Bir kere kampüsleri çok iyi konumlandırılmış ve ulaşımın ana damarlarıyla İstanbul’un her köşesine kolayca erişilebilecek şekilde tasarlanmıştır. Dersten çıktıktan 3 dakka sonra metro’da olabileceğiniz tek üniversite İTÜ’dür. Eski mezunların iş dünyasında bıraktıkları iyi izlenimler ve başardıkları görevler size çok büyük referans oluyorlar. Mezun ilişkileri çok kuvvetli. Eğer bir şirket’e İTÜ’lü bir mezun kabul edildiyse 10 sene sonra şirketin ana kadrosunun tamamının İTÜ’lü olması kaçınılmaz bir şey.
Bölümümle ilgili en sevdiğim şey ise kulübümüz. Hayatımda almış olduğum en başarılı karar bu kulüpten içeri adım atmaktır. Dünyanın en sevecen ve sıcakkanlı insanları İTÜ EMK ( Endüstri Mühendisliği Kulübü )’ bünyesinde toplanmışlar sanki. İnsana özgüven ve azim aşılıyorlar. Hayatım boyunca edindiğim tüm tecrübenin daha fazlasını burada edindim. EMÖS ( Endüstri Mühendisliği Öğrenci Sempozyumu ), UçArı ( Ulusal Vaka Analizi Yarışması ), Sektör Günleri, ve ESTIEM ( European Students of Industrial Engineering and Management ) üniversiteler düzeyinde üretilmiş en büyük ve başarılı projeler. Bu projelere katkım olduğu için kendimi çok gururlu hissediyorum. Kesinlikle incelenmesi gereken bir kulüp.
Son olarak; insanlar yıllardan beri bazı üniversitelere takılmış kalmış durumdalar. Ben de aynı cahilliği eskiden yapmıştım fakat hayat beni İTÜ’ye sürükledi. Sonrasın bu önyargımdan kurtulduğum için çok sevindim. Üniversitesi size bir karakter çizmez, sadece size karakter çizebilmeniz için imkan sağlar. Bazı isimlere aşırı anlam yüklemek bence yanlış. İTÜ bu konuda insanların önyargıları tarafından çok zarar görmüş bir üniversite. Fakat son yıllarda İTÜ’deki imaj değişikliğini görmezden gelmemek lazım.
Evet, okulumu seviyorum.
İTÜ’deki öğrencilik hayatım daha başlamamışken, birinden bu sözleri duymuş olsaydım eğer ona kesinlikle inanmazdım. Fakat İTÜ Türkiye’nin en iyi mühendislerini yıllardan beri kendi çizgisinden ayrılmadan yetiştiren bir üniversite. 238 yıldan beri ayakta kalmayı başarabilmiş bir eğitim kurumu olması insana büyük güven veriyor. İstanbul’da olmanın tüm imkanlarından faydalanabileceğiniz bir üniversite İTÜ. Kampüslerinin lokasyonu ve sürekli gelişen üniversite yönetim anlayışıyla öğrencisine en iyi imkanları sağlayan bir üniversite. En basitinden; Türkiye’de bu işi az çok bilen kime sorarsanız sorun, başında İstanbul kelimesini telaffuz etmeseniz bile ”Teknik Üniversite” dendiği zaman akıllara sadece İTÜ gelir. Eskiler İstanbul demeye gerek bile duymazlar.
Bu soruya çok basit bir şekilde cevap verebilirim. Kimin söylediğini bilmediğim bir söz var o da şöyle; ”Her şey hakkında bir şey, bir şey hakkında her şeyi bilin”. Endüstri mühendisleri de aynen böyledir. İleride çalışacağımız mühendislik alanını lise sonunda seçmek zorunda olmadığını bir bölüm burası. Bu bölümde her şeyi size öğretiyorlar. Ama sonunda her şeyini bileceğiniz konuyu seçmekse size kalıyor. Kısıtlanmanız yok yani. Bu yüzden endüstri mühendisi olmak için çalışıyorum.
İngilizce konusunda bazen çok geri kafalı sistemler kullanılabiliyor. Çok iyi İngilizce öğreniyorsunuz fakat okul’da verilen akademik İngilizce dersleri bir üniversite öğrencisi için çok ağır. Hazırlığı çok yüksek puanla atlamış öğrenciler bile bu derslerden kolay kolay geçemiyorlar. Sonunda öğreniyorsunuz fakat öğrenciye bu kadar erken vakitte bu kadar ağır bir bilgi yüklemek bence çok yanlış. Kampüsler çok güzel ve ferah fakat bazen inşaat alanlarının fazlalığı rahatsız edebiliyor. Bir de fiyatları çok ucuz olmasına rağmen yemekhanesinde çok küçük porsiyonlarda yemek veriliyor. Son olarak ise yurtlarının imkanlar açısından yeterli olmasına rağmen sayı bakımından öğrencilere yetmiyor olması rahatsız edici.