdoğu üniversiteleriyle de eskiden imzalamış ve halen yeni imzalar atmakta olduğu anlaşmaları sayesinde exchange öğrencisi olarak gidilebiliyor.

İkinci ve üçüncü sınıfta exchange veya erasmus programlarıyla eğitiminizin belli bölümlerini yurt dışında geçirebilirsiniz. Ortalamanız bu programlara kabulunuzde önemli bir rol oynuyor.

Akademik kariyerin olmazsa olmazlarından biri ise yurt dışı bağlantılı çalışmalar yapmaktır. Boğaziçi Üni. bu şansı kendi özel anlaşmaları ve verdiği üst düzey akademik ingilizce eğitimi ile sağlamaktadır.

Eğer yurt dışında Ivy League ayarında bir okula gitmek istiyorsanız, Boğaziçi bunun için en uygun yer. Yabancı dil eğitimi, hocaları ve genel olarak rahat ve akademik atmosferi nispeten bu okuldan yurt dışına başvurmayı kolaylaştırıyor. Ayrıca köklü bir eğitim kurumu. Çoğu istenilen okul, çok fazla başvuru aldığından köklü olmayan okullardan başvuru kabul etmiyor. Açıkçası akademik çalışmak isteyen birisi olarak ben çok faydasını gördüm.

3.Sınıftayken Erasmus ve ya Exchange programlarına başvurabiliyorsun. Aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi Konfüçyus Enstitüsü Çin'e gitme imkanı sunuyor.

Kişiler

Işılay Ece Dalfidan
Işılay Ece Dalfidan
Yetenek Yönetimi & Akademi, BSH
Selin Deniz Şimşek
Selin Deniz Şimşek
İnsan Kaynakları Grup Müdürü , METRO Türkiye
Ebru Kantoğlu
Ebru Kantoğlu
Kurumsal İletişim Müdürü, Doğuş Otomotiv
Zeynep Yazgönül
Zeynep Yazgönül
Afrika, Orta Doğu, Doğu Avrupa Bölge Eğitim Koordinatörü, L'Oréal
Levent Allovi
Levent Allovi
L’Oréal Proffessionel Marka Müdürü, L'Oréal
Neslihan Nigiz Ulak
Neslihan Nigiz Ulak
Sales Director (Head of Modern Trade), Unilever
Nilüfer Durak
Nilüfer Durak
Chief Operating Officer, Solvoyo
Simten Güvencer
Simten Güvencer
Commercial Project Manager, Siemens
Fatih Aşcı
Fatih Aşcı
İşletme/Marka Sahibi, Tantuni Sofrası
Cem Açık
Cem Açık
Pfizer Türkiye Genel Müdürü, Pfizer
Beste Güren Müminoğlu
Beste Güren Müminoğlu
Analitik Ürün Yönetimi Alan Yöneticisi, BSH
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
B2C Marketing Manager, Canon Eurasia
Serkan Özkan
Serkan Özkan
Mağaza Planlama Müdürü, Koton