İnsanların kafası rahat. Ters ters bakan olmaz, amuda kalkıp yürümeye kalksan en fazla 3sn dikkat toplayabilirsin herhalde. Ayrıca özgürlükçü bir ortamı destekliyor, siyasi düşünce, etnik köken, dini inanış ya da cinsel yönelim gibi tüm konuların bu üniversitede özgürce ifade edilebildiğini ve sınırlanmanın olmadığını gördüm. Okulun insanın içini açan kampüsünü, kampüsün insanda uyandırdığı gurur ve mutluluk duygusunu bir kenara bırakırsak, öğrenci kulüpleri açısından da geniş seçenekler sunması öğrenci için cezbedici oluyor. Bir de az kontenjan dolayısıyla çok farklı bölümlerden çok farklı insanlarla tanışmak mümkün oluyor ya da bölüm içerisinde gruplaşmalar olmuyor, herkes birbiriyle yardımlaşabiliyor. Ayrıca büyük kütüphanesi, boş zamanınızda gidip film izleme ya da plak dinleme olanağı sunması da “student friendly” bir okul yapıyor. Diğer yandan da hocaların eğitimlerine baktığımızda alelade bir hocanın bile Harvard, Yale gibi yerlerde doktorasını tamamlamış olabilmesi, ödülleri olması, kısaca eğitim kadrosu sevdiğim yönlerinden. 0 ingilizce eğitim uygulanmasıyla yabancı kaynaklardan da (Örn: Yale ya da MIT gibi) dersin takibini mümkün kılıyor. “Music Appreciation” “Introduction to Filmography” “Humanity” “Sculpture” gibi insanın ilgi alanına öre yönelebileceği dersler sunması da ayrı bir güzel. He bir de, baya parti filan yapıyor bu okul, benim ilgimi çekmez ama hoş şeyler yapıyor. Bir de spring break’te herkes magic break adı altında Antalya’ya filan gidiyor. Sosyal bir okul kısaca.
Okulumuzun bürokratik yapısı ağır ve katı olmadığından birçok dersi farklı zamanlarda alabiliyorsunuz. Bu sayede bölümümü 3 yılda bitirebildim. Okulumun farklı bölümlerden ders almayı teşvik etmesi sayesinde 9 farklı bölümden birçok ders aldım ve dünyam genişledi. Bütün bunların yanı sıra belki de en önemli artısı kulüplerin ve öğrenci toplulukların varlığı ve etkinlikleri. Öğrencilerin insiyatifi gelişmekte ve eğitimin getirdiği tek boyutluktan çıkılmakta. Mithat Alan Film Merkezi sayesinde geniş bir film arşivi öğrencilerin kullanımında bulunmaktadır. Kütüphanemizin sağladığı olanaklar arasında bulunan geniş bir müzik arşivi ve bu kayıtları kütüphanede dinlemek benim en çok hoşuma giden olanaklardan yalnızca biri. Öğrenci kulüplerinin de etkinliği sayesinde yüzmeden yelkene, briçten futbola, satrançtan tenise kadar birçok spor dalıyla uğraşma şansını elde ediyorsunuz. Okulun bulunduğu konumu ve doğal ortamı da çok seviyorum. Deniz esintisini özlediğimde bebek sahiline inip yürüyüş yapıyor, boğaza karşı oturmak istediğimde petek’te ya da manzarada oturuyor, boğaz köprüsü karşısında yemek yemek istersem de ağaç eve gidiyorum.
Kampüsü gerçekten, belki de artık evim gibi gördüğümden yeterince objektif bakamıyorum, çok güzel. Kuzey kampüs - daha betonarme, daha okula benzeyen kampüs oluyor bu - bile güzel geliyor artık.
Kütüphanesi eşsiz. Mezunluk işlemlerim sonrası elektronik veritabanına erişimim kesildi ve o an dünyam başıma yıkıldı gerçekten.
Bölümüne ve kişisine göre değişse de hocaların geneli öğrenciyle hiyerarşik ilişkiler kurmak istemez. Ha bir de çoğunlukla özgür düşünmeye çalışırlar, yapamadıkları zamanda da sinirlenseniz de en azından denedi, çabaladı diyebilirsiniz :)
Sosyal ortamı, inisiyatif alma olanaklarının bolluğu, zeki bir insan kitlesiyle beraber okuma şansı (en en önemlisi de bu), insana vizyon katması, insana sosyal hayatıyla akademik/iş başarısını dengeleme yeteneği kazandırması.
Böylesine özel bir öğrenci profiline sahip olması benim için en olumlu yanı oldu. Bu kitlenin parçası olmak, insanı hem akademik hem de kültürel anlamda kendini geliştirmeye teşvik ediyor ve beş sene sonra girdiğinizden çok daha farklı bir noktada ayrılıyorsunuz üniversiteden.
Uluslararası kuruluşlar tarafından tescillenmiş eğitim kalitesi ve neredeyse tamamı yurtdışında yüksek lisans/doktora yapmış kadrosu, bu ikisiyle beraber aynı zamanda 150 yıllık geleneğin ve çok eskiye dayanan bağlantıların sayesinde yurt dışında tanınır ve saygın bir okul olması, çoğu öğrencisinin İngilizce dışında en az bir dili daha dağarcığına yetkin ölçüde ekleyebilmesi, dünyanın akademik ve güncel literatürüne hakim bireyler yetiştirmesi, öğrenciyi sosyal, sanatsal ve sportif faaliyetlerde teşvik eden ve destekleyen bir ortama sahip olması, karşıt görüşlerden öğrenci gruplarının okulun farklı yerlerinde aynı anda etkinlikler yapıp birbirlerine hoşgörülü davranabilmeleri... Uzayıp giden bir liste olduğu kesin!
benim favorim hazırlık yılıydı...Kilyosta yurtta kalmak gerçekten heyecan verici.Şehrin gürültüsünden bir sene uzaklaşmak...
Özgürlükçü ortamı.
Öğrenci aktivitelerine verdiği önem.
Diğer üniversiteler arasındaki (150 yıl birikerek oluşturduğu) algısı.
Kolay iş bulma imkanı sunması.
Öğrenci bazlı bir yönetim olduğunu söyleyebilirim, bu durumda öğrenciye kendini özel hissettiriyor. Ayrıca 'hocalarımız' diyerek çok resmi bir cevap vermek istemiyorum :) Tabiki de Güney Kampüsünün kendine has dünyası :)
Okulun en iyi yönü insanları. Hem öğrenciler hem de hocalar. Canlı bir kampüs ve son derece kaliteli bir eğitim.
Okulda öğrenci, öğretmen, şu bu demeden gerçekten çok sıcak bir ortam vardır. Herkes herkesle oturup konuşabilir rahatlıkla. Hocaların öğrencilerle beraber kafelerde oturup muhabbet ettiği bir ortamdan bahsediyorum. Okul içinde gerçekten çok rahat bir ortam var, kimse kimseye herhangi bir şey için “napıyosun sen kardeşim” demez durduk yere, bu da insanların daha da rahat hareket etmesini sağlıyor bence.
İnsan ilişkileri çok güzel, her tür insan bir arada sorunsuz yaşayabiliyor. Kulüpler çok aktif, çalışma hayatının küçük bir provasını okul sırasında yapabiliyorsunuz.
Kampüs yaşantısı ve farklılıklar
Eğitiminin tamamen İngilizce olması, öğrenci kulüplerinin çok etkin çalışmaları, kampüste sürekli gidilecek bir konferans yapılacak bir etkinlik olması, çok farklı alanlardan(sinema, müzik, resim, heykel vb.) seçmeli ders alabilme imkanı, farklı düşüncelere, yaşam tarzlarına hoşgörülü ortamı, kampüsünün konumu, manzarası... :)
Eğitimde belli bir gelenek takip edildiğinden sistemde oturmuş bir disiplin var. Son derece değerli çalışmalar yürüten, birikimli bir akademisyen kadromuz var ve bizlere her zaman güler yüzle yardımcı olmaya çalışıyorlar. Okulun belki en sevdiğim yanı, her türlü fikre, tarza, yaşam biçimine olan saygısı ve bunları kuşatıcılığı. Hiçbir zaman "öteki"leştirilmeden, herkes tarafından olduğunuz gibi kabul edilip kendinize bir yer bulabiliyorsunuz, çünkü burada körü körüne fikir fanatikliğinin aksine her fikre sonuna kadar saygı gösterilen, insana "insan" olduğu için değer veren bir anlayış var.
Akademisyenlerin bizlere arkadaşları gibi davranması ve sıcak kanlı olmaları oldukça güzel. Tabiki bunu her akademisyen için söylemek zor olur
Hocaların ilgisi benim en çok hoşnut olduğum şey idi.
yabancı dil eğitimi veren akademisyenler genel olarak iyiler. onun dışında herkesin hemfikir olduğu petek,manzara ve güney çimler.
Istanbul'un en merkezi semtlerinden birinde olup konumu ve manzarasi gormeye degerdir. Huzurlu bir okuldur, icine girdiginizde bunu hissetmemeniz mumkun degil. Spor, kulup faaliyetleri, muzik uzerine her turlu calismalar icin olanaklari genistir. Egitim dili Ingilizcedir, bunun disinda tercihe gore istediginiz yabanci dili ders olarak alabilir, çok iyi bir düzeyde öğrenebilirsiniz.
Düşüncen ne olursa olsun her düşünceye duyulan bir saygı söz konusudur. Boğaziçi Üniversitesi'nin en sevdiğim yanı derken aslında insanıdır en çok sevdiğim. Gerçekten kendinden birilerini bulmaman işten bile değil. Ama sadece kendinden birileri değil ufkunu açacak pek çok insan çıkacaktır karşına. Bunun yanında Güney Kampüs'ün her bir köşesine ölebilirim. Yok böyle bir ortam.