Psikoloji bölümü birçok ülkede 5 veya 6 sene okunan bir bölümdür, ülkemizde böyle bir koşul yok fakat 4 yıl sadece genel anlamda psikoloji alanını tanımayı, alt alanları öğrenmeyi, asıl ilgi alanını keşfetmeyi, bilimle iç içe olmayı, araştırma merakı edinmeyi ve temel donanımları kazanmayı sağlar. Daha çok teorik alanda katkı sağlamaktadır, farklı alan ve yerlerde -hastane, adliye, cezaevleri, endüstriyel alanlar, özel eğitim ve rehabilitasyon- gibi pek çok yerde kendinize staj imkanı sağlayıp gönüllülük esasına dayanan projelere katılarak hem ilgi alanınızı, hem kendinizi ve becerilerinizi tanıma fırsatı bulur hem de insanlarla iletişim, destekleyicilik, empati gibi alanda çokça lazım olan becerileri edinebilirsiniz.
Psikoloji alanına dair temel anlamda edinmem gereken donanımı kattığını, etik çerçeveden bakabilmeyi, çokça sorgulamayı ve emek vermeyi öğrettiğini söyleyebilirim. Şu an yüksek lisans yapıyorum ve lisansta edindiğim bilgi ve tecrübelerin çok katkısı olduğunu söyleyebilirim, özellikle akademik anlamda oldukça verimli bir bölümdü. Akademik kadrosu benim dönemimde oldukça güçlüydü, artık İngilizce bölüm dersleri olduğunu da biliyorum, bu sebeplerle tavsiye ederim.
Eğer eğitim kadrosu sağlam, ismi bilinen yani bina üniversitesi olmayan köklü üniversitelerdense özel bir üniversitede İngilizce Psikoloji okumayı tavsiye ederim.
Evet memnundum, özellikle şu an Türkçe derslerin yanısıra İngilizce mesleki derslerin olması büyük bir avantaj, oldukça nitelikli hocalar ve ders içerikleri olduğunu düşünüyorum. Lisans eğitiminin her açıdan donanımlı olduğuna emin olabilirsiniz. Fakat yine de puanınız yetiyorsa tamamen İngilizce eğitim veren -tabi sadece İngilizce olması yeterli değil eğitim kadrosunun güçlü olduğuna emin olduğunuz- bir okul tercih ederseniz Psikoloji bilimini güncel olarak daha yakından takip edebilirsiniz ve mesleki açıdan bunun faydalı olacağına inanıyorum gerçekten.
Uludağ Üniversitesi Bursa'nın göz bebeği diyebileceğimiz bir devlet üniversitesi; tabii ki İstanbul'un, Ankara'nın da göz bebeği olan pek çok üniversite var :) ama benim Bursa'yı tercih etmem sırasıyla sınav sıralamama, ardından bölüm ve hocalar hakkında edindiğim bilgilere, şehre, kampüs imkanının gelişmişliğine dayalıydı. aslında çok da yüksek bir beklenti ile gitmediğim bu üniversite beni düşündüğümden çok çok daha fazla memnun etti. şehir, genel üniversite koşulları (eğitim, kütüphane, akademik kadro vs.) ve üniversitenin bitişiğindeki öğrenci yaşam alanı olan Görükle bu sorunun kısa ve öz cevapları olabilir :)
Psikoloji bölümü adı ve içeriğiyle daima cezbedici olmuştu benim için; insan ruhunu, davranışlarını, duygularını çözümlemeye çalışmak ve bunlar arasında bağlantılar kurmak, insanı kavramaya/tanımaya çalışmak, sorularıma cevaplar bulmak için bu bölümü seçtim.
Tercih sonuçları açıklanınca kayıt yaptırmaya geldiğiniz ilk zamanlarda sinirleriniz gerilebilir, hatta bu öğrenci işlerinden kaynaklı da olabilir ama sakın buna aldırmayın ve daha başlarken gerilmeyin. Başta pek de bir şey yokmuş gibi görünebilir gözünüze fakat okula gidip geldikçe, çevreyi tanıdıkça, şehri gezmeye ve ufak turlara başladıkça, kütüphaneye gidip o eski ve güzel kitaplara dokundukça, kar yağdığında kampüs beyaza bürününce ya da baharda yeşeren çimleri, açan çiçekleri gördükçe daha da ısınacak içiniz üniversiteye de şehre de. Elinizden geldiğince öğrenci kulüplerine katılın, çeşitli projelerde ufak roller alın, işte Uludağ tam da bu noktada fazlaca imkan sağlıyor, girdiğiniz derslere sadece "ders" olarak bakmayın ve öğrendiğiniz yeni şeylerle merakınızı körükleyin, ve tabii üniversitenin tadını çıkarın! :)
Evet, seviyorum! Bu üniversite ve kampüs, "Evet ben gerçekten üniversitede okuyorum." dedirtiyor size, tabii elinizdeki fırsatları yeterince değerlendirince, şehrin ve okulun içindekileri keşfedince. :)
Öğrencilerin yaşadığı ve birçok imkanı olan Görükle Köyü'nün varlığı, burasının daima yaşam belirtileriyle dolu olması, üniversitenin kampüsle bezenmesi ve ilçesinden kaynaklı pek çok sosyal/kültürel kaynaklı faaliyeti barındırması da cabası, bahsettiğim faaliyetle keyifli vakit geçirmek için donatılan kafeler değil yalnızca, Görükle'nin bağlı olduğu Nilüfer ilçesinin düzenlediği festivallerden/etkinliklerden(sinema, tiyatro, müzik) temellenen şeyler daha çok. :) Uludağ Toplum Gönüllüleri(UTOG)'nin aktifliği sayesinde toplum odaklı birçok projeye katılma imkanının var olması, her çeşit insanla tanışma ve onlarla projelere dahil olma fırsatı ve üniversite kütüphanesinin kapsamlı olması da en beğendiğim yanlarından.
Üniversitenin genel anlamda düzen problemi var, bu mimari yapılarla ilgili bir sıkıntı daha çok, giriş/çıkış belirsizliği var fakat bu problemin inşa halindeki yeni yapılarla çözüleceğine inanıyorum. Bunun haricinde Uludağ Üniversitesi psikoloji bölümüyle ilgili hoşlanmadığım bir yön var o da hazırlığın zorunlu olması dışında herhangi bir mesleki yabancı dil faaliyeti/dersi bulunmaması.