Siemens bünyesinde birçok aktif proje olmasından dolayı ve yazılımın giderek artan öneminden dolayı yeni yazılım mühendislerine ihtiyaç hiçbir zaman bitmiyor. Yöneticilerimiz yurtdışındaki ekiplerle sürekli iletişim halinde olduklarından bir projede ihtiyaç doğduğunda bunu bizlerle paylaşıyorlar. Yazılım geliştirmeci olarak gitmek isterseniz çok sayıda fırsat bulunuyor. Yazılım mimarı veya yönetici pozisyonlarında yurtdışında çalışma olanakları doğal olarak daha kısıtlı olmakla beraber hiç olmadığını da söyleyemem. Mesela yakın zaman önce burada da yönetici pozisyonunda olan bir çalışma arkadaşımız Almanya Siemens'te proje yöneticisi olarak göreve başladı.
En çok Almanya'da Nürnberg civarına gidenler oluyor. Geçenlerde başka bir arkadaşımız Avusturya Eisenstadt'da bir projeye dahil oldu. Kısacası yazılım konusunda uzmanlaşmışsanız yurtdışındaki projelere gitme şansınız çok yüksektir.
Siemens'te İngilizce'yle çok rahat bir şekilde çalışırsınız. Almanca bilmek belli noktalarda avantaj sağlayabiliyor ama şart değil. Siemens Türkiye'den yurtdışında çalışmaya giden arkadaşlarımız genellikle Almanya'daki ofisimizdeki görevlere atanıyor, İsviçre, Avusturya, ABD ofislerinde çalışmak üzere göreve gidenler de var. Tüm ülkeler için, neredeyse pozisyonların büyük çoğunluğunda İngilizce bilmek yeterli diyebiliriz.
Kişisel olarak çalışana saygı gösteren bir ortam gördüm. Yöneticilerimle her zaman yakın ve samimi bir iletişimim olmuştur. Kişisel bir ihtiyacım olduğu zaman her zaman saygı gösterirler, bu ihtiyacıma öncelik vermeme olanak sağlarlar. Bir yardıma ihtiyacım olduğunda her zaman olumlu yanıt almışımdır, derdimi anlatabilmişimdir.
Siemens'in bence yine büyük avantajlarından biri sürdürülebilir iş yönetimi anlayışıdır. Yani eğer 20 tane proje başlıyor ise bunların belki 2 tanesi yarıda kalır, gerisi sonuca bağlanır. Daha planlı ve öngörülü hareket edilip projenin sürdürülebilir kılınması esas alınır.
Ek olarak Siemens'te son derece uluslararası bir çalışma ortamı mevcut. Özellikle yazılım tarafında gündelik olarak yurtdışındaki ekiplerle iletişimde olmanız gerektiği için, diğer kültürleri tanımaya, sıklıkla seyahat etmeye uygun bir ortam var. Farklı kültürlerle etkileşimde olmak insana çok şey katıyor. Mesela, bizim bölümdeki seyahatler genellikle Almanya ve Avusturya'ya gerçekleşiyor. Yazılım geliştirme alanında yeni başlayan çok sayıda proje olduğundan, yazılım mühendisi olarak Almanya'da çalışmak istiyorum derseniz çok büyük ihtimalle gidebilirsiniz.
Yönetim tarafından aday gösterildikten sonra, daha kıdemli yazılım mimarlarından (Senior Software Architect) bir kişi, adayın bilgi birikimini ve mevcut projesinin, önerilen pozisyondaki gereklilikleri karşılayacak nitelikte olup olmadığını anlamak amacıyla sizi mülakata alıyor. Aday gösterilme ve mülakat sürecini geçerseniz eğitime başlıyorsunuz. Eğitim boyunca farklı sektörlerden aday olan yazılım mimarları, aktif çalıştıkları projelerle bağlantılı şekilde üç çalıştaya katılıyorlar. Çalıştaylar arasında da yine projelere olumlu katkı yapacak ödevler yapıyorlar. Yaklaşık altı aylık bir sürecin sonucunda Software Architect eğitimi sonlanıyor. Eğitim süresince kurulan bağları ve iletişimi de korumaya ve sıcak tutmaya yönelik elektronik gruplar oluşturuluyor. Eğitimden sonra opsiyonel olarak sertifikasyon mülakatına giriyorsunuz. Burada iki Senior Software Architect veya bir Senior Software Architect ve bir ARGE yöneticisi hem teorik bilgilerinizi hem de pratikte hayata geçirdiklerinizi sorguluyor. 2013 yılında bu mülakatı da tek seferde geçip sertifikalanmaya hak kazandım. Şimdi de bir sonraki adım olan "Senior Software Architect" eğitimine kabul edildim ve başladım. O biraz daha zorlu bir süreç olacak.
Bağlı olduğumuz Kurumsal Teknoloji Development Center bölümü Siemens içindeki yazılım geliştirme faaliyetlerinin önemli bir kısmını üstleniyor. 4000 yazılım mühendisinin çalıştığı bu bölüm "Excellence Awards" ismiyle her yıl tüm Siemens dünyasındaki ARGE üzerine çalışıp, müşteriye yönelik çözüm üreten yazılımcıların aday gösterildiği, tasarım & geliştirme, proje yönetimi vb. kategorilerden oluşan bir yarışma düzenliyor. Siemens'in farklı departmanlardaki yöneticilerinden oluşan bir jüri geçen adayların yıl boyunca parçası oldukları projelere yaptıkları katkıları değerlendirip kişileri başarılarından dolayı ödüllendiriyor.
Şubat 2015'te Hindistan'da gerçekleştirilen gecede toplam 60-70 finalist arasından 10-15 kişinin ödül alabildiği bu yılki final töreninden Türkiye'ye 3 ödülle döndük.
Siemens bünyesindeki yazılımcılara nasıl bir kariyer gelişimi fırsatı sunmaktadır?
Bölüm yöneticisi olabileceğiniz ekip yöneticisi pozisyonları, projeleri yönetebileceğiniz proje yöneticisi pozisyonları ve uzmanlıklar olmak üzere 3 farklı kariyer yolu bulunuyor.
Global uzmanlık programlarından biri yazılım mimarisi ve bu kapsamda çalışanlar, "Software Architect" ya da bir üst seviye olan "Senior Software Architect" olarak sertifikalandırılıyor.
Proje yöneticisi, işin bütçesinden, kaç kişi çalışacağından ve planlamasından yani daha çok ticari tarafından sorumludur. Yazılımın kavramsal bütünlüğünü düşünen, temel tasarımını yapan, teknolojinin değişimiyle doğru orantılı olarak 5-10 yıl sonra ne olacağını öngören, bu değişime adapte yazılımlar üreten pozisyon ise yazılım mimarlığıdır. Bir filmin yapımcısı ve yönetmeni gibi düşünebilirsiniz. Ben kişisel olarak birkaç sene proje yöneticiliği yaptıktan sonra asıl uzman olduğum mesleğin dışına çıkmak istemediğim için, Siemens'in globalde mevcut bir süreci olan uzmanlık sürecine dahil oldum ve yazılım mimarlığı alanında uzmanlığımı derinleştirerek çalışmaya devam ediyorum.
Siemens Türkiye'de eğitime çok fazla yatırım yapılıyor. Örneğin ben uzmanlık kariyerinde ilerlediğim için her yıl istediğim konferansa yöneticimle anlaşarak gidebiliyorum. Onun dışında burada belirlediğimiz "nesne yönelimli programlama" veya "Android'li bir cihaz nasıl hayata geçirilir?" gibi seçili konular üzerine bilgiler vermesi için dışarıdan uzmanlar davet ediliyor. Yine çok sayıda elektronik eğitim de çalışanların erişimine sunuluyor. Bunlar daha çok teknik gelişim tarafındaki eğitimler. Bunların yanında her yıl İnsan Kaynakları bölümünün organize ettiği kişisel gelişim eğitimlerine de katılıyoruz.
Örneğin, en son Nisan ayında Direktörümüzün önerisi ile Londra'da nesnelerin interneti üzerine bir konferansa katıldım. İki sene evvel Amsterdam'da yazılım üzerine bir konferansa katıldım. Yine son yıllarda Siemens içerisinde "Linux" işletim sistemiyle çalışan ekiplerin bir araya geldiği bir etkinlik için eğitim için Almanya'ya gittim. Siemens'te "Software Initiative" adındaki bir organizasyon, yılın farklı dönemlerinde, belirli konularda uzmanlaşan departmanların o konu hakkında maksimum düzeyde bilgi birikimine sahip olması amacıyla, dışarıdan eğitmenlerin de davet edildiği eğitimler organize ediyor.
Bunun dışında projeler için sıklıkla Almanya'daki ofislerimizi ziyaret ediyoruz.
Siemens'te alanında dünyaca tanınmış yazılımcı ve mühendisler, birçok projede faaliyet gösteriyor. Aynı organizasyonda olduğunuz için bu deneyimdeki kişilerle irtibata geçebiliyorsunuz.
Biz Türkiye'de esas olarak ürün geliştirme üzerine çalışıyoruz. Siemens'in halihazırda sahip olduğu ürün portföyünün geliştirilip daha iyi bir noktaya getirilmesinden bahsediyorum. Biz kablosuz haberleşme yapan bir operatör panelinin tasarımına katkıda bulunduk. Bildiğiniz gibi bugün dışarıda GPS sayesinde konum tespiti yapabilmek çok kolay iken bir AVM'nin veya fabrikanın içerisine girdiğiniz zaman nerede olduğunuzu tespit etmeniz mümkün değil. Bu son yıllarda üzerinde çalışılan bir meseledir. Gelecek yıllarda kullanıcıya kapalı alanlarda gitmesi gereken yönü gösteren teknolojiler yaygınlaşacak. Bizim panelimiz kablosuz olarak tesisin farklı alanlarındaki alıcılarla iletişime geçerek konum tespiti yapabiliyor. Bu sayede operatör, fabrika içinde bu panelle gezerken aynı zamanda konum tespiti yapıp yaklaştığı bölgenin durumunu ekranında izleyebiliyor.
Daha da önemlisi bu panelin üzerinde kırmızı renkte bir acil durum durdurma butonu bulunuyor. Her ne kadar çok basit bir şeymiş gibi gözükse de arkasında çok ciddi bir teknoloji var. Çünkü söz konusu butonun görevi gerektiğinde fabrikadaki üretimi durdurmak ve insan hayatını korumak. Her bastığınızda çalışması gerekir; kısacası hata payı yoktur. Biz bunu kablosuz olarak geliştirip hayata geçirdik. Dolayısıyla operatör bu panel ile fabrika içerisinde gezerken bu düğmeye bastığı anda içinde bulunduğu bölümdeki tesis duruyor. Şu anda piyasada bu tarz bir ürün sadece Siemens'te bulunmaktadır. Bizler Türk mühendisler olarak bu panelin emniyet sisteminin altındaki haberleşme kısmını geliştirdik.
Ben kişisel olarak halihazırda var olan bir teknolojiyi daha da geliştirip hayata geçirmeyi daha çok seviyorum çünkü birçok teknoloji geliştirilmesine karşın, hayata geçenlerin oranı çok daha aşağılarda kalıyor. Kağıt üzerinde kalan fikirler yerine o parlak fikirlerin hayata geçirilmesi tarafında yer almayı seviyorum. Siemens, Türkiye'de bize bu ortamı sağlıyor.
Her ne kadar kulağa çok gösterişli gelmese de, bu sene piyasaya süreceğimiz kablolu bir panelin acil butonunda TÜV standartları gereği bir inovasyona imza attık. Emniyet sistemlerinin sertifikasyonunu yapan TÜV, bu panel çalışmıyor iken butonun kırmızı renkte olmasını istemiyor. Panel kapalıyken bu buton sistemi durduramayacağından acil bir durumda operatörün aktif olduğunu sanarak kırmızı butona basabilme ihtimaline karşın TÜV farklı bir çözüm olmasını talep ediyor. Yeni yarattığımız panel şeffaf bir butona sahip. Sistem ne zaman aktif ise şeffaf düğmenin içerisinde kırmızı ışık yanıyor ve bu sayede operatör butonun aktif olduğuyla ilgili net bir geri bildirim alıyor. Dışarıdan bir kişiye çok cazip gelmese de aslında arkasında yine ciddi bir çalışma ve emek gerektiren bir yenilikçi projedir. O ışığın doğru zamanda yanması ve sönmesi için çok uğraştık.
Bu panelde sunduğumuz bir başka yenilik, anında açılma özelliği. Cep telefonları ve tabletlerden bildiğimiz kadarıyla kapalı olan cihazların açılması bazen birkaç dakikayı bulabiliyor. Fabrika ortamında böyle beklemelerin önüne geçmek için panelimiz 1-2 saniye içinde açılabiliyor.
Her şeyden önce, Siemens, Türkiye'ye ARGE yatırımı yapan uluslararası bir şirket.
Siemens'te salt bir yazılım yapmıyorsunuz. Daima yazılım dışında bir alanla ilişkiniz oluyor, yani aslında temel (core) mühendislik alanlarını da öğreniyorsunuz. Endüstri yel otomasyon, enerji veya sağlık gibi başka bir teknolojik alanla sürekli iletişiminiz oluyor ve yeni bilgiler öğreniyorsunuz.
Ayrıca, Siemens'te bir yazılımcı tasarım yapıp o tasarımın gerçeklemesini ve testini yapıyor. Yapılan iş kritik olduğundan Siemens ürünlerinin diğer yazılım ürünlerine göre daha dayanıklı olması gerekiyor. Ben, insan -makina arayüzünü oluşturan operatör panelleri üzerinde çalışıyorum. Bu cihazlar temel olarak bir iPad'e benzemekle beraber, bir dizi endüstriyel özelliklere sahip olmaları da gerekiyor. Örneğin yüksek dayanıklılık, uzun ömür ve destek süresi, gerçek zamanlı çalışma…
Bu hedefe ulaşmak yazılımcılar için zorlu olduğu kadar eğlenceli de. Biz Siemens olarak son tüketici ürünleri üretmiyoruz. Bu yüzden genç IT'ciler son tüketicinin görme şansı olmadığı, üretime daha yakın ortamları görme şansını elde ediyor. Bu da genç bir yazılımcının kişisel ve profesyonel gelişimi için çok önemli kazanımlar anlamına geliyor.
Burada yazılım ve o yazılımın hedeflediği ortamı ve etkisini öğreniyorsunuz (fabrika ortamı gibi). Ürettiğimiz ürünleri fabrikada kullanacak profildeki bir çalışanı hayal edip ona göre bir çözüm üretmeniz gerekiyor.
Siemens dünya üzerinde sağlık, endüstriyel otomasyon ve enerji otomasyonunda en deneyimli şirketlerin başında geliyor, hatta dünya lideri. Son dönemlerde endüstriyel otomasyonda yazılımın üstlendiği rol daha da artmaya başladı. İnternet teknolojilerinde görülen bu yenilikleri Siemens'in iş alanlarından olan endüstri, tren, enerji, sağlık vb. alanlarda da görmeye başladık. Örneğin normal bilgisayarlarda kullandığımız internet protokolleri bir süredir endüstriyel otomasyonda da kullanılmaya başlandı. Dolayısıyla dikey IT denen bir kavramla birlikte yazılım şirketlerinin yaptıkları işler ile Siemens ve benzeri global liderlerin yaptıkları işler daha fazla örtüşmeye başladı.
Dikey IT'nin mantığı dikey entegrasyonla birlikte yazılımın yazılım dışı alanlarla entegre edilerek bütünsel çözümler üretilmesi. İleride bu gibi şirketlerin Siemens'in endüstri ve otomasyondaki deneyim ve tecrübesinden faydalanmalarını ve işbirliklerini görmek mümkün olabilir. Bu gelişmeler ister istemez Türkiye'yi de etkiliyor.