Toplamda üç ödül verilmesine karşın yetenekli olduğunu düşündüğümüz katılımcılara da mansiyon ödülleri veriyoruz. Bunun yanında birincilik ödülümüz Almanya'da Karlsruhe Operası'nda bir yıl eğitim ve bu bir yıl boyunca sözleşmeli sanatçı olarak görev almak. İkinci ve üçüncülük ödüllerimiz ise Avusturya Salzburg'da 6 ay ve 6 hafta olmak üzere hem eğitim hem de performanslarına bağlı olarak görev almak olarak değişiyor. Tabii biz de Siemens olarak yarışmamıza katılan, ödüllerimizi kazanıp yurtdışında bizi temsil eden tüm arkadaşlarımızın başarılarıyla gurur duyuyoruz.
Siemens Opera Yarışması'na katılan ve dereceye giren birçok yarışmacımız Almanya, Amerika, Avusturya ve İtalya gibi ülkelerde çok başarılı işlere imza attılar ve atmaya da devam ediyorlar. Bu da bizlere mutluluk veriyor.
Öncelikle jüri üyelerimizden bahsetmek isterim. Çünkü bu bilgi, yarışmamızın önemi de ortaya koyuyor. Yarışmamızın jüri başkanlığını Türkiye'de operanın duayenlerinden, Opera Rejisörü, Profesör Yekta Kara yürütüyor. Bunun dışında Almanya'dan ve Avusturya'dan önemli operaların Genel Müdürleri yarışmamızda jüri üyeliği yapıyorlar. Formata gelecek olursak, yarışmamız elemeler, yarı final ve final olmak üzere üç aşamalı olarak gerçekleşiyor. Yarışmamıza katılmak isteyen sanatçılarımız başvurularını www.siemens.com.tr/opera adresinden başvuru bölümünden online olarak, özgeçmişlerini, fotoğraflarını ve hangi eserleri sergilemek istediklerini belirterek yapıyorlar. Yarışmamız opera bölümlerinin sınav takvimlerine de bağlı olarak Mayıs ya da Haziran ayında gerçekleşiyor. Kazananların performanslarını sergiledikleri gala etkinliğimiz ise, Sakıp Sabancı Müzesi'nin içerisinde Türkiye'nin en iyi akustik özelliğe sahip salonlarından biri olan The Seed'de gerçekleşiyor.
Biz Siemens olarak bu projeye sponsorluk olarak bakmıyor, tüm süreçleri kendimiz planlıyor ve her aşamada da aktif olarak görev alıyoruz. Amacımız, Türkiye'de opera alanında kariyer yapmak isteyen yetenekli gençlere dünya sahnelerinin kapılarını açabilmek anlamında destek sağlamak. Ödüllerimiz de zaten bu sözlerimi destekliyor.
Siemens AG'nin sosyal sorumluluk politikası son dönemde şirketimizin öncelikleri çerçevesinde daha çok inovasyon ve teknoloji üzerine odaklı. Ancak tabii ülkeler kendi önceliklerine ve sürdürülebilirlik politikaları çerçevesinde kendi projelerine yön veriyorlar. Bu noktada Siemens Türkiye, inovasyon ve teknoloji ile bağlantılı projeler dışında sanat odaklı farklılaşan yaklaşımıyla da Siemens AG'nin desteğini almış ve bu alanda diğer Siemens şirketlerine de örnek olmuş durumda. Siemens Opera Yarışması bu anlamda gururla paylaşabileceğimiz bir proje. Türkiye'nin ilk ulusal opera yarışmasını 20 yıla yaklaşan bir zamandır sürdürülebilir olarak, hiç ara vermeden organize etmeye ve genç sanatçıları dünya sahnelerine kazandırmaya devam ediyoruz. Bundan da büyük mutluluk duyuyoruz. Bu yıl Siemens Kültür ve Sponsorluklar Programı'nın Global Direktörü Stephan Frucht da Opera Yarışmamızın jüri üyelerinden biri oldu. Projemizin Siemens'in bulunduğu diğer ülkelerde uygulanabilir olup olmadığı anlamında bizim deneyimlerimizden de faydalanıyorlar. Bu da Opera yarışmasının globalde başarısını ve takdir edilişini gözler önüne seriyor.
Bu yıl Siemens'te 5. yılmı doldurdum. Kurumsal İletişim ve Kamu İlişkileri Departmanı'nda öncelikle medya ilişkileri, sonrasında iç ve dış iletişim, liderlik iletişimi başlıklarında sorumluluk aldım. Şu anda da aynı bölümde İç İletişim Yöneticisi olarak çalışıyorum. Ayrıca Avusturya Siemens'te Kurumsal İletişim departmanında global koordinasyon yani Avusturya'ya bağlı olan ülkelerin Kurumsal İletişim departmanlarının arasındaki koordinasyonun sağlaması ve bu ülkelere etkinlik bazlı destek verilmesi başlıklarında dönemsel olarak görev aldım.
Siemens'in uluslararası bir şirket olması ve farklı divizyonlardan oluşmasının çalışanlarına farklı fırsatlar yaratmak anlamında büyük bir avantaj olduğunu düşünüyorum. Ben de bu avantajlarda sonuna kadar yararlandığımı söyleyebilirim.