Belki basından takip ediyorsunuzdur İTÜ gerçekten atakta bu ara. Her geçen gün İTÜ’nün gelişimine tanık olabiliyorum. Basında ismini daha sık duyuyorum, yayınlanan uluslararası sıralamalarda her zaman daha üst sıralarda yer buluyor kendine. ABD üniversiteleri ile denklik sağlayan en fazla ABET (Accreditation Board for Engineering and Technology) belgesine sahip üniversite. İş dünyasında bilinen ve saygınlığı çok yüksek bir üniversite. Özellikle Mühendislik dallarında kendini kanıtlamasının yanında her geçen gün gelişen kulüpleriyle sosyalleşme anlamında da geniş olanaklar sunuyor. İstanbul ile iç içe, her biri kendine has özellikler barındıran kampüslere sahip.
Tabii ki eğitim yeterliliği ömürle ölçülmez ama İTÜ; dünyanın en eski 5. teknik üniversitesi; bu sayede Türkiye’de lisans eğitimi deyince akla gelen birkaç köklü üniversiteden.Bu bilinirlik de aklınıza gelebilecek her alan için peşinde bir sürü avantaj getiriyor.
Bir de yakın bir zamanda yayınlanan haberle öğrendik ki İTÜ, QS World University Ranking 2010 yılı verilerine göre mühendislik ve teknoloji alanında dünya genelinde 129. sırada ve Türkiye’de de 1. sırada yer almış.Diğer üniversitelerle ciddi bir kalite karşılaştırması yapmadık hiç arkadaşlarımızla konuşurken ama bu,mühendislik eğitimindeki başarının tarafsız bir göstergesi gibi geliyor bana.
Ben seçimimi “İstanbul’da Endüstri Mühendisliği okumak” gibi yetersiz görünen bir düşünceyle yapmıştım,bahsettiğim iki konudan da haberdar değildim; şuan söyleyebiliyorum ki bilinirlik ve eğitimi en iyi şekilde taşıdığına inandığım üniversite İTÜ.
Konuyla ilgili bir de şöyle bir link vereceğim,daha detaylı bilgi için:
http://www.medyatakip.com/medya_sistem/medya_data/2011/07/yb/21/h/9776_3_106_1311219830_2353719.jpg
İTÜ'nün tüm bölümleri ABET tarafından akredite durumda. Yani diplomanızı alıp yurtdışına gitme imkanınız çok fazla. Nerdeyse her türlü yabancı master veya doktora programına çok rahat kabul alıyorsunuz İTÜ'nün lisans diploması sayesinde. Yabancı Diller Yüksekokulu'nun eğitimi de Türkiye'de onaylı tek kurum. Ayrıca, mezunlarına Yetkin Mühendislik Sınavı yapabilen tek kurum. Kısaca, İTÜ size dünyaya açılma imkanı sunuyor.
Puanımından dolayı İTÜ veya ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği bölümleri arasında kalmıştım. Doğma büyüme İstanbul'lu ama ODTÜ hayranı biri olarak ODTÜ'yü ziyaret ettiğim zaman, büyük olasılıkla Ankara'nın genel yapısı ve iklimi dolayısıyla pek sevmemiştim.
İTÜ ise lise yıllarımda daha soğuk hissettiğim bir üniversite olmasına rağmen tabi ki İstanbul'da olması, merkezi olması (metro, vs.) ile cezbetti.
İTÜ’deki öğrencilik hayatım daha başlamamışken, birinden bu sözleri duymuş olsaydım eğer ona kesinlikle inanmazdım. Fakat İTÜ Türkiye’nin en iyi mühendislerini yıllardan beri kendi çizgisinden ayrılmadan yetiştiren bir üniversite. 238 yıldan beri ayakta kalmayı başarabilmiş bir eğitim kurumu olması insana büyük güven veriyor. İstanbul’da olmanın tüm imkanlarından faydalanabileceğiniz bir üniversite İTÜ. Kampüslerinin lokasyonu ve sürekli gelişen üniversite yönetim anlayışıyla öğrencisine en iyi imkanları sağlayan bir üniversite. En basitinden; Türkiye’de bu işi az çok bilen kime sorarsanız sorun, başında İstanbul kelimesini telaffuz etmeseniz bile ”Teknik Üniversite” dendiği zaman akıllara sadece İTÜ gelir. Eskiler İstanbul demeye gerek bile duymazlar.
bazen seviyorum, bazen sevmiyorum. dengesiz bir ilişkimiz var.
Evet, okulumu seviyorum.
Kesinlikle.
Evet, okulumu seviyorum.
Türkiye ortalamasının üzerinde birikimi olan insanlar olur çevrenizde. Objektif olalım. Ve de her türlü gelir seviyesinden, her şehirden, her tipten insanlarla karşılaşırsınız burada. Yıllardır dünyanın her yerinde aranan farklıların kardeşliği üniversiteli olmanın sorumluluğu ile birleştiğinde sanırım İTÜ çıkar ortaya. Köprüler karşı tarafın farklılığının kabul edilmesi önkoşulu ile kurulurlar. Çok değerli İTÜ İnşaat Fakültesi sponsorluğunda güzel bir köprüdür İTÜ. Yıllar sonra gülümseyerek hatırlanacak hatıraları yaşatma potansiyeline sahip sempatik bir devlet üniversitesidir burası. Gelişime de açıktır. İTÜ Mobil uygulaması sizi şaşırtmayı becerebilir ancak ‘otomasyon’ pek sevilmeyen bir kelimedir buralarda. Ama bütün olumsuzlukların çoğuna tepkiler fevri kalır, ders seçimi döneminde facebook iletilerinde yaşanan tatlı bir hatıradır. Yönetimi öğrenciye değer verir. Maddi/manevi anlamda desteği hissedersiniz. Yerleşkeleri de İstanbul’a kurulabilecek en güzel yerlere kurulmuştur. 5 tanesi birden hem de.
Maslak kampüsünde 7/24 açık,masalarında ders çalışılan,koltuklarında uyunan bir kütüphane var,anlatılır bir ortam değil ama okulun en sevdiğim yerlerinden.Ayrıca Maslak kampüsü büyüklüğü ve yeşilliğiyle şahane bir kampüs.
Endüstri ve İşletme Mühendisliklerinin olduğu kampüs de Maçka kampüsü,Beşiktaş’ın biraz üzerinde ve bir teleferikle Taksim’e gidebiliyoruz.Bu çok önemli görünmüyor olsa da zorlanmadan ulaşımı sağlamak,dağların ortasında olmaktan çok merkezi bir çevreye sahip olmak demek.Ayrıca aynı kampüsü paylaştığımız konservatuardan müzik sesleri duymak çok mutlu ediyor.Konservatuarın bütün İTÜ öğrencilerinin yararlanabildiği bir “müzik kütüphanesi” de var.
Aklınıza gelmeyecek kadar öğrenci kulübü var.Hiç bilmediğiniz bir alanda işler yapan kulüp aktivitelerine katılıp kendinizi rahatça geliştirmeniz mümkün.
Bence endüstri mühendisliği deyince İTÜ’nün ilk sıralarda yer almasının bir sebebi de Endüstri Mühendisliği Kulübü (İTÜ EMK).
Kulüp 2010′un en aktif iş ve kariyer kulübü seçilmiş, 18 yıldır aralıksız EMÖS isimli an itibariyle Türkiye’deki en büyük Endüstri Mühendisliği Öğrenci Sempozyumu’nu yapıyor.UçArı isimli Vaka Analizi Yarışması da sayıca en çok başvuruyu alan vaka analizi yarışması. Mezunlar da, hazırlık öğrencileri de üyesi bu kulübün ve bu organizasyonları ortaya çıkarırken edinilen o kadar tecrübe, tanıyıp sevilen o kadar çok insan var ki İTÜ’yü seçtiğime en çok sevindiren bu oldu. Kulüp ayrıca Avrupa Endüstri Mühendisleri Topluluğu ESTIEM’e üye, ESTIEM hakkında söylenecek çok fazla şey var ama kısaca Avrupa’nın birçok ülkesini görüp, birçok kültürden endüstri mühendisiyle tanışarak kendini geliştirmek için en harika bir yol.
Hep "İnsan mühendislik eğitimi alınca mı mühendisçe düşünmeye başlar, yoksa mühendisliğe eğilimli olduğu için mi mühendislik okur?" diye düşünmüşümdür. Bu sorunun yanıtını mühendis olduktan sonra bulmak zor, o yüzden bence şimdiden bunu sorgulayın :)
İTÜ'de çoğunlukla akıllı insanlarla biraradasınızdır. En düşük puanlı bölümü bile nitelikli öğrenci alır. İTÜ'de bu anlamda ortalamanın, ilk 10'daki tüm üniversitelerin ortalamasından yüksek olduğunu düşünüyorum.
Laboratuar ve kütüphane olanakları bence bir devlet üniversitesinde yapılabilenin en iyisi. Çünkü laboratuar yalnızca ekipman değildir, o ekipmanı işleten asistan düzeyindeki öğretim üyesinin bile kalitesi, alacağınız verimi etkiler.
Maslak kampusünün büyüklüğü, metroyla ulaşım kolaylığı ve yeme-içme-eğlenme anlamında olanakları, İTÜ'de okumayı bir zevk haline getiriyor. Boğaziçi'ndeki gibi akıl çelen bir manzara olmamasından yakınmayacaksınız.
Şehrin merkezinde ama aynı zamanda ondan soyutlanabilmiş. 24 saat açık kütüphane, henüz başka hiçbir üniversitede yok TR'de, bildiğim kadarıyla. Ayrıca yine geniş kaynakları olan, nadir eserler de dahil olmak üzere, bir kütüphane. Nadir eserler derken, ciddi olarak 100-150 sene öncesine kadar uzanan bir İTÜ eserler dizisinden bahsediyorum. Geniş kampüs imkanları, olimpik yüzme havuzu, spor mekanları, kafeler vs. gibi. Örneğin, olimpik havuzdan aylık sadece 30 TL'ye her gün yararlanabilirsiniz. Kafelerdeki yemekler ne çok pahalıdır ne de çok ucuzdur.
Bazı bölümlerde alanında oldukça uzman isimler var. Şaşırtabilecek yatırımların yapıldığı laboratuvarlar, EE'de VLSI laboratuvarları gibi. Tam anlamıyla bir üniversite hayatı yaşayabilirsiniz.
Eğer ne olacağınıza karar vermişseniz, İTÜ daha lisansta uzmanlaşabileceğiniz bir üniversite. Bunun nedeni diğer üniversitelerde bölüm olan alanların burada fakülte olması ve alt dallara ayrılabilmeleridir. Yine bu nedenden dolayı, ortak fakülte dersleri de olmasına karşın programınızda alanınıza dair oldukça fazla ders bulunur. Hatta bazı son sınıf ya da 3. sınıf dersleri yüksek lisans düzeyinde olabilir.
Bazı sosyal kulüplerde 'şirketçilik' oynayabilirsiniz, eğer istediğiniz buysa ve ciddi anlamda bu büyük kulüpler içinde dönen (iyi miktarda) paranın akışını sağlayabilirsiniz. İTÜ'de bu şekilde yöneticilik tecrübesi kazanmaya çalışan bir öğrenci güruhu da var. Bu büyük kulüplere en büyük örneklerden biri IEEE Öğrenci Kolu. Sanıyorum İTÜ Yatırım Kulübü de benzer. IEEE, kendi parasını kendi kazanan bir kulüptür, hatta bunu o kadar abartmıştır ki okulun kulüpler birliği (KSB) IEEE'den para alır. Tüm yıl boyunca büyük şirketlerden sponsorluklar alarak büyük öğrenci etkinlikleri düzenlerler.
Maslak kampüsündeki olanaklar spor salonu olsun, limitsiz çilerde yayılma imkanı olsun,avm ve dolunay cafe olsun, şnternet ağımız ITUNET misafir olsun :D birbirinden güzel tarih kokan kampüsleri Taşkışla, MAçka ,Makine fakülteleri olsun :D İtü yü seviyorum
İTÜ sizi bir dünya vatandaşı yapmaz, yabancı kaynakları takip edip, dünyadan haberdar olmak size kalır. İTÜ sizi sosyal bir insan yapmaz, kulüplerden, gezilerden haberdar olmak için siz etrafınıza bakmalısınız. İTÜ sizi saf ve katıksız bir mühendis olarak yetiştirir. Ama hiçbir mühendis, tek başına mühendis olarak değerli değildir. Dönem, birden fazla disiplinde yetkinlik, en azından genel kültür gerektiren bir dönem. Tasarım bilen mühendis, sosyolojiye meraklı mühendis, pazarlama beceren mühendis olursanız, rekabette ancak sıyrılabilirsiniz. Ekşi Sözlük'te resmedilen İTÜ mezunu profilinden kurtulmak sizin sorumluluğunuz. Matematikte başarılı, sosyal hayatta başarısız insan, matematikteki başarısını hayatına yansıtamaz.
İngilizce konusunda bazen çok geri kafalı sistemler kullanılabiliyor. Çok iyi İngilizce öğreniyorsunuz fakat okul’da verilen akademik İngilizce dersleri bir üniversite öğrencisi için çok ağır. Hazırlığı çok yüksek puanla atlamış öğrenciler bile bu derslerden kolay kolay geçemiyorlar. Sonunda öğreniyorsunuz fakat öğrenciye bu kadar erken vakitte bu kadar ağır bir bilgi yüklemek bence çok yanlış. Kampüsler çok güzel ve ferah fakat bazen inşaat alanlarının fazlalığı rahatsız edebiliyor. Bir de fiyatları çok ucuz olmasına rağmen yemekhanesinde çok küçük porsiyonlarda yemek veriliyor. Son olarak ise yurtlarının imkanlar açısından yeterli olmasına rağmen sayı bakımından öğrencilere yetmiyor olması rahatsız edici.
Bürokrasi. İşini bilmeyen memurlar. Bilmiyorum bunlardan başka üniversitelerde de var mı, ama bazı memurlar gerçekten çok küstah olabiliyor. İTÜ'de öğrencinin hakkını koruması lazım. Hocalara değil de, yönetim ve idari birimlere karşı. Ayrıca çoğu fakültede kemikleşmiş bir yapı var, "öğrencinin istediği yapılmaz" şeklinde ilerleyen, İTÜ EE Fakultesi için böyle en azından. Bunlara karşı strateji geliştirmek gerekiyor. Eğer oyunu düzgün oynarsanız, istediğinizi yaptırırsınız, (dersin zamanını değiştirmek, ders açtırmak gibi konular)
Taşkışla ve Gümüşsuyu'nun mimarileri müthiş, fakat Maslak berbat halde bence. Binalar özenle yapılmamış, EE fakültesinde daha yeni sınıflar yenileniyor. Eski sınıflarda akustik problemi var ve ders dinleme konusunda problem olabiliyor.
Her öğrenci için yurt imkanı bulunmuyor ne yazık ki. Yurtların çoğaltılması gerekiyor.
Üniversitenin içine işlemiş olan bir siyasi yönelimi var. Henüz tam idrak edebilmiş değilim ama rektörlük akademik bir makamdan çok siyasi bir makam gibi görülüyor. Belki de mühendislik kökeninden dolayı olacak ki, kürsünün ticarethaneye dönme riski büyük.
Her şeyin mühendisliğini yaparız, tarzında bir düşünme biçimi. Bunun nedenini sadece İTÜ'ye bağlamak yanlış olabilir. TR'nin geçmişine baktığınızda ülkenin alt yapısını ve teknik sistemini İTÜ mühendislerinin geliştirmiş olduğunu görüyorsunuz, doğal olarak sadece İTÜ varmış o zamanlar. Dolayısıyla araştırma ve akademik çalışmaya dair görülen her şey bilimden çok mühendisliğe atfediliyor. Bilemiyorum ne kadar doğru.
Her ne kadar Erasmus yoluyla Avrupa'ya olan bağlantısı kuvvetli olsa da, aynı şey geri kalan ülkeler için geçerli değil. Sağlam bir 'international ofisi' yok. Kısa bir süredir oldukça aktif şekilde çalışıyorlar. Nitekim İTÜ'de yeterince reklamlarını yapmadıklarından (İTÜ'de hiç kimse ya da hiçbir kurum yeterince reklamını yapmaz :)) İTÜ öğrencilerinin ya durumdan haberi yok ya da zaten exchange biraz pahalı bir aktivite olduğu için öğrenciler yanaşmıyorlar. Yine de istediğiniz bir okulla zamanında harekete geçerseniz anlaşma yaptırabilirsiniz ve o okula gidebilirsiniz. Bizzat yaşadım.
Ayrıca, dikkat edilmesi gereken, İTÜ'de uyanık olmak gerekir. Dediğim gibi etrafı kolaçan edip nerede ne var araştırmanız gerekiyor. Kimse önünüze hazır bilgi koymaz. Çok imkanı var ama bilmediğiniz sürece hiçbir anlamı yok.
Yurtlarının ve yemekhanesinin herhangi bir vakıf üniversitesine göre çok pahalı olduğunu düşünüyorum.Ayrıca bazı hocaların -ki her üniversitede bulunabilir- çok içten olmadığına, hatta öğrencileri okumaktan soğutmak için ellerinden geleni yaptıklarına da şahit olmuşluğum vardır.
Maslak kampüsü mütemadiyen bir şantiye alanını andırır. Yeni bir laboratuvar, yemekhanenin büyütülmesi, yeni bir yurt binası yapılagelir sürekli. Bence yurtlar nicelik bakımından yetersiz, özellikle bayan öğrenciler için. İşletme Fakültesi’nde üst kapı/alt kapı mevsuzu vardır, çalışmayan turnikeler ile kapılardan öğretim elemanı/öğrenci ayrımı ile geçemezsiniz. Sevilmeyecek bir yan değil belki de ama okulun geneli sol partilerin değerlendirme toplantılarını veya kurultaylarını canlandırı; hata aramaktan, nasıl daha iyisini yaparız demekten iktidara alternatif olunmaz. Bu bile okuldan uzaklaşınca sempatik gelir.
Sosyal olmak istiyorsanız mutlaka size uygun kulübü bulun. Her kulübün tanışma toplantılarına gidin ve arkadaş çevrenizi şekillendirin. Ayrıca dersleri de iyi götürün yoksa zevki çıkmaz okulun :)
Özellikle makina mühendisliği ile ilgili şunu söyleyebilirim ki ilk sene dersler görece kolaydır ve mümkün olan en yüksek ortalama yapılmalıdır. Ayrıca kişisel ilgi alanlarınıza göre bir tane spor ya da müzik gibi bir tane de size akademik katkı sağlayacak iki kulübe katılmanız bence önemli.
Yabancı dilde eğitim verildiği için öncelikle ingilizce hazırlık eğitimi alacaksınız. Eğer ingilizcenizin yeterli düzeyde olduğuna inanıyorsanız, eğitim dönemi başlamadan yapılan ingilizce seviye tespit sınavına girebilirsiniz. Fakat tavsiyem, eğer mükemmel düzeyde bir ingilizceniz yok ise, yurtdışında yaşamamış, ülkemizin önde gelen okullarında dil eğitimi almamış ve anadiliniz ingilizce değil ise hazırlık eğitimi almanızdır. Zaten eğer ilk dönemde başarılı sayılırsanız, tıp ki dönem başındaki gibi, dönem sonunda da yapılan seviye tespit sınavı hakkı kazanırsınız. Eğer yarı dönemde gördüğünüz eğitim yeterli ise bu sınavı geçerek alan eğitiminize başlarsınız.
Yine nacizane önerim, hazırlık eğitiminin alınması, bu sayede hem sağlam bir dil altyapısı kurmak hem de üniversite hayatınıza alışmanızdır. Ayrıca bu sayede farklı bölümlerden pek çok arkadaş edinme şansına da sahip olursunuz. Sosyal alanda üniversitemizin imkanları çok geniştir. Bu imkanları kullanarak üniversite de sadece eğitim almanızın yanında, ilerde size faydası da olacak sosyal aktivitelere mutlaka katılmanızı şiddetle tavsiye ederim. Amacınız sadece bir üniversiten mezun olmak değil, aynı zamanda farklı sosyal alanlarda faaliyet göstermiş bir birey olmaktır. İşte bu sizi sadece üniversite mezunu değil İTÜ den mezun yaparak, iş hayatınızda daima sizi bir adım önde tutar.
Kulüplere katılmaya çalışsınlar.İngilizceleri iyiyse ve bir sene yatayım diye düşünmüyorlarsa hazırlığı atlamaya çalışsınlar çünkü ingilizcesi iyi olan birine itü hazırlığın akademik olarak kattığı bir şey yok.
İlk olarak bence üniversite kavramını gözünüzde büyütmemeniz gerekiyor. Ayrıca ya benim bölüm çok zormuş, her yıl 1 kişi mezun oluyormuş gibi efsaneleri dinleyip de kendinizi korkutmayın. Eğer bu üniversiteye girdiyseniz, mezun da olursunuz bu kadar net.
Evet, kasıntı hocalar var, Evet, gereksiz bir sürü ödevler vs. var ama sadece bu olumsuz yönlerine bakıp, zaten okul zor diyip kolaya kaçmayın.
Kulüplere girin ve aktif olun, bu size çok şey katacaktır.
Bölümünüze uygun bir çalışma grubuna katılın ve teknik olarak da kendinizi geliştirin, çünkü emin olun dersler slayt okumaktan daha farklı ilerlemiyor çoğu bölümde.
Neredeyse herkes kendisi için uygun yurdu bulabilir,tek kişilik,dörk kişilik,ortak banyo,oda içinde banyo vs. ama ne yazık ki kontenjanlar herkes için yeterli değil. Şehir dışından gelen öğrenciler öncelikli ve çoğunlukla açıkta kalmıyorken İstanbul'da yaşayan öğrenciler saatlerce trafikte vakit kaybedebiliyor okula gelirken.
Kampüs içinde hem kızlar hem erkekler için yurtlar mevcut. Fiyatları da gayet uygun. Kampüs içinde oldukları için ulaşım zaten çok kolay. Ben yurtlardan çok memnunum.
Kampüsteki yurtların ortamı güzel olmasına rağmen kontenjan bakımından giderek yetersiz bir hal alıyor diyebilirim. Bölüm kontenjanlarının artmasıyla birlikte yurt isteğinde bulunan öğrencilerin bir kısmı yurtlara yerleşemeyebiliyor ve dışarda kalıyor.
Her Kampüsün içinde yurt var. En fazla 3 kişilikten suit odalara kadar istediğin her özellikte yurt bulabiliyorsun. İlk sene gelen öğrencilere öncelik tanındığı için açıkta kalan çok az oluyor. Onlarda sene içinde yerleştiriliyor. Tek kötü yanı yemek çıkmaması.