Ben üniversitenin ilk öğrencilerinden biriyim. Öğrenimin boyunca öğrencilerin tamamına yakını belirli oranlarda burslu olduğu için kesinlikle böyle bir ayrım olmadı.
Ancak ilerleyen seneler için bu konuda bir yorum yapmam doğru olmaz.
Kesinlikle öyle birşey yok zaten kimse kimseyede sen kaç burslusun vs gibi soruları çok az sorar.Diğer ünilerde olan birbirini ezmeye çalışan zengin fırlamaları yok yani var ama zaten kimse onları takmıyor 3-5 kişiden fazlada değiller.
Hayır. Kimsenin burslu-burssuz ayrımı yaparak arkadaşlık ilişkisi kurduğunu zannetmiyorum. Hepimizin farklı burs olanaklarından yararlanan ya da yararlanmayan arkadaşları var. Bu aramızda dile getirilmeye gerek bile duyulmayan bir konu.
Burslu-Burssuz öğrenciler arasında henüz ben bir olay gözlemlemedim; duymadım.Kimse bu soruyu sormuyor.Derslerin seviyesi de hem burslu hem burssuz öğrencileri tatmin edicek seviyede olduğu için, unutulan bir kavram bu üniversitede.
Kesinlikle bir ayrım yok. Sadece okulun tam burs puanları çok yüksek olduğu için onlara 'çok çalışkan' gözüyle bakılıyor.
Sanırım üniversite sınavında ilk 5 bine girip onca seçenek arasından, okulun henüz 4. yılında Özyeğini seçen bir öğrenci olarak bu soruya güzel bir cevap verebilirim. İnanıyorumki geleceği hakkında gerçekten duyarlı olan insanlar tercih döneminde detaylı bir araştırma yapacaklardır. Bu araştırma sonucunda fark edeceğiniz Özyeğin Üniversitesi'nin yaşına göre ne kadar gelişmiş olduğu, ve expected return'unun ne kadar yüksek olduğudur. Okulumuzun akademik kadrosunu inceleyen biri, Amerika ve Avrupa'nın en saygın okullarından onlarca akademisyenin olduğunu görecektir. Bunun yanında ,ki bence gerçekten önemli bir konu, okulun İngilizce seviyesidir. Birçok diğer vakıf üniversitesinden daha yüksek bir İngilizce seviyesini şart koyan okulumuz sizi hazırlıkta zorlayabilir. Ancak kendi deneyimim, hazırlıkte geliştirdiğim İngilizce ile katıldığım her mülakatta tebrik almam ile sonuçladı ki bu tebrikler P&G, Unilever gibi şirketlerin yöneticilerinden geldi. Ayrıca derece yapan öğrenciler, ilk 5 binden itibaren en iyi burs şartlarını sağlayan üniversitelerden birinin Özyeğin olacağını görecektir ki beni de çeken faktörlerden biri buydu.
Ayrıca gerçekten de benim şuan olduğum gibi, ailenizden tamamen finansal olarak bağımsız bir üniversite dönemi yaşayabilirsiniz. Ek olarak da okulda var olan kısmi zamanlı çalışma olanakları ile ek gelir kazanabilir ve daha okurken önemli bir gelire sahip olabilirsiniz. Tüm bunların dışında, okulumuzun eğitim seviyesine de dikkat çekmeliyim. Benim Erasmus yaptığım okul, EBS Germany Times gazetesi tarafından Avrupa'da en iyi 14. işletme okulu seçilmişti. Ve dürüstçe ben bu okuldaki Erasmus dönemimde dersler bakımından hiç zorlanmadım ve hatta 3.5 a yakın bir ortalamayı tutturdum (Buna Erasmus’ta gezdiğim 11 ülkeyi de ekleyince benim gözümde 3.8 gibi bir GPA :). Bu benim için de okulumda verilen eğitimin uluslararası anlamda ne kadar geçerli olduğunun bir kanıtıydı. Ayrıca hem Minnesota hem de Tillburg'da değişim yapan çok sevdiğim bir arkadaşımdan alıntı yapıyorum, kendisi de aynı şekilde iki okulda da çok iyi ortalamalar yaptı ki bu da Özyeğin'deki eğitim seviyesini kanıtlar. Ayrıca şuna da dikkat etmek lazım, bizim okul olarak anlaşma yaptığımız üniversiteler dünyanın en iyi üniversiteleri arasında. Örneğin Minnesota dünyada 42., Michigan 9., Tillburg'da yanılmıyorsam 100. sırada olmalı (Bunlar sadece İşletme Fakültesi için benim bildiklerim). Bence bu bizim aldığımız eğitimin kalitesini kanıtlayan bir sonuç, çünkü bu prestijli okullar kendilerine eş olmayan okullar ile anlaşma yapmıyorlar.
Biraz uzattığımın farkındayım, ancak bizi diğerlerinden ayıran bir konu da staj imkanlarıdır. Fiba Holding şirketlerinde yapacağınız staj ile zorunlu staj hakkınızdan harcamadan bir iki sektörü tanıma şansınız olacak. Dikkat edin, zorunlu staj hakkınızdan harcamadan diyorum. Bu aslında Özü'deki düşünce tarzını gösteriyor. Başka okullardan birçok arkadaşımla konuştuğumda staj konusu mevzu bahis bile olmazken, Özü'de herkes stajlara önem veriyor ve daha ikinci sınıfta staj yapmaya başlıyoruz. Örnek vermek gerekirse, Endüstri Mühendisliği okuyan bir arkadaşım bir yaz içerisinde Fiba Holding, Koçtaş ve Romanya Anchor grupta staj yaptı ve bu sene de hem Tüpraş hem de Yıldız Holding'den teklif aldı. Bu bizim okulumuzun kültürü oldu artık, herkes geleceğine önem veriyor, herkes çabalıyor ve daha da önemlisi, Özü'de kuracağınız network geleceğine önem veren insanlardan oluşacak ki tahmin edebileceğiniz gibi çoğu zaman it is not what you know, it is who you know. Ayrıca iyi bir not ortalaması ile Rusya, İsviçre, Dubai gibi yerlerde yurtdışı stajı programına da katılabilirsiniz. Tüm bunlar sizi daha sonraki staj görüşmelerinizde bir adım öne atacak, bundan emin olabilirsiniz.
Özyeğin dediğimizde girişimciliğe dokunmasak olmazdı. Başka okullarda Girişimciliğe bu kadar destek var mıdır bilmiyorum, ama bizim okulun gerçekten öncü olduğuna inancım tam. Okuldaki birçok işletmenin öğrenciler tarafından işletilmesi, her sene iş fikirleri için başvurular açılması ve uygun olanların okulda uygulanması, Girişim Fabrikası’nın başarılı fikirlere destek olması. Tüm bunlar içinde o girişimci ruhu olduğunu inananlar için çekici özelliklerden.
Son olarak da şunu belirtmeliyim, ben Özyeğin'e yatırım yaptığımda, aldığım puanı birçok kendini çoktan kanıtlamış üniversiteye rağmen Özyeğin'e yatırdığımda, büyük bir risk almıştım. Çünkü o dönemde okul henüz kendini kanıtlamamıştı ancak artık gelenler için bu risk gitgide azalıyor. Okul kendini kanıtlamaya başladı ve daha da önemlisi, sektörde kanıtlamaya başladı. Birçok uluslararası yarışmada başarı kazanan öğrencilerimiz var (CME Forex, CFA). Ki bu yarışmalara Türkiye'nin de en önde olan üniversiteleri katılıyor ve Özü birinci çıkabiliyor. Birçok uluslararası şirket artık bizim okulumuzu tanıyor ve hatta dünyanın en büyük FMCG şirketlerinden birinin yöneticisi bana ‘’Bu sene Sabancı ve Özyeğin’e odaklanıyoruz’’ demişti mülakatta. Bu çok önemli, çünkü bizim henüz çok az sayıda mezunumuz var ve ona rağmen böyle bir imaj yaratabilmişiz. Bu noktada bence güzel olan bir konu da, Özyeğin’de bayrağı siz taşıyabiliyorsunuz. Ben ve tüm arkadaşlarım okulu benimsiyoruz, mülakatlarda sadece kendimizi değil okulu da temsil ediyoruz. Çünkü imajı yaratan bizleriz, Boğaziçi gibi önceden yaratılmış bir imaj yok. İşte bu bazıları için bir risk bazıları için bir avantaj. Ben risk almayı seçtim ve şuan mutluyum. Okulumu her alanda temsil edebilmek, okulumun adını taşıyabilmek beni daha da mutlu ediyor. Benim yazım tabiiki İşletme fakültesi bazında oldu, ancak diğer fakültelerde de çok başarılı sonuçlar alındığını duyuyorum.
Soru sormak isteyenler çekinmeden yazabilir :)
İş dünyasıyla olan bütünlüğü, öğrencilerine sunduğu staj imkanları, araştırmacı ve proje odaklı eğitim vizyonu ve misyonu nedeniyle 2011 senesinde giriş yaptığımı ve bundan çok memnun olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim. Üniversitede sunulan imkanlar bizim donanım kazanmamızı sağlar ve bizler bu donanım -bilgi uyumuyla başarılı oluruz. Özyeğin Üniversitesi çalışmak isteyen öğrenciye yardım eden çalışmak istemeyeni de çalışmak zorunda bıraktıran bir eğitim kurumu. Diğer yandan girişimci öğrencilerin kurduğu şirketler , yazları hazırlık öğrencileri de dahil olmak üzere sunulan staj imkanları en önemli artılar olarak size geri dönecektir. Yüksek not ortalaması yaptığınız takdirde yurt dışı staj imkanları ve çeşitli projelerde yer alma imkanınız bulunuyor. Okulun bünyesinde bulunan Profesyonel Gelişim Departmanı destek alabilir ve gelişimimizi profesyonel bir şekilde sağlayabiliriz. Okulda yapılan sektör toplantılarıyla öğrenciler iş dünyasından öne çıkmış isimlerle iletişime geçebiliyor ve diğer yapılan etkinliklere katılabiliyor. Üniversiteyi seçmemdeki en büyük etkenlerden biri de güçlü akademik kadrosu oldu. Hocaların CVlerine baktığımda yurt dışı tabanlı ve tam zamanlı olmasına dikkat etmiştim. Açıkçası eğitim kadrosu beni çok etkilemişti ve kafamdaki tüm soru işaretleri kalkmış oldu. Üniversite büyümek için yeni lisans programları açtı. 2012-2013 eğitim döneminde Pilot Eğitimi Lisans Programı ile Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu’na bağlı Gastronomi ve Mutfak Sanatları Programı’na ilk öğrencilerini kabul etti. Bunun yanı sıra Yönetim Bilişim Sistemleri, Uluslararası İşletmecilik ve Ticaret, İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık programlarını da açarak tercih edilebilirliğini arttırdı. Eğitim gören öğrencilerin büyük çoğunluğu burslu olarak okumaktadır ve günden güne başarı kalitesi artmaktadır. Sıra geldi Çekmeköy Kampüsünü yani Türkiye'nin en yeşil ve çevreci kampüsüne. Cambridge'in binaları tasarlayan RMJM firması tarafından tasarlanan kampüs şuan hala devam etmekte olan inşaatıyla birlikte gördüğümüzde çalışmaya teşvik edici görünüme sahip. Spor kompleksinin de Türkiye standartlarının üstünde olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. . Gym-cardio salonlarında koşu bantları, bisikletler, kürek ve arc trainer gibi kardiyo aletlerinin yanı sıra spinning aletleri, ağırlık istasyonları ve fonksiyonel çalışma alanları bulunuyor. Çeşitli grup derslerinin verildiği aerobik stüdyosu ile masa tenisi ve bilardo masası bulunan alanlar da mevcut. Ayrıca Çekmeköy Kampüsü’nde bulunan spor merkezi (13.000 m2); 1.200 seyirci kapasitesine sahip aynı anda 3 ayrı kort kullanımına imkan veren 1.500 m2’lik kapalı spor salonu, 25 metrelik yarı olimpik yüzme havuzu ve 450 m2’lik fitness salonunun yanı sıra pilates, squash, kinesis, spinning ve dans stüdyoları ile Özyeğin öğrencilerinin sporla iç içe bir yaşam sürmelerini sağlayacak.
Çünkü, İstanbul'da Sivil Havacılık Yüksekokulu'nun olduğu, 4 yıllık havacılık eğitimi veren tek üniversite. (Pilotaj, Sivil Hava Ulaştırma İşl.) Bu nedenle prestiji çok yüksek. Hazırlık eğitimi de kusursuz. Zor ama, zorlandığınıza değiyor. ^^ Ayrıca, harika ötesi akademisyenleri var bütün bölümlerde kusursuz eğitim veriyorlar. Staj imkanları da cabası
Özyeğin üniversitesini bir çok açıdan tercih ettim aklıma gelenleri aday arkadaşlarıma aktarmaya çalışacağım umarım faydalı olur. :) Öncelikle yeni kurulan bir üniversite olmasına rağmen adını kısa sürede duyurmuştu ve oluşturduğu akademik kadrosuyla sürekli gazetelerde ismini duyuyordum. Hukuk bölümü için kadrosunu araştırdığımda 7 tane profesör ve birçok alanında uzman öğretim görevlisiyle karşılacağımı gördüm ve bu durum beni cezbetti. Ayrıca özel üniversitelerin devlet üniversitelerine nazaran daha az öğrencisi olduğu için öğretmenlerimle ikili ilişkilerimin daha iyi olacağını düşünmüştüm. Düşündüğüm gibi de oldu 1 yıldır kendi bölümümdeyim ve her öğretmenimle sohbetim oldu ve bana eğitimim için en doğru bilgiyi sağladılar, güncel konuları tartıştık birlikte paneller etkinlikler düzenledik. Özel üniversitelerin bence ikinci güzel yanı yurtdışında eğitim ve staj olanaklarını size daha kolay sunmalarıdır yine az öğrencili olmanın verdiği bir avantaj ve yurtdışı bağlantılarının çok güçlü olduğunu söyleyebilirim. Özellikle bizim üniversitemizde çoğu üniversitenin hukuk bölümü için önemsemediği dil opsiyonu çok çeşitlidir. Ben bir yıllık hazırlık okuma fırsatını değerlendirdim ve erasmus kapılarını araladım. Araladım diyorum çünkü TRACE(İngilizce Üst Seviye Yeterlilik Sınavı) sınavını henüz vermedim. Ayrıca seçmeli dil olarak da bir çok ders alabiliyoruz hatta bu yıl Almanca dersi alacağım. Almancanın öneminden de size ufacık bahsedeyim. Türk hukuk sistemi dediğimiz sistem Roma-Cermen hukuk sisteminin günümüze yansımasıdır. Okulumuz da Almanya ile ortak çalışmalar etkinlikler düzenlemekte ve Almanya ile karşılaştırmalı eğitimler sunmaktadır. Bir sonraki hedefim Almanca etkinliklerden birine katılıp Almanya'da sunum yapmak. İşte gördüğünüz gibi birçok fırsat bulabilirsiniz kendinizi geliştirmek için. Size son olarak en beğendiğim bir özellikten daha bahsedeyim burs imkanı. Beni en cezbeden özelliklerden biri de buydu çünkü çoğu üniversiteye göre çok yüksek miktarda burs imkanı sağlayan bir üniversiteydi. Ben de tam burslu olarak katıldım ve yemek ulaşım haricinde hiçbir şeye para ödemeden okuldan faydalanıyorum. Benden bu kadar arkadaşlar tercih döneminizde başarılar. :)
Kendi tercih dönemimi anlatarak bu soruya cevap vermem daha yararlı olabilir. Ben en başından beri hukuk istiyordum ve özel bir üniversite istiyordum. LYS' de 3700. oldum ve seçeneklerimi değerlendirmeye başladım. Hiç aklımda yoktu, arkadaşımla gelip görelim dedik. Gelir gelmez, Hukuk Fakültesi Dekan yardımcımız Sn. Ozan TURHAN hocamızın konuşmasına denk geldik. Uluslararası Hukuka yönelmek isteyen biri olarak, "3 şehir 3 mahkeme" etkinliği beni çok etkiledi. Tercih döneminde henüz lisansa adım atmadan akademisyenleri tanımak pek mümkün olmuyor. Dolayısıyla, tercih döneminde çok etkili bir ölçüt olmuyor. Ancak yine de araştırmanızı, tam zamanlı olup olmadıklarına bakmanızı öneririm. İşte ben okula gelip gezdiğim an karar verdim ve tercih listeme başka bir üniversite yazmadım. Kısacası özel üniversite ve hukuk istiyorsanız, önünüzde çok seçeneğiniz olmuyor. Gerçekten alanında iddialı akademisyenler arıyorsanız, kendinizi her konuda geliştirebileceğiniz bir yer olsun istiyorsanız listenizin başlarında Özyeğin Üniversitesi geliyor. :)
Evet, diyebilirim. 'Özyeğin Üniversitesi'ni seviyorum.'
Elbette "seviyorum", geçirdiğiniz zamandan pişman olmanın çok zor olduğu bir üniversite.
Çok seviyorum!
Diyebiliyorum.
Okulu görmeden tercih yapmayın; güzel güzel soluyun oksijenli havamızı hayaller kurun ve bomba gibi de başlayın seneye hazırlık okumayacağım diyen arkadaşlar olabilir saygı duyarım ama hazırlıkta kurulan arkadaşlık ve sorumlu olunan tek dersin ingilizce olmasının keyfi ve boşluğu bambaşka oluyor. Ben bir insan ne kadar okuyabilirse o kadar kardır zihniyetinde olduğumdan böyle bir tavsiye verebilirim sonuçta işe başladıktan sonra öğrencilik hayatının her gününü aramasını ben erken yaşta okulla beraber boş vakitlerimde işte çalışarak bile deneyimleyebildim. Rutin ve düzenli bir iş hayatını siz düşünün :) Bir diğer tavsiye okula başlarken nasıl bir hayat yaşayacağını düşünmek günün 24 saatini kafanızda simüle edebilmeniz henüz okula başlamadan pek mümkün olmasa da en azından dünyevi zevklerini arttırmak için en basitinden ben çok yol çekmeyin derim.Mümkünse Yurt, veya yakındarda eve çıkmak bir çözüm mesela.Başında söylediğim gibi en önemlisi okulumuzda tercih zamanını okulumuza gelip size yardımcı olacak öğrencilerden profesyonellerden akademisyenlerden tanıtım ekibiyle benim size verdiğim naçizane fikirler ve tavsiyeler gibi birçoğunu onlardan aklınıza geldiği anda alabilmek "benim tercihim özyeğin üniversitesi" fikrini ailenizle adam akıllı aklınızda soru işareti kalmadan kararlaştırmak. Şimdiden herkes için gönlünündeki ile hayrındaki bir olsun dileğimle başarılar...
Özellikle hazırlık okuyacak olan arkadaşlar çok dikkatli olsun. Üniversitenin öğrenim açısından en zorlu süreci hazırlık oluyor bir çok öğrenci için...
Kimsenin anlatmasıyla olmuyor ne yazıkki o nedenle kendin görüp karar vermelisin belki bana pahalı gelen sana ucuz gelir, belki benim ne güzel dediğim yönü sana itici gelir. Hakkını yemeden Özyeğin Üniversitesi lise öğrencilerine okulu ve ortamını tanımak için oldukça çok fırsat veriyor, gel katıl kendin gör, en azından ben öyle yaptım
Özyeğini yaşamalısınız. Birçok insan okula geliyor ve boş zaman geçirip geri dönüyor. Oysa ki kampüste yaşanılacak o kadar etkinlik olanak var ki. Bunları kullanın, fırsatları değerlendirin. Herhangi bir fırsat, doğa etkinlikleri, spor ve bunun gibi konularda okulumuz mail ile herşeyi göndermektedir. Takip edin, kovalayın. Bir de en önemlisi, eğer ortalamanızı iyi tutmak istiyorsanız ilk seneden derslerinizi elde tutun. Yoksa tekrar yakalamak zor oluyor. Bir de mümkünse hazırlığı geçmeye çalışın. Zorlu bir hazırlığımız var. :)
Özyeğin Üniversitesi öğrencilere aktif birer öğrenci olmaları için çok fazla alternatif sunuyor. Yeni gelen öğrencilerin bu imkanlardan faydalanmalarını tavsiye ederim. Okulun çeşitli bölümlerinde çalışabilirler mesela. Hocalarla iletişimlerini sağlam tutmalarını öneririm çünkü gerçekten gerektiğinde çok fazla yardım ediyorlar bize. Bir de tembellik yapmamalarını öneririm :)
Sosyal aktivitelerin yapıldığı öğrenci kulüplerinin daha aktif çalışması gerektiğini düşünüyorum
Maalesef bana göre ulaşım konusunda eklikleri olan bir okul, yalan yok okulun öğrenci nüfusu 5000 civarında 1850 öğrenci yurtta kalıyor geriye kalanların büyük çoğunluğu okula çok yakın olan taşdelen,çekmeköy konumlarında ikamet ediyor yani eve çıkıyor.Ayrıca okulun yer altı kısımları alışveriş merkezlerinden farksız; otopark dolu.Şimdiye kadar anlattıklarım çok güzel ancak bu şartlara sahip olmayan, uzak yerde oturup araç kullanmayan arkadaşları kimi zamanlar yorucu vakitler bekleyebilir. Akşamın 18.30 una koyulan sınavın 20 sularında bittiğini varsayınca 1 saat servis beklemek, o yorgunlukta trafik içinde eve gitmek veya haftasonuna koyulan bir sınavdan sonra bir sonraki servise 1.5 saat olduğunu öğrenince insan bazen üzülüyor, sıkılıyor. O yüzden evinizin yakınında oturan ve arabası olan insan ne güzel insan :) Üstüne üstün bu yoğun tempoda çok fazla quiz ödev ve sınav olması(örn;4 vizeli physic dersleri) insanı ders çalışması konusunda düzenli bir insan da kılabiliyor; ters senaryoda 2-3 hafta salınan okuldan sonra öğrencide "yaz okulu artık abi" gibi üniversite senesi gibi "seneye artık" kavramlarından birini ortaya çıkartabiliyor sevgili Özyeğin Üniversitesi.Bir eksi daha öğrenci klüpleri hem okulun köklü olmamasından(ilk mezunlarını üç sene önce verdi) hem de öğrencilerin çok uğraşmamasından çok aktif değil ama olacak inşallah çalışan arkadaşlarımız yok değil.
Okula ulaşım servis araçları ve ne yazık ki çok sık olmayan İETT otobüsleri dışında pek de kolay değil. Okulun Şile yolu üzerinde bulunması ve bu yolun kamyon vb araçlarla dolu olması da zaman zaman tehlikeli olabiliyor. Bunun dışında okuldaki bazı sosyal kulüplerin gerektiği kadar aktif olduklarını düşünmüyorum.
Aslında hoşlanmadığım pek bir husus bulunmamaktadır. Fakat shuttle saatleri ve ücretleri yeni dönemde tekrarda şekillendirilirse herkesin daha çok rahat edeceğinden eminim.
Merkezi yerlere olan ulaşım zorluğu.
Herşeyden önce gerçekten eğitim alıyorum.Biraz benim gibi ders çalışmaya zorlanmayan öğrencileri hocalarımız gerçekten zorluyor bu kötü anlamda değil bir ödevden yüksek puan almanız için hocalarımız nerdeyse bizden çok çalışıyor çünkü ödevi yollayıp taslağı üzerinde tekrar tekrar hocalarımızla çalışıyoruz bu bizi daha iyi yapıyor ve gerçekten öğreniyoruz.Ayrıca okulda bize verilen imkanlar çok fazla gerçek hayatın provasını yapma şansımız var bir iş teklifi nasıl yapılır iş verenler nasıl düşünr nasıl büyük oynarsınız gibi soruların cevaplarını ilk yılınızdan itibaren öğrenmeye ve bu sorular üzerinde kendinizi geliştirmeye başlıyorsunuz.
Beğendiğim yanları staj imkanları, sınıfların büyük ve üst düzey olması , spora teşvik eden vizyona sahip olması, araştırmaya ve projelere fazlasıyla önem veren öncü bir akademisyen kadrosunun olması
Kampüsü çoook büyük ve modern, son teknoloji ürünler ve birçok seçenek var. Okulun yemek ürünleri vs de çok kaliteli ve lezzetli. Okulun her koridorunu ayrı seviyorum.
Çok çeşitli kültürlerden insanların olması, öğrencilerin düşüncelerine önem veriliyor olması, her şeyi hiyerarşik bir düzen doğrultusunda yönetmek yerine önce öğrencilerden fikirleri alınıp ona göre okulun gidişatının şekillendirilmesi ve öğrenci aktivitelerinin gözardı edilmemesi, vb. Bunlar sayabileceğim minimum sayıdaki pozitif yönler. Özyeğin Üniversitesi'nin bir parçası olunca ne kadar demokratik bir toplumun parçası olduğunuzu daha iyi anlarsınız.
Akademisyenlerin çok başarılı olduğunu düşünüyorum ve her öğrenciye her zaman yardıma açıklar.
Spor olanakları pek çok üniversitenin kat kat üstünde.
Pek çok iş ve staj olanağı sunuluyor.
Kulüpler aktif görev almak isteyen herkese olanak sağlıyor ve okul yeni kulüp açma fikirlerine sıcak bakıyor.
Farklı bölüm ve ilgi alanlarına hitap eden sempozyumlar, festivaller, paneller gerçekleşiyor.
Her fakülteden, bölümden arkadaşlarımız oluyor ve herhangi bir konuda yardıma ihtiyacımız olduğunda bize destek olabilecek birilerini tanımış oluyoruz.