Bilkent Üniversitesi

Bilkent Üniversitesi'nin beğendiğiniz yanları nelerdir?

82 Cevap

Sonuçlar 3. sayfadan itibaren gösteriliyor. İlk sayfaya dönmek için tıklayın.

Bilkent Üniversitesi dünyada birçok iyi işe imza atmış akademisyenlere sahip, yerli ve yabancı hocaların hepsi alanlarında çok iyiler (1. sınıfın ilk döneminde biyoloji dersini aldığım hocanın bize ders verdiği sırada Avrupa’da Marie Curie ödülünü almış olması mesela, oldukça gurur verici ve heyecanlandırıcı). Bunun dışında okul eğitim ve araştırma adına çok özverili. Ve ayrıca okulumun uluslararası alanda üne sahip olması da beni baya mutlu ediyor.

Hocalarla olan iyi ilişkiler. Odasında çay içebilir, onunla sohbet edebilirsiniz. Kitap alışverişi yapıp, akademik dünyayı daha rahat tanıyabilirsiniz. Kampüs düzenli ve yeşil. Tüm bölümler bir yerde toplanmış, tüm yurtlar ayrı bir bölgede. Öğrenci toplulukları çok faal. Türkiye’de birkaç tane olan LGBT kulüplerinden biri bizim üniversitemizde: Bilkent Renkli Düşün.

Hocalar öğrencileri adam yerine koyuyor. Bu çok önemli çünkü konuştuğunuz zaman karşınızda fikirlerinize önem veren insanları görüyorsunuz. Bunun dışında okulun lojistik imkanları çok yüksek. Öğrencilerin barındıkları yurtlar Türkiye standartlarının oldukça üstünde. Aynı şekilde laboratuarların çokluğu ve kalitesi öğrencilerin taleplerini fazlasıyla karşılıyor.

Ayrıca Bilkent Türkiye’de bulunan çoğu üniversitenin aksine sadece bilim yapılan bir yer. Burada “sadece” kelimesinden kastım siyaset adı altında insanların birbirini boğazladıkları tartışmaların kampüsün kapısından içeri girememesi.

Fiziki imkanları(kütüphane, spor salonu,laboratuvarlar, ulaşım imkanları gibi) ve kampüsteki hemen hemen her türden insanla karşılaşabileceğiniz sosyal ortamı.

Bilkent çok düzenli bir yerleşkeye sahip. Her şey elinizin altında.

Bütün fikirlere açık bir ortam var. Derslerde her türlü konuyu açıkca konuşabilir, tartışabilirsiniz. Kimse sizi fikirlerinizden ötürü yargılayamaz.

Ben Bilkent’in Türkiye’den yurt dışına açılan bir kapı olduğuna inanıyorum. Okurken ya da mezun olduktan sonra yurt dışında çok güzel imkanlarla tanışabilirsiniz.

Bilkentte okursanız pek Ankara’ya ihtiyaç duymazsınız, burası bir zamanlar söylendiği gibi gerçekten ‘Bilkent Cumhuriyeti’ :)

Yeşilliklerin içinde yazın serin serin oturursunuz. Kışın elinizde kahve karları izlersiniz. Temiz havası ve insanı çok rahatlatan doğasıyla kolay kolay bırakıp gitmek istemeyeceğiniz bir yerleşkesi var.

Kesinlikle kütüphane sistemi. O kadar çok kaynak var ki… Ayrıca kampüsün dilediğiniz yeriden kendi bilgisayarınızdan istediğiniz kaynağa ulaşabiliyorsunuz. Bu sayede bir çok ödev hakkında araştırma yaparken gereksiz zaman kaybı yaşamıyorsunuz.

İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi'nde dünya çapında yarışılan çok önemli bir projeden, okul binalarıyla ilgili ufak bir ayrıntıya kadar her şey maksimum düzeyde ciddiye alınarak yapılıyor. Akademisyenler, idari çalışanlar, diğer görevliler kısacası herkes işini en iyi şekilde yapmaya çalışıyor. Bunun dışında, hangi bölümün öğrencisi olursanız olun, gerek dersi aldığınız öğretim üyesiyle gerekse bölümün ya da fakültenin üst idarecileriyle dilediğiniz zaman yüz yüze ve en doğal halinizle konuşup bir öneri ya da şikayetinizi paylaşabiliyorsunuz. Okulun bilim dışında sunduğu sayısız sanat, spor, sağlık ve güvenlik gibi olanakları da çok çeşitli ve kaliteli.

Çalışmaya teşvik edici
Farklı düşünme becerilerinizi geliştiren bir eğitim sistemi

Bence öncelikle insanı. Bilkent hakkında genel yanılgı, insanların “tikky” diye tabir edilen cinsten olduğudur. Genelde olmasa da özel pde böyle insanlar yok diyemem. Fakat genelde, düşüncelerini rahatlıkla tartışabileceğin, bir sempatizanla değil de makul insanla konuştuğunu hissettiren insanlar var okulda. Komunisti de, ülkücüsü de, Kürt hareketine bağlı kişisi de, Atatürkçüsü ve şeriatçısı da sadece annesi babası öyle olduğu için düşüncesi öyle olan insanlar değil. Tabi istisnalar kaideyi bozmaz diye de belirtmem gerekiyor :) Bir de öğrencisini iş hayatına çok iyi hazırladığını söyleyebilirim.

Bilkent Üniversitesi Türkiye'de siyasetin karışmadığı tek üniversitedir. Bilkent Üniversitesi'nin en beğendiğim diğer yanıysa kampüsün düzeni ve yerleşkesidir.

Bu soruya verebileceğim ilk cevap kütüphane olur sanırım. Özellikle vize ve final dönemlerinde evimde ya da bölümümde geçirdiğimden daha çok zaman geçiriyorum kütüphanede.
Bunun yanı sıra erasmus ve exchange gibi yurtdışı eğitim ve staj programları, öğrendiğimiz dili geliştirmede ve alanımızın yurtdışında nasıl işlediğini görmede oldukça yardımcı oluyor öğrencilere.
Yurtdışında geçirilecek bu zaman zarfında hayata tek başına atılmayı, sosyal ve girişken olmayı, çıkacak problemlerle tek başına baş etmeyi öğreniyor insan. Bunu neden mi belirtiyorum? Çünkü vakıf üniversiteleri de dahil olmak üzere her yıl milyonlarca mezun veriyor üniversitelerimiz. Artık devir daha iyi, daha üstün, kendini daha iyi geliştirmiş olanın lehine işliyor. Çok bilgili olmak, her şeyi bilmek yetmiyor kesinlikle. Karşınızdaki insanlara kendinizi ve beklentilerinizi açık bir dille ve kolaylıkla anlatabilmeniz, bildiklerinizi aktarabilmeniz girişken olmanız gerek. Kaba dille tabir edecek olursam iki lafı bir araya getirebilmek lazım. Tam bu noktada üniversitemizin sağladığı bu imkan bizi dış dünyayla daha kolay iletişime geçen, kendi duvarlarımızı yıkmamızı sağlayan birer birey haline getiriyor.

Bilkent’in kütüphanesi gerçekten muazzam; her çeşit kitabı, her türden bilimsel/popüler derginin güncel sayılarını, DVD filmleri ve abone oldukları Internet veritabanlarından yığınla akademik makale bulabiliyorsunuz. Öyle ki hâlâ kütüphanenin nimetlerinden yeterince faydalanamadığım için hayıflanıyorum.

Geniş, bakımlı ve güvenli bir kampüste yaşamak da ayrı bir keyif. Sıkılınca gecenin körü de olsa rahatça turlayabileceğimiz, bahar geldiğinde hemen hemen her rengi bir arada görebildiğimiz, çimlerde yayılıp çene çalabildiğimiz bir kampüsümüz var. Kampüs içinde dolanan “ring”ler ve şehir-kampüs arasında çalışan servisler de cabası.

Parasal imkanları, okul arkadaşlarımın da akıllı insanlar olması (lütfen yanlış almayın, diğerlerini kötülemek için söylemiyorum, ama arkadaşlarımın akıllı insanlar olmasını çok severdim), okulun Ankara’da olup aileme yakın olması.

Her saat kalkan ve şehrin en önemli yerlerine giden ücretsiz servisler. Hiç dolmuşa binmeden geçirdim nerdeyse bir seneyi. Ve eğitime gerçekten önem veren kendini geliştiren eğitim görevlileri.

Bilkent de kulüp anlayışı gerçekten çok üst düzeyde. Her kulüp olmasa da bazı kulüpler gerçekten türkiye hatta dünya çapında organizasyonlar düzenliyorlar ve bunları tamamen sadece kulüp içindeki yardımlaşma ve dayanışma ile yapıyorlar. Bunlara örnek olarak her sene düzenlenen "Genç Akademi" adı ve "Türkiye Üniversite Buluşması" sloganı ile yola çıkan ve Operational Research kulübü tarafından düzenlenen ve yaklaşık her sene minimum 600 öğrencinin katıldığı bir organizasyon ki her türlü alandan firmanın (ETİ CEO su, çeşitli bankaların CEOları) ve bireysel katılımcıların(Erdal Beşikçioğlu, Rüzgar Mira Okan) ağırlandığı ve dediğim gibi tamamen bu kulüpdeki Bilkentli ÖĞRENCİLER tarafından düzenlenen bir organizasyon olmasıdır. Tabiki bu bir örnek, bir çok kulübün buna benzer etkinlikleri olması Bilkent'in en beğendiğim yanıdır.

Ayrıca Bilkent in öğrencilere sunduğu ücretsiz ulaşım ağıda gerçekten iyi ve yeterli düzeyde.

Öğrencilere sosyallik anlamında oldukça çeşitli etkinlik sunması, akademik anlamda tanınan ve saygın bir üniversite olması, hocalara kolayca ulaşılabilmesi ve genel olarak sorunlara çözüm odaklı yaklaşması. Saat başı Bilkent’ten kalkan ücretsiz servisleri  en beğendiğim özellikleri arasında, ama en çok ACC Bilkent :)

Okuldaki bilgisayar ve laboratuvar (en azından Elektrik ve Elektronik binasında) imkanlarının 24 saat ulaşılabilirliği. Kütüphane imkanlarının genişliği. Servis ve ulaşım imkanlarının rahatlığı.

Yukarida belirttiklerim disinda sehir merkezine ucretsiz toplu tasima yapilmasi, kutuphanesinin kalitesi, spor olanaklari da Bilkent'in begendigim diger yanlari.