Türkiye ortalamasının üzerinde birikimi olan insanlar olur çevrenizde. Objektif olalım. Ve de her türlü gelir seviyesinden, her şehirden, her tipten insanlarla karşılaşırsınız burada. Yıllardır dünyanın her yerinde aranan farklıların kardeşliği üniversiteli olmanın sorumluluğu ile birleştiğinde sanırım İTÜ çıkar ortaya. Köprüler karşı tarafın farklılığının kabul edilmesi önkoşulu ile kurulurlar. Çok değerli İTÜ İnşaat Fakültesi sponsorluğunda güzel bir köprüdür İTÜ. Yıllar sonra gülümseyerek hatırlanacak hatıraları yaşatma potansiyeline sahip sempatik bir devlet üniversitesidir burası. Gelişime de açıktır. İTÜ Mobil uygulaması sizi şaşırtmayı becerebilir ancak ‘otomasyon’ pek sevilmeyen bir kelimedir buralarda. Ama bütün olumsuzlukların çoğuna tepkiler fevri kalır, ders seçimi döneminde facebook iletilerinde yaşanan tatlı bir hatıradır. Yönetimi öğrenciye değer verir. Maddi/manevi anlamda desteği hissedersiniz. Yerleşkeleri de İstanbul’a kurulabilecek en güzel yerlere kurulmuştur. 5 tanesi birden hem de.
Maslak kampüsünde 7/24 açık,masalarında ders çalışılan,koltuklarında uyunan bir kütüphane var,anlatılır bir ortam değil ama okulun en sevdiğim yerlerinden.Ayrıca Maslak kampüsü büyüklüğü ve yeşilliğiyle şahane bir kampüs.
Endüstri ve İşletme Mühendisliklerinin olduğu kampüs de Maçka kampüsü,Beşiktaş’ın biraz üzerinde ve bir teleferikle Taksim’e gidebiliyoruz.Bu çok önemli görünmüyor olsa da zorlanmadan ulaşımı sağlamak,dağların ortasında olmaktan çok merkezi bir çevreye sahip olmak demek.Ayrıca aynı kampüsü paylaştığımız konservatuardan müzik sesleri duymak çok mutlu ediyor.Konservatuarın bütün İTÜ öğrencilerinin yararlanabildiği bir “müzik kütüphanesi” de var.
Aklınıza gelmeyecek kadar öğrenci kulübü var.Hiç bilmediğiniz bir alanda işler yapan kulüp aktivitelerine katılıp kendinizi rahatça geliştirmeniz mümkün.
Bence endüstri mühendisliği deyince İTÜ’nün ilk sıralarda yer almasının bir sebebi de Endüstri Mühendisliği Kulübü (İTÜ EMK).
Kulüp 2010′un en aktif iş ve kariyer kulübü seçilmiş, 18 yıldır aralıksız EMÖS isimli an itibariyle Türkiye’deki en büyük Endüstri Mühendisliği Öğrenci Sempozyumu’nu yapıyor.UçArı isimli Vaka Analizi Yarışması da sayıca en çok başvuruyu alan vaka analizi yarışması. Mezunlar da, hazırlık öğrencileri de üyesi bu kulübün ve bu organizasyonları ortaya çıkarırken edinilen o kadar tecrübe, tanıyıp sevilen o kadar çok insan var ki İTÜ’yü seçtiğime en çok sevindiren bu oldu. Kulüp ayrıca Avrupa Endüstri Mühendisleri Topluluğu ESTIEM’e üye, ESTIEM hakkında söylenecek çok fazla şey var ama kısaca Avrupa’nın birçok ülkesini görüp, birçok kültürden endüstri mühendisiyle tanışarak kendini geliştirmek için en harika bir yol.
Hep "İnsan mühendislik eğitimi alınca mı mühendisçe düşünmeye başlar, yoksa mühendisliğe eğilimli olduğu için mi mühendislik okur?" diye düşünmüşümdür. Bu sorunun yanıtını mühendis olduktan sonra bulmak zor, o yüzden bence şimdiden bunu sorgulayın :)
İTÜ'de çoğunlukla akıllı insanlarla biraradasınızdır. En düşük puanlı bölümü bile nitelikli öğrenci alır. İTÜ'de bu anlamda ortalamanın, ilk 10'daki tüm üniversitelerin ortalamasından yüksek olduğunu düşünüyorum.
Laboratuar ve kütüphane olanakları bence bir devlet üniversitesinde yapılabilenin en iyisi. Çünkü laboratuar yalnızca ekipman değildir, o ekipmanı işleten asistan düzeyindeki öğretim üyesinin bile kalitesi, alacağınız verimi etkiler.
Maslak kampusünün büyüklüğü, metroyla ulaşım kolaylığı ve yeme-içme-eğlenme anlamında olanakları, İTÜ'de okumayı bir zevk haline getiriyor. Boğaziçi'ndeki gibi akıl çelen bir manzara olmamasından yakınmayacaksınız.
Şehrin merkezinde ama aynı zamanda ondan soyutlanabilmiş. 24 saat açık kütüphane, henüz başka hiçbir üniversitede yok TR'de, bildiğim kadarıyla. Ayrıca yine geniş kaynakları olan, nadir eserler de dahil olmak üzere, bir kütüphane. Nadir eserler derken, ciddi olarak 100-150 sene öncesine kadar uzanan bir İTÜ eserler dizisinden bahsediyorum. Geniş kampüs imkanları, olimpik yüzme havuzu, spor mekanları, kafeler vs. gibi. Örneğin, olimpik havuzdan aylık sadece 30 TL'ye her gün yararlanabilirsiniz. Kafelerdeki yemekler ne çok pahalıdır ne de çok ucuzdur.
Bazı bölümlerde alanında oldukça uzman isimler var. Şaşırtabilecek yatırımların yapıldığı laboratuvarlar, EE'de VLSI laboratuvarları gibi. Tam anlamıyla bir üniversite hayatı yaşayabilirsiniz.
Eğer ne olacağınıza karar vermişseniz, İTÜ daha lisansta uzmanlaşabileceğiniz bir üniversite. Bunun nedeni diğer üniversitelerde bölüm olan alanların burada fakülte olması ve alt dallara ayrılabilmeleridir. Yine bu nedenden dolayı, ortak fakülte dersleri de olmasına karşın programınızda alanınıza dair oldukça fazla ders bulunur. Hatta bazı son sınıf ya da 3. sınıf dersleri yüksek lisans düzeyinde olabilir.
Bazı sosyal kulüplerde 'şirketçilik' oynayabilirsiniz, eğer istediğiniz buysa ve ciddi anlamda bu büyük kulüpler içinde dönen (iyi miktarda) paranın akışını sağlayabilirsiniz. İTÜ'de bu şekilde yöneticilik tecrübesi kazanmaya çalışan bir öğrenci güruhu da var. Bu büyük kulüplere en büyük örneklerden biri IEEE Öğrenci Kolu. Sanıyorum İTÜ Yatırım Kulübü de benzer. IEEE, kendi parasını kendi kazanan bir kulüptür, hatta bunu o kadar abartmıştır ki okulun kulüpler birliği (KSB) IEEE'den para alır. Tüm yıl boyunca büyük şirketlerden sponsorluklar alarak büyük öğrenci etkinlikleri düzenlerler.
Maslak kampüsündeki olanaklar spor salonu olsun, limitsiz çilerde yayılma imkanı olsun,avm ve dolunay cafe olsun, şnternet ağımız ITUNET misafir olsun :D birbirinden güzel tarih kokan kampüsleri Taşkışla, MAçka ,Makine fakülteleri olsun :D İtü yü seviyorum
- Kampüs kapısında metro olduğu için ulaşım çok rahat.
- Yurtları çok güzel (fakat biraz pahalı)
- Kulüp faliyetleri çok fazla ve insanlar size çok sıcak davranıyor.
- Paten kayanlar için kampüsün coğrafik şekli ve zemini çok ideal :)
Kendinizi geliştirebilceğiniz seminerler çok oluyor özelliklede işletme fakültesinde. Sosyal olanaklarıda gelişmiş, sinema gösterimleri oluyor bazen. Çok sayıda kulüp bulunmakta.
Slogan yeterli bu beğenileri özetlemek için "Diğer üniversitelerden mezun arkadaşlar bizi rakip bilmesinler,biz İşçi değil, İşveren mezun ediyoruz.."
Kampüslerin yerleri ve güzellikleri, kulüpler, sosyal alanda verilen kurslar...
Ogrenci klupleri ve aktiviteleri
Kampüslerin merkezi olması, genel olarak öğrenci profilinin yüksek olması, kulüpleri, öğrenci odaklı yönetim.
Kampüsü çok hoşuma gidiyor , ders aralarında arkadaşlarınızla takılıp muhabbet etmek için kafeler mevcut. Ayrıca açık basketbol,tenis,voleybol sahaları. Ve özellikle bahar aylarında med çimleri bir başka oluyor :D
Kampüs cok hos, hocalarini diger universitelerdeki hocalari gormedigim icin kiyaslayamayacagim ama, kendi icinde bile cok iyi ve cok kotu hocalari var. Ama sunu soyleyebilirim ki, ilk donemden sonra oyle bir hale burunuyorsunuz ki, harbiden kendi kendinize ogreniyorsunuz bir suru seyi.
Bir kere kampüsleri çok iyi konumlandırılmış ve ulaşımın ana damarlarıyla İstanbul’un her köşesine kolayca erişilebilecek şekilde tasarlanmıştır. Dersten çıktıktan 3 dakka sonra metro’da olabileceğiniz tek üniversite İTÜ’dür. Eski mezunların iş dünyasında bıraktıkları iyi izlenimler ve başardıkları görevler size çok büyük referans oluyorlar. Mezun ilişkileri çok kuvvetli. Eğer bir şirket’e İTÜ’lü bir mezun kabul edildiyse 10 sene sonra şirketin ana kadrosunun tamamının İTÜ’lü olması kaçınılmaz bir şey.
Bölümümle ilgili en sevdiğim şey ise kulübümüz. Hayatımda almış olduğum en başarılı karar bu kulüpten içeri adım atmaktır. Dünyanın en sevecen ve sıcakkanlı insanları İTÜ EMK ( Endüstri Mühendisliği Kulübü )’ bünyesinde toplanmışlar sanki. İnsana özgüven ve azim aşılıyorlar. Hayatım boyunca edindiğim tüm tecrübenin daha fazlasını burada edindim. EMÖS ( Endüstri Mühendisliği Öğrenci Sempozyumu ), UçArı ( Ulusal Vaka Analizi Yarışması ), Sektör Günleri, ve ESTIEM ( European Students of Industrial Engineering and Management ) üniversiteler düzeyinde üretilmiş en büyük ve başarılı projeler. Bu projelere katkım olduğu için kendimi çok gururlu hissediyorum. Kesinlikle incelenmesi gereken bir kulüp.
Son olarak; insanlar yıllardan beri bazı üniversitelere takılmış kalmış durumdalar. Ben de aynı cahilliği eskiden yapmıştım fakat hayat beni İTÜ’ye sürükledi. Sonrasın bu önyargımdan kurtulduğum için çok sevindim. Üniversitesi size bir karakter çizmez, sadece size karakter çizebilmeniz için imkan sağlar. Bazı isimlere aşırı anlam yüklemek bence yanlış. İTÜ bu konuda insanların önyargıları tarafından çok zarar görmüş bir üniversite. Fakat son yıllarda İTÜ’deki imaj değişikliğini görmezden gelmemek lazım.
Aradığın her şeyi bulabildiğin kocaman bir yer gerçekten. Stadyumundan tutun da spor takımlarına ve sayısız kulüplerine kadar. Sizleri de bu yeni gruba bekliyorum https://m.facebook.com/groups/1646143782312836?ref=bookmarks
İstanbul’un en güzel yerlerine dağılmış ve ulaşımı kolay kampüsleri ve festivalleri kesinlikle İTÜ’nün en sevdiğim yanı ve ayrıca istediğiniz her konuda kendinizi geliştirmenizi sağlayacak kulüpler de hizmetinizde.
Güzel olasılıklar sunuyor. Kampüs ve binaları güzel. Ayrı ayrı yerlerde olmaları daha da güzel. Ama en sevdiğim, taş binaları olması. Bunun ruhu bambaşka bir şey, anlatılabilecek, hesaplanabilecek, mantığa sunulabilecek bir şey değil. Sadece hissi güzel. Yüksek tavanlar özgür düşünce için harika bilinçaltı alanı.
Mezun olduktan sonra iş fırsatları çok fazla. Öğrenciye yönelik bir okul. Yerleşkesi çok güzel ve kampüs içinde her aradığımı bulabiliyorum.
Benim öğrenciliğim zamanında çok güzel bir eğitim vardı. Hocalarımız çok kaliteli ve paylaşımcı idi
Ortam güzel. Hazırlıkta biraz sıkıldım şahsen atladım zaten. Ayazağa kampüsünde kaldığımdan Maçkaya gitmekte zorlandım. Benim için en güzel yanı kulüpleri oldu. Müzikal kulübündeyim. Hayatımın çok büyük bir kısmı onlarla. Eğitim açısından irregular olduğumdan iki ders alma hakkım vardı, aldım. Sorunsuz hallettim. Bir sıkıntım olmadı hocalarla vs.