Evet, okulumu seviyorum.
Tabii ki eğitim yeterliliği ömürle ölçülmez ama İTÜ; dünyanın en eski 5. teknik üniversitesi; bu sayede Türkiye’de lisans eğitimi deyince akla gelen birkaç köklü üniversiteden.Bu bilinirlik de aklınıza gelebilecek her alan için peşinde bir sürü avantaj getiriyor.
Bir de yakın bir zamanda yayınlanan haberle öğrendik ki İTÜ, QS World University Ranking 2010 yılı verilerine göre mühendislik ve teknoloji alanında dünya genelinde 129. sırada ve Türkiye’de de 1. sırada yer almış.Diğer üniversitelerle ciddi bir kalite karşılaştırması yapmadık hiç arkadaşlarımızla konuşurken ama bu,mühendislik eğitimindeki başarının tarafsız bir göstergesi gibi geliyor bana.
Ben seçimimi “İstanbul’da Endüstri Mühendisliği okumak” gibi yetersiz görünen bir düşünceyle yapmıştım,bahsettiğim iki konudan da haberdar değildim; şuan söyleyebiliyorum ki bilinirlik ve eğitimi en iyi şekilde taşıdığına inandığım üniversite İTÜ.
Konuyla ilgili bir de şöyle bir link vereceğim,daha detaylı bilgi için:
http://www.medyatakip.com/medya_sistem/medya_data/2011/07/yb/21/h/9776_3_106_1311219830_2353719.jpg
Maslak kampüsünde almak zorunda olduğumuz fizik,kimya,matematik gibi dersler Maçka kampüsüne gelmek gereken zamanlarda çoğumuza dert oluyor.
Harç miktarları diğer üniversitelere oranla yüksek.
Endüstri Mühendisliği abimin de okuması sayesinde fazlasıyla bildiğim bir bölümdü,abime ve üniversite hayatına çok özenirken lise yıllarım boyunca başka bir şey seçeceğimi düşünmemiştim.Biyolojiyi çok sevmeme rağmen tıpla ilgili en ufak bir şeyi tercih etmek istemiyordum.Bir alt sıradaki Genetiği de çok istiyordum ama Endüstri Mühendisliği, fazlasıyla kafa yormak zorunda kaldığım Türkiye’nin iş bulma şartları düşünülünce, hep ilk sırada kaldı.Biraz da bir sürü konudan yeterli seviyede haberdar olup,seçimi (insan kaynakları/pazarlama/lojistik benzeri) daha çok ilgi duyduğum bölümle yapmak fikri hoşuma gitmişti.
Şimdiki bilgilerimle şunu söyleyebiliyorum ancak, eğer bir konuda minimum enerjiyle/materyalle/ücretle maksimum verim almaktan mutluluk duyuyorsanız, bir de seçim alanınızı diğer mühendisliklere oranla geniş tutmak istiyorsanız endüstri mühendisliği iyi bir tercih olur.
Maslak kampüsünde 7/24 açık,masalarında ders çalışılan,koltuklarında uyunan bir kütüphane var,anlatılır bir ortam değil ama okulun en sevdiğim yerlerinden.Ayrıca Maslak kampüsü büyüklüğü ve yeşilliğiyle şahane bir kampüs.
Endüstri ve İşletme Mühendisliklerinin olduğu kampüs de Maçka kampüsü,Beşiktaş’ın biraz üzerinde ve bir teleferikle Taksim’e gidebiliyoruz.Bu çok önemli görünmüyor olsa da zorlanmadan ulaşımı sağlamak,dağların ortasında olmaktan çok merkezi bir çevreye sahip olmak demek.Ayrıca aynı kampüsü paylaştığımız konservatuardan müzik sesleri duymak çok mutlu ediyor.Konservatuarın bütün İTÜ öğrencilerinin yararlanabildiği bir “müzik kütüphanesi” de var.
Aklınıza gelmeyecek kadar öğrenci kulübü var.Hiç bilmediğiniz bir alanda işler yapan kulüp aktivitelerine katılıp kendinizi rahatça geliştirmeniz mümkün.
Bence endüstri mühendisliği deyince İTÜ’nün ilk sıralarda yer almasının bir sebebi de Endüstri Mühendisliği Kulübü (İTÜ EMK).
Kulüp 2010′un en aktif iş ve kariyer kulübü seçilmiş, 18 yıldır aralıksız EMÖS isimli an itibariyle Türkiye’deki en büyük Endüstri Mühendisliği Öğrenci Sempozyumu’nu yapıyor.UçArı isimli Vaka Analizi Yarışması da sayıca en çok başvuruyu alan vaka analizi yarışması. Mezunlar da, hazırlık öğrencileri de üyesi bu kulübün ve bu organizasyonları ortaya çıkarırken edinilen o kadar tecrübe, tanıyıp sevilen o kadar çok insan var ki İTÜ’yü seçtiğime en çok sevindiren bu oldu. Kulüp ayrıca Avrupa Endüstri Mühendisleri Topluluğu ESTIEM’e üye, ESTIEM hakkında söylenecek çok fazla şey var ama kısaca Avrupa’nın birçok ülkesini görüp, birçok kültürden endüstri mühendisiyle tanışarak kendini geliştirmek için en harika bir yol.