Sosyal bilimler ve teknik konular arasında dengeli işleyen bir kafa yapısına sahipseniz ideal olabilir. "Ara alan" oluşu sayesinde, ilgi alanlarınıza göre daha sosyal veya daha teknik bir noktaya kayabilirsiniz. Bunun yanında, iş hayatı göz önünde bulundurulduğunda kullanım alanı geniştir, hatta görünüşte alakasız bir alanı bile seçseniz gayet kullanışlıdır ve birçok şeyi analiz etmenizi kolaylaştırır.
Boğaziçi'nin son yıllarda akademik kadrosunun "baba hocalar" dediğimiz hatrı sayılır birçok ismini özel üniversitelere kaptırdığı bir gerçek. Bunun yanında, Boğaziçi de olsa neticede bir devlet üniversitesiyle karşı karşıyayız. Akademisyen ve çalışan profilinin çok ilgili olmayacağını da göz önünde bulundurun. Arada bir bürokrasi duvarına toslamaya hazır olun. Bu nedenler yüzünden çok ender de olsa "keşke bir özel okulda burslu okusaydım" dediğim zamanlar olmuştur. Özel üniversitelerin o anlamda öğrencisini daha iyi beslediğini düşünüyorum.
Böylesine özel bir öğrenci profiline sahip olması benim için en olumlu yanı oldu. Bu kitlenin parçası olmak, insanı hem akademik hem de kültürel anlamda kendini geliştirmeye teşvik ediyor ve beş sene sonra girdiğinizden çok daha farklı bir noktada ayrılıyorsunuz üniversiteden.
Köklü bir geçmişe sahip, son derece liberal ve nev-i şahsına münhasır bir kurum kültürüne sahip bir okuldur Boğaziçi. Her anlamda insanın ufkunu açar. Boğaziçi mezunu olmak, adınızın önüne Türkiye'de başka hiçbir üniversitenin veremeyeceği bir prestij ekliyor.