Bu soru benim için oldukça zor fakat cevabım umarım okuyanlar için faydalı olacaktır.Ben Polis Koleji’ni bitirip Akademi’ye devam edecekken tazminat verip ayrıldım.Babam tıp diye ısrar ediyordu birçok kişi durumumu anlayacaktır ,bense içimde eğitim sistemimiz nedeniyle saklamak zorunda olduğum TM’ciyi çıkartmak istiyordum.Hukuk yazmayı düşündüm o da benim gibi bir sayısalcı için baya keskin bir dönüş olacaktı.İktisat ‘ı (ekonomi) düşündüm, araştırdım, kafama yattı.Sonuçta sistemin nasıl işlediğini anlayacaktım yorum yapabilecektim mezun olunca. Fakat bölüm seçerken iki şeyi düşünmedim ve arkadaşlara da tavsiye ediyorum bunu:
1)Nasıl okunur demedim ki nasılsa okunur hatta keyifle okunur.
2)O kanserli soruyu sormadım, nerede çalışırım?
Bu sorudan nefret ediyorum, ailelerin de baskı nedenidir hep. Benim de savunmam şu oldu; benim hayatım, kendim belirlerim,ne istiyorsam onu okurum, ortalamanın üzerinde bir insanım ve eminim ki aç kalmam merak etmeyin.Bence biraz kafa çalışan arkadaşlar garanticiliğe boyun eğmesinler.İş isteyene var yeter ki siz istediğiniz bölümü okuyun, ayrıca okudunuz bölümle ilgili bir işiniz de olmak zorunda değil.
Sosyal bilimler ve teknik konular arasında dengeli işleyen bir kafa yapısına sahipseniz ideal olabilir. "Ara alan" oluşu sayesinde, ilgi alanlarınıza göre daha sosyal veya daha teknik bir noktaya kayabilirsiniz. Bunun yanında, iş hayatı göz önünde bulundurulduğunda kullanım alanı geniştir, hatta görünüşte alakasız bir alanı bile seçseniz gayet kullanışlıdır ve birçok şeyi analiz etmenizi kolaylaştırır.
İleride kendini geliştirebileceğin bir bölüm,çoğu dala göre daha fazla iş imkanı var ve başından beri istediğim bir bölümdü iibf içindeki en önemli dal bence.Ekonomist olmak özeldir bence:)
Analitik düşünme becerisi, matematiksel araçları kullanabilme kabiliyeti ve hayatın içinden örneklerle destekleme olanakları bu bölümü sosyal bilimler alanında çok çekici kılıyor. Her ne kadar matematik bilgisine çekimser bakan öğrenci profilimiz olsa da bu bölümün en güzel yanlarından birisi kişiyi öğrendiklerine karşı daha da heveslendirerek çok çalışabilmeyi teşvik etmesidir. Bu sebeple lise yıllarında yapamama endişesi taşıdığınız şeyler bu bölümde daha fazlasını öğrenebilme hevesine dönüşebiliyor. Aynı zamanda kullanılan matematiksel araçların hayatta direkt karşımıza çıkan olaylarla/sözel bilgilerle desteklenebilir olması araç-amaç ilişkisini kurdurabiliyor.
Akademik alanda kariyer yapmak isteyenler için bölümde halen geliştirilebilecek ve öğrenilecek çok şey olduğunu görüyor ve kendinizi gelecekte "sosyal bilim insanı" olarak görebilmeyi arzu ediyorsunuz . Ayrıca kendini ekonomist olarak görebilme heyecanını daha ilk senelerde hissedebiliyor ve bölümü anlamak/ daha iyi bir iktisatçı olabilmek için diğer bilim dallarından yararlanmayı kendinize bir yük olarak görmekten çok fırsat olarak görebiliyor ve her öğrendiğinizi ekonomi ile bağdaştırmaya çalışıyorsunuz. Aynı zamanda sonraki yıllarda da öğrendiklerinizin yapboz parçaları gibi birleştiğini görebilmek çok tatmin edici hissettiriyor.
Özel sektör isteyenler için de bölümün kazandırdığı analitik düşünce yapısı ve nasıl öğrenileceğini öğrenme yetisi (bilgiye nasıl en verimli şekilde ulaşılır) çoğu zaman çok büyük bir avantaj. Ayrıca birçok şirketin kurumsal ilişkiler, pazarlama, insan kaynakları, satış-pazarlama vb. departmanlarında çalışabilecek potansiyeli kazandırdığı da bir başka gerçek.