Çünkü amacım canlı beynini anlamaktı. Bu konuda ‘puanım ziyan olmasın’cılara katılmadım neyse ki. :) Amacım hala daha bu. İnsanların beyni nasıl çalışır? Neden ‘o’ şeye ‘o’ kararı verirler yada hangi düşünce şekilleri insanları “o” duruma iter. Bunu merak ediyorum ben.
Psikoloji bölümünü seçmemin ana nedeni, kendimi tanıma isteğimdi. Hazırlıkta öğrendiğim kadarıyla, bölümdeki uygulamalara, anketlere ve deneylere katılım sağlayabiliyoruz ve bu sayede bilime katkıda bulunup sayısal veriler elde edebiliyoruz. Ayrıca belirtmem gerekir ki psikoloji yazmadan önce felsefe seçmek istiyordum; fakat puanımı heba etmemek uğruna psikoloji yazmış bulunmaktayım. Buna rağmen pişman olacağımı düşünmüyorum; çünkü yan dal, çift ana dal programlarıyla felsefe bölümü derslerini alabileceğim bir okulu tercih etmiş bulunuyorum.
Daha çok meraktan dolayı diyebilirim. Gidebileceğim bütün bölümleri düşündükten sonra diğerlerine hiç bir şekilde ilgi duymayıp psikoloji bölümüne büyük bir ilgi duymam tercihlerimi yaparken bölüm konusunda hiç şüpheye düşmememi sağladı. Belirli bir yaşın üstündeki insanların psikoloji bölümü hakkında detaylı bilgiye sahip olmaması size çevre baskısı olarak dönse de o insanların düşündüğü gibi kesinlikle boş bir bölüm değil. İş olanakları geniş ve geleceği olan bir bölüm. Ancak gerçekten ilgi duymayan birinin bu bölümde mutlu olamayacağını düşünüyorum. Kesin emin olmadan psikoloji yazmayın.
Psikoloji bölümü adı ve içeriğiyle daima cezbedici olmuştu benim için; insan ruhunu, davranışlarını, duygularını çözümlemeye çalışmak ve bunlar arasında bağlantılar kurmak, insanı kavramaya/tanımaya çalışmak, sorularıma cevaplar bulmak için bu bölümü seçtim.
Psikoloji kendimi en iyi şekilde ifade edebileceğim tek bölümdü.İnsanlara yardım etmek, onları içinde bulundukları zor durumdan kurtarmak benim hayalim.İnsanların nasıl düşündüğünü, neden öyle davrandıklarını, ne hissettiklerini sistemli bir şekilde incelemek gerçekten heyecan verici :)ve tabi kendinizi tanıyorsunuz, hayata, kendinize, insanlara bakış açınız değişiyor.Ayrıca iyi bir üniversitede okuduğunuz takdirde size çok şey katacak bir bölüm. Türkiye'de gereken değeri görmemesine rağmen Avrupa'da gözbebeği konumunda. Kafanız karışmasın seviyorum ama Türkiyede durum böyle diye. Siz kendinize inanıp bu yolda emin adımlarla yürürseniz bütün kapılar size açılır... Ben de bu yüzden yazarken bu alanda yapabileceklerimi düşündüm. Gerçekten seviyorsanız çok büyük şeyler başarabilirsiniz, ilginiz varsa kesinlikle yazın pişman olmayacaksınız.
psikoloji bölümü mezunu psikolog olur ve bir sürü iş yapabilir. Kendi tabirimle insanların bir arada yaşadığı her yerde psikologlar için iş imkanı vardır. Ama daha detaylı açıklamak için psikolojinin alt alanlarına ait bilgi vermek gerekir.
Adli Psikoloji (Adli psikolog): Yasal konulara ve sorunlara psikolojinin ilkelerini uygulamak üzere hukuk ile psikoloji arasında kurulan ilişkiden doğan bir alandır. Adli psikologlardan bazıları hem psikoloji hem de hukuk eğitimi almışlardır. Mahkemelerde genellikle onların uzmanlıklarına gereksinim duyulur. Örneğin, hüküm giymiş ya da göz altında tutulan kişilerin davranışlarını ve duygusal strese maruz kalıp kalmadıklarını değerlendirir ve ebeveynlerden hangisi çocuğun velayetini almalıdır ya da bir sanığın zihinsel kapasitesi mahkemede savunma yapmak için yeterli midir gibi sorunlu durumlarda hakime yardımcı olurlar. Lisans ya da yüksek lisans derecesine sahip olanlar, ıslahevi, hapishane ve adli tıp enstitülerinde, hukuk uygulama birimlerinde çalışırlar. Doktora derecesini almış olanlar ise psikoloji bölümlerinde ve hukuk fakültelerinde, araştırma organizasyonlarında ve toplum sağlığıyla ilgili kuruluşlarda danışmanlık yapmakta ya da hukuk uygulama birimlerinde, mahkemelerde ve ıslahevlerinde çalışmaktadırlar.
Deneysel Psikoloji (Deneysel psikolog): Temel davranışsal süreçlerdeki değişiklikleri araştıran ve öğreten psikologlardır. Deneysel psikoloji içindeki önemli alt dallardan biri, bilginin işlenmesi, belleğimizde depolanması, depodan geri çağrılması ve problem çözme durumlarına uygulanması gibi bilgi işleme sürecini çalışan bilişsel psikolojidir. Öğrenme, duyum, algı, performans, motivasyon, bellek, dil, düşünme, iletişim ve problem çözme, yeme, okuma gibi davranışların altında yatan fizyolojik süreçlerin araştırılmasıyla ilgilenen alt alan ise fizyolojik psikolojidir. Deneysel psikologlar, hayvan davranışlarını da inceler ve insan davranışlarıyla ilişkilendirirler. Deneysel psikologlar, aynı sosyal psikologlar gibi genellikle akademik alanda ve araştırma enstitülerinde çalışırlar.
Eğitim Psikolojisi (Eğitim psikoloğu): Eğitim psikoloğu insanların nasıl öğrendiğini ve etkili öğrenmenin gerçekleştirilmesi üzerine yoğunlaşırlar. Her yaştaki insanın eğitimi için gerekli araç, gereç ve yöntemleri geliştirirler. Becerileri değerlendirir ve eğitim programlarının düzenlenmesine ve uygulanmasına yardımcı olurlar. Ayrıca yüksek teknik becerilerin öğretimi, değerlendirilmesi ve düzenlenmesi konularında da eğitim psikologlarından yararlanılmaktadır.Yetenek, güdü, sınıf ortamı gibi pek çok etmeni dikkate alırlar. Eğitim psikologlarının bazıları bilgisayar programlarında da kullanılabilecek yeni yönergeler geliştirirler, öğretmenlere eğitim verirler ve öğretmenlerde iş verimini, performansını ve doyumunu etkileyen etmenleri çalışırlar.Doktora eğitimli gelişim psikologlarının çalışma alanları genellikle öğretim üyeliği ve çeşitli eğitim ortamlarında danışmanlıktır.
Endüstri/Örgüt Psikolojisi (Endüstri psikoloğu): İş yaşamını iyileştirme ve üretimi arttırma amacıyla psikolojik ilkeleri iş yaşamına uygularlar. Bu psikologların çoğu insan kaynakları uzmanı olarak görev yaparlar. Plan yapma, kaliteli yönetim, örgütsel değişim gibi alanlarda eleman örgütlenmesi ve eğitimi konularında çeşitli örgütlere yardımcı olurlar. İlgileri arasında, örgütsel yapı, iş verimi, iş doyumu, tüketici davranışı, personel seçimi ve personelin geliştirilmesi gibi konular yer almaktadır. Endüstri psikologlarının sorumlulukları arasında araştırma yapmak, araştırma sonuçlarını kullanılır kılmak ve problem çözücü olarak işlev görmek de vardır. Endüstri/örgüt psikologları, ticarette, endüstride, kamu kurumlarında ve üniversitelerde çalışabilirler ve firmalara danışmanlık yapabilirler.
Gelişim Psikolojisi (Gelişim Psikoloğu): Gelişim psikologları doğum öncesinden başlayarak ölüme kadar uzanan yaşam süresinde insan gelişiminin evreleri üzerinde çalışırlar. Gelişim psikologları yaşa bağlı davranış değişikliklerinin tanımlanması, açıklanması ve ölçülmesiyle ilgilenirler. Gelişimdeki evrensel nitelikler, kültürel ve bireysel farklılıklar üzerinde çalışırlar. Doktora düzeyindeki gelişim psikologları, arştırma yapma ve öğretim üyeliği gibi faaliyetlerde bulunabilirler. Lisans ve yüksek lisans mezunu olanlar kreş ve gündüz bakımevlerinde, okulöncesi eğitim veren diğer kurumlarda, hastahane ve kliniklerde gelişim psikoloğu olarak çalışabilirler.Huzurevleri ve diğer merkezlerdeki yaşlıların belirlenen hedeflere yönlendirilmeleri, yetiştirme yurdu ve bakımevlerinde ergen ve gençlere uygulanan programların değerlendirilmesi türünde faaliyetleri de yürütürler.
Klinik Psikoloji (Klinik psikolog): Zihinsel davranışsal ve duygusal bozukluğu olan bireyleri değerlendirip, tedavi ederler. Klinik psikologların ilgilendikleri sorunlar, gelişim dönemleriyle ilgili kısa süreli gelişimsel krizlerden (ergenlikteki başkaldırı ve orta yaşta kendilik değerindeki düşme gibi) fobi, depresyon ya da şizofreni gibi daha ağır sorunların tedavisine kadar değişebilmektedir. Pek çok klinik psikolog aynı zamanda araştırma da yapmaktadır. Araştırma konuları arasında başarılı bir klinik psikoloğun özelliklerini ve bir tedavinin etkililiğinde rolü olan faktörleri belirleme, başarılı yaşlanmayla veya çeşitli davranış bozukluklarıyla ilişkili olan etmenler, fobilerin nasıl geliştiği ya da şizofreninin nedenlerini belirleme gibi konular sayılabilir. Ayrıca bireyi değerlendirmek amacıyla test ya da ölçek uygulama ve yorumlama ile tedavi amaçlı bireysel ya da grup terapisi yapma da klinik psikoloğun önemli görevleri arasındadır. Lisans ya da yüksek lisans eğitimi olan klinik psikologlar kendi muayenehanelerini açamasalar bile, doktora eğitimli bir başka klinik psikoloğun gözetiminde çalışabilirler.
Nöropsikoloji ve Psikobiyoloji (Nöropsikolog): Biyolojik sistemler ile zihnin işlevi ve davranış arasındaki ilişkiyi incelerler. Beynin biyokimyasal mekanizmaları, beyin yapılarının fonksiyonları, kimyasal ve fiziksel değişikliklerin davranışlara ve duygulara etkisini araştırırlar. Nöropsikolog, merkezi sinir sistemi bozukluklarının teşhis ve tedavisi ile ilgilenir ve davranış bozukluğunun teşhisi ve rehabilitasyonu için hastayla çalışır. Klinik nöropsikologlar, nöroloji, pediatri, beyin cerrahisi, psikiyatri kliniklerinde görev alırlar. Bu alanda yetişmiş akademik personel, nöropsikolog yetiştirir ve klinik psikolog ile tıp doktorlarının eğitimini üstlenir. Lisans ya da yüksek lisans derecesi olanlar nöropsikolojik değerlendirmede ya da araştırma laboratuvarlarında araştırma yardımcısı olarak çalışabilirler.
Okul Psikolojisi (Okul psikoloğu): Okul psikologları özel ya da devlet okullarında çalışır, öğrencilere danışmanlık ve değerlendirme yaparlar. Ruh sağlığı ve öğrenme için gerekli çevresel koşulları düzenleme ile de ilgilenirler. Sınıf ortamını bozan ya da özel eğitime gereksinimi olan çocuklar ile ilgilenir, programlar geliştirir ve değerlendirir; sınıf yönetimi konusunda öğretmenlere eğitim verirler. Ailelere ve okul çalışanlarına da psikolojik ve eğitsel konularda danışmanlık yaparlar. Okul psikologları, anaokullarında, hastanelerde ve ruh sağlığı kliniklerinde çalışabilirler.
Psikometri (Psikometrist): Psikolojik bilginin elde edilmesi ve uygulanması sırasında kullanılacak teknik ve yöntemler üzerinde çalışırlar. Zeka, kişilik, yetenek ve diğer alanlardaki testleri geliştirirler. Bu testler, klinik, danışmanlık, iş yaşamı, endüstri ve okul gibi alanlarda kullanılmaktadır. Psikometristler, araştırma desenleri, veri analizi ve verinin yorumlanması konularında da faaliyet gösterirler. Bu alanda çalışan psikologlar, matematik, istatistik, teknoloji, ve bilgisayar programları bilgileriyle donanmışlardır. Yüksek lisans derecesi olanlar genellikle endüstride, araştırma merkezlerinde ve test geliştirme alanında çalışırlar.
Sağlık psikolojisi (Sağlık psikoloğu): Sağlık psikologları, hastalıkların önlenmesi ve sağlığın sürdürülebilmesi için araştırmacı ve uygulamacı olarak çalışırlar. Sağlığı ve hastalığı etkileyen biyolojik, psikolojik ve sosyal etmenlerle ilgilenirler. İnsanların hastalıkla nasıl başedebildikleri, neden bazı insanların tıbbi önerileri izlemedikleri, acının en etkili bir biçimde nasıl denetlenebileceği ve kötü alışkanlıkların nasıl değiştirileceği ile ilgilenirler. Örneğin, sigara bırakma, kilo verme, stresi kontrol altına alma gibi konularda programlar ve sağlık kampanyaları düzenlerler. Duygusal ve fiziksel sağlığı iyileştirici sağlık stratejileri de geliştirirler.Ayrıca hasta-hekim ilişkisi ve sağlık personelinin sorunları da ilgi alanları içindedir. Sağlık örgütleri, kamu sektörü, hastane ve tıp merkezlerinde ya da polis güvenlik servislerinde çalışırlar. Henüz bu alanda oluşturulmuş bir yüksek lisans ya da doktora programı yoktur. Psikoloji bölümlerinin bazılarında verilen Sağlık Psikolojisi dersleri ve Türk Psikologlar Derneği bünyesinde verilen hizmet içi eğitim kurslarıyla eksiklik giderilmeye çalışılmaktadır. Genellikle psikologlar, psikolojinin klinik veya sosyal psikoloji alanlarında bir uzmanlaşmadan sonra bu alana yönlendirilmektedirler.
Sosyal Psikoloji (Sosyal psikolog): Sosyal psikologlar insanların birbirleri ile nasıl etkileşime girdikleri ve sosyal çevrelerinden nasıl etkilendikleriyle ilgilenirler. Bireyleri, grupları ve grup davranışını, tutumları, önyargıları ve bunların oluşumu ile değişimini incelerler. Arkadaşlık, ikili ilişkiler, çekicilik ve saldırganlık gibi konular üzerinde araştırma yaparlar. Dolayısıyla sosyal psikolojide genellikle doktora derecesi gereklidir ve sosyal psikologlar çoğunlukla akademik ortamlarda çalışırlar. Ancak son yıllarda reklam şirketlerinde, hastanelerde, eğitim kurumlarında, mimarlık ve mühendislik firmalarında ve çeşitli kamu alanlarında araştırmacı-danışman olarak çalışmaktadırlar.
Spor Psikolojisi (Spor psikoloğu): Spor psikolojisi, psikoloji ilkelerinin spor ortamına uygulanmasını içeren bir alt alandır. Spor psikologları hem akademisyen hem de uygulamacı olarak çalışırlar.Spor psikologları, uygulamacı olarak takımın performansını artırmaya ve takım içinde olumlu bir hava yaratmaya çalışırlar. Bir yarışma öncesindeki kaygı ve sonrasındaki başarısızlık duygusu ile nasıl başedilebileceği konularında sporculara yardımcı olurlar; ayrıca, sporcuların yarışma amaçlarına yoğunlaşmalarına ve güdülenmelerine yardım ederler. Araştırmacı spor psikologları ise sporda davranış ve performansı etkileyen faktörleri araştırırlar. Ülkemizde henüz gerçek anlamda spor psikolojisi eğitimi veren bir birim bulunmamakla birlikte bu alana duyulan ihtiyaç gün geçtikçe artmaktadır.
Trafik Psikolojisi (Trafik psikoloğu): Trafik psikolojisi, psikoloji ilkelerinin trafik ve yol güvenliği alanına uygulanmasıdır. Türkiye de yeni bir alan olan trafik psikolojisinin etkinlikte bulunduğu alanlar; sürücü yeteneklerinin psikoteknik değerlendirilmesi, sürücülük tarzları ve trafikte risk alma davranışı, sürücü eğitimi ve rehabilitasyonu, ergonomi, trafik güvenliği için bilinçlendirme, trafik yasalarını yapan ve uygulayanlara danışmanlık, trafikle ilgili davranış tutum yetenek ve becerileri ölçme araçları geliştirme, bu konularla ilgili araştırmalar ve üniversitelerde trafik psikolojisi dersleri verme olarak sıralanabilir. Trafik psikolojisi alanında henüz üniversitelerimizde yüksek lisans programları yoktur. Ancak, Türk Psikologlar Derneği’nce düzenlenen sürekli eğitim programlarıyla alanda duyulan gereksinime yanıt verilmeye çalışılmaktadır.
Psikoloji mezunu her yerde çalışabilir.Hastane, poliklinik ve ruh sağlığı merkezlerinde, aile sağlığı merkezlerinde, çocuk yuvalarında, kreş ve huzurevlerinde, okullarda ve ıslahevlerinde, adliyelerde, kitle iletişimi ile ilgili kurum ve kuruluşlarda, propaganda ve kamuoyu araştırma merkezlerinde vs. çalışabilirler.
Tabi özel ve kamu diye bir durum var.Bu kadar geniş olduğuna bakmayın, mezun olur olmaz iyi bir maaşla hemen işe başlayamazsınız. Devlette ( hastane, adliye,huzurevi, ruh sağlığı merkezleri) çalışmak için kpssye girmek gerekiyo ki ne kadar doyurucu bir iş olur orası meçhul. Yeni mezun olmuş bir psikolog ise özel kurumlarda çok önemsenmiyo diye biliyorum. Çünkü bu bölüm için 4 yıl bitirmek kafi değil.Özelde iyi bir gelir kendinizi ne kadar geliştirdiğinize bakar, hangi eğitimlerle destekleniyorsunuz? bunlar önemli.
İsteyen formasyon alıp psikololik danışman ve rehber öğretmen olrak MEB e bağlı okullarda da çalışabilir. Yani aldığımız derslerden dolayı PDR mezunlarının çalışabileceği her yerde çalışabiliriz.Ama sonuçta psikoloji okuyoruz neden PDRci olalım ki? :)
Bunların yanında süpervizyonlu yüksek lisans yapıp yeterli donanıma sahip olduğumuzda kendi kliniğimizi açabiliyoruz. En güzel yanı da bu olsa gerek :) Ben psikoterapist olmak için bu bölümü seçtim, bunun için klinikte yüksek yapmam lazım.
Siz de hedeflerinizi ve isteklerinizi iyice belirledikten sonra tercihlerinizi yapın derim.İş insanın ayağına gelmiyo çünkü. 'Şu okuldan şu bölümden mezun olursam sırtım yere gelmez, ben çok kazanırım' gibi bi durum yok.Okullar sadece fırsat sunar.İster ODTÜ mezunu olsun, ister Boğaziçi isterse Ankara hukuk siz emek vermemişseniz, 4 yılı dolu dolu geçirip bi şeyler katmamışsanız en kısa zamanda o düşüncelerinizden kurtulsanız iyi edersiniz, yoksa hayal kırıklığına uğrarsınız..
Psikoloji mezunu bir şirketin insan kaynakları departmanında çalışmaktan tutun terapiye kadar her işi yapar bana kalırsa. Psikoloji çok geniş bir alan. Mesela gelişim psikolojisi çocuklar üzerine yoğunlaşırken endüstriyel psikoloji iş ortamları ve iş verimliliği üzerine yoğunlaşır. Psikoloji mezunu çalışma alanının çok geniş olması dolayısıyla her türlü alanda iş bulabilir ve rahatlıkla çalışabilir.
Psikolojinin kendi içinde çok dalı vardır. Klinik mesela en çok bilinen çocukluğuma inen daldır. Gelişim vs vs bunları böyle anlatamıyorum ya sohbet ortamı olması lazım ?
Öncelikle söylemeliyim ki, psikoloji mezunu illaki akıllarda ilk canlanan anlamıyla danışan gören, terapi yapan, 'klinisyen' olmak zorunda değildir. Klinik psikoloji, yönelebileceğimiz alanların en populeri olabilir ama sadece bir tanesi.
Aslında söylemem gerekir ki üniversite meslek edinilen yerden ziyade o disipline sahip olunan yer. Özellikle fen-edebiyat fakültesi bölümlerinden birini okuyorsanız mezun olduktan sonra meslek sahibi olmazsınız. Lisans boyunca meslek olarak ne yapmak istediğinize düşünüp onun için ekstradan çabalamanız gerekir.
Psikolojiye dönücek olursak, psikoloji 1800 lü yılların sonunda ancak doğan bir 'bilim' olarak gelişmesinin ucunu bucağını kestiremediğimiz bir alan. Gelişim psikolojisi, sosyal psikoloji, bilişsel psikoloji, endüstri ve örgüt psikolojisi, nöropsikolojis psikolojinin alt alanlarından sadece birkaçı. Uzmanlaşmak için bu alanlarda yüksek lisans yapmak gerekiyor. Klinik psikolog olmak için de tabii. Ha master yapmadan kpss'yle devletin sağlık bakanlığı, adalet bakanlığı, aile ve sosyal güvenlik bakanlığı gibi kurumlarına atanabilirsiniz. Devlet hastanelerinde yüksek lisans derecesine sahip olmadan klinik psikolog da olabilirsiniz. Ama bu benim eleştirdiğim bir ihtimal kendi adıma. Danışman olmak 4 senelik bir 'disiplin' eğitimiyle değil daha spesifikleşen bir yüksek lisans eğitimiyle mümkün olabilir gibi geliyor.
Bunun dışında genel olarak sosyal hizmetlerle ilgili şeyler yapılabilir, özel sektöre -reklamcılık, insan kaynakları, marketing gibi- alanlara yönelinebilir. Araştırma şirketlerinden çalışılabilinir. Eğitim psikolojisi uzmanlığı yparsanız okullarda eğitim psikoloğu olarak çalışabilirsiniz. MEsleki anlamda yapılabilecek onlarca seçenek var yani, ama önemli olan bunların hangisine yatkın olduğunuzu anlamak için 4+1 lisans hayatınız boyunca araştırma yapmanız, çabalamanız gerekicek. O anlamda eğitim fakültesinden ve tıp fakültesinden, mesela, daha zor olduğunu söyleyebilirim. Ne olduğunuza bölümünüz değil siz karar vericeksiniz yani.
Merhabalar ! :)
Öncelikle bölümü sevmenin özellikle bu bölüm için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü kimse bu alanı sevmeden bu kadar uzun bir eğitim dönemine katlanamaz. Üniversiteden mezun olduktan sonra psikolog unvanını almanız için yüksek lisans eğitimine girmeniz şart öncelikle. Ek olarak sizi daha nitelikli yapan şey katıldığınız eğitim programları ve danışan üzerinde belirli uygulamalar yapmak için aldığınız sertifikalar ( "100 tl'ye 4 sertifika" gibi bal reklamlarına benzeyenleri kastetmiyorum elbette) Bundan bile çıkarım yapabileceğiniz üzere Psikoloji okumak isteyen kişi merak sahibi, araştırmayı ve her gün edindiği bilgiyle yenilenmeyi seven kişi olmalı. Eğer böyle biriyse ve insana (ve onun iç dünyasına) meraklıysa o kişi için seçilebilecek en güzel meslek. Çünkü psikolojide hiçbir zaman yeterli bilgiye sahip olamıyorsunuz takdir ederisiniz ki insanı inceliyorsunuz - her gün gelişen, değişen ve düşünce yapısı hala tam olarak çözülememiş bir canlıyı - dolayısıyla her zaman merak duygunuz canlı kalıyor. Bunun aksine 'üniversite bitsin hemen iş hayatına atılıp para kazanayım'cılar için uygun bir meslek olduğu söylenemez. Psikolojinin size getirisi geç ancak geldiğinde (yeteri kadar kendinizi geliştirmişseniz) doyurucu olacaktır.
Bir diğer mesele ingilizce arkadaşlar. Bölümün türkçe eğitimi olmasına rağmen ingilizce temelli okunmasının taraftarıyım çünkü kaynakların %90'ı çevrilmemiş durumda hatta çevrilmiş olanlarından da tam bir verim almamız zor bunun sebebi ingilizcedeki her kelimenin Türkçe'de tam bir karşılık bulamaması. Yani arkadaşlar her bölümde gerekli olmasının yanında bu bölüm için ingilizceyi sevmek şart!
Bölümün gerektirdiği diğer kişisel özelliklerse; sabırlı olmak, etkili dinleme becerisine sahip olmak, bir olaya birden fazla pencere açabilmektir..
Benden bu kadar gençler :) UMARIM FAYDALI OLMUŞTUR :D
Öğrenmeyi okumayı araştırmayı sevenlere göre! Kendiniz gibi olun yeter, ama okumayı sevmeniz çok önemli çünkü bol bol makale okuyacaksınız
İnsanları seven, dinlemekten sıkılmayan, çözüm önerisi sunabilen, pratik zekalı, kendisine güvenen ve ahlaki ve etik kuralları uygulayabilen insanlar için uygundur.
Psikoloji uzun soluklu bir yolculuk. Birçok bölümden mezun olduğunuzda mesleğinizi elinize almış gibi hissedebilirsiniz. Ancak Psikoloji için bunu söylemek zor. Psikoloji yaşam boyu gelişimi gerektirir. Öncelikle kendinizi anlamayı, keşfetmeyi istiyorsanız, daha sonra başkalarını anlayarak onlara yardımcı olma, destek olma duygularınız yüksek ise, topluma faydalı olmak ve gerektiğinde birçok zorlu durumda iyi şeyler yapmak için hevesliyseniz, Psikoloji size göre bir bölümdür.
İnsan olan herkese göredir. Çünkü herkesin merak ettiği bir daldır. :) insan olmak yeterli..
Teknik olarak okuyabilirsiniz, ancak ne kadar anlamlı ve işlevsel olur buna da bakmak lazım. Bence sosyoloji bölümünü okuduktan sonra örgüt psikolojisi ya da endüstri psikoloji üzerine yüksek lisans yapmak daha faydalı olacaktır. Ya da psikoloji bölümünü okuduktan sonra sosyal psikoloji üzerine uzmanlaşmak katma değer yaratabilir
yürütebilirsiniz, iki bölüm de nispeten kolay bölümler. ancak psikoloji bölümü ÇAP öğrencilerine sıcak bakmıyor. neredeyse kimseyi almıyorlar. Önce psikolojiden girip sosyolojiyle ÇAP düşünüyorsanız ancak sorun yok.
Yürütebilirsiniz fakat biraz zorlanırsınız. Sosyolojiden psikolojiye çap yapmayı düşünüyorsanız ortalamanızı oldukça yüksek tutmanız lazım. Çok fazla kişi almıyorlar. İki dersin de ayrı zorlukları var. Sosyolojiden bahsetmek gerekirse sürekli araştırmalar, ödevler, tezler hazırlamak zorundasınız. Psikoloji de keza öyle. Yine de çap yapabilme şansınız varsa yapın derim.
Çift anadan programında yararlanarak yürütebilirsin. İkisi de sosyal bir bölüm olduğundan, birçok ortak bölümü barındırıyor. Rahatlıkla yürütebileceğini söyleyebilirim.
Merhaba,
%100 İngilizce eğitim veren bir üniversitede okuyacaksan, hazırlıkta bu açığı tamamlayabilirsin ama bu senin için zorlayıcı olabilir. Gene de böyle örnekler mevcut. Ama türkçe eğitim veriliyor ise derslerinde direkt etkisi olmasa da, makale okuma araştırma yapmak gibi durumlarda çoğu kaynak İngilizce ve mutlaka İngilizceni geliştirmen gerekiyor.
Selam,
%100 ingilizce olan bir okul/bolum sececeksen, universitede hazirlik okuyarak acigi kapatabilirsin. Ancak siki calisman gerekecektir. Turkce egitim veren bir okul/bolum okuyacaksan da Ingilizce’yi ogrenmek birinci hedefin olmali. Ilk asamada cok zorlamasa da Ingilizce bilmeden psikoloji alaninda ilerlemek ileride de zorluk cikaracaktir. Gunumuzde artik birden fazla dil ile surekli gelisimi hedeflemeliyiz.
Sevgiler
Eğitimi Türkçe olan üniversiteler mevcut ama kaynakların çoğunluğu İngilizce olduğu için zorluk yaşanabilir. Yükseklisans yapmak isteyince de İngilizce koşuluyla karşılaşılıyor haliyle. Lisans süreci devam ederken bu açık kapatılabilir ama.
birbirinden çok ayrı bölümler.. sen bilirsin
Hem iş imkanı hem de sınavsız bir şekilde mesleğe başlama konusunda hukuk bölümü daha avantajlıdır