Evet, okulumu seviyorum.
İşletme bizim ülkede içi boş bir bölüm gibi görünse de kişinin öğrenim hayatını nasıl geçirdiğine bağlı diye düşünüyorum. Kişinin yönelmek istediği bölüme göre öğrenim görmesini sağlıyor. Bir nevi gelecek açısından esneklik tanıyor diyebiliriz.
Öte yandan da pazarlama gibi ilgimin olduğu bir konuda en doğru eğitimi işletme okuyarak alabileceğimi düşündüm.
Samimi olmak gerekirse kampüsle başlamak lazım. İnsan ilk bakınca ne kadar güzel ‘ooo boğaz manzarası var ya’ şeklinde düşünüyor. Evet var ama bir süre sonra deniz manzarasından daha öte bir şeyler de var.
Akademik hayata dair de, donanımlı ve farklı bakış açıları getiren aynı zamanda farklı karakterdeki(gerçekten de hepsi birbirinden ilginç) hocalardan görme şansına erişiyoruz.
Çok farklı sosyal etkinliklerin parçası olabilmek de ayrı bir artı. Her insana hitap edecek bir şeyler var diyebilirim.
Yurtdışı bağlantılarını da söylemeden geçmemek lazım. Erasmus, exchange gibi olanakları çok fazla. Bu da öğrencilerin farklı ülkelerde kısa süreli de olsa eğitim alarak farklı bir vizyona sahip olmasını sağlıyor.
Açıkçası okuyan insanlara çok sığ ve basit gelebilir ama ilk aklıma gelen öge kediler oluyor. Her yerde olmalarının yanı sıra gerçekten bir süre sonra tahammül etmesi zor oluyor. Onun dışında söyleyebileceklerim klasik öğrenci şikayetleri olur ve haksızlık olur.
Kampüs hayatı, bireyler arası saygı ve bunun getirdiği özgürlükçü ortam. Bunun dışında da klasik olarak söyleyebileceğim akademik zenginlik.