Geçtiğimiz Cumartesi günü, Elon Musk’ın diğer şirketlerine göre birazcık daha az bilinen girişimi Neuralink’in 2020 gelişmeleri sunumu gerçekleşti. Birçok video platformundaki birçok kanalda canlı yayınlanan sunumu dünyanın farklı bölgelerinden milyonlarca kişi canlı izledi. Etkinlik sonrasındaki etkileşim ise milyarlar bandına gelmiştir diye düşünüyorum.
Peki bu sunumun amacı neydi?
Elon Musk, ilk cümlelerinden birinde bunun kesinlikle bir yatırımcı/müşteri sunumu olmadığını; herhangi bir bütçe problemi yaşamadıklarını ve bu doğrultuda bir arayışta olmadıklarını belirtti. Elon Musk’ın bu sunumdaki amacı dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan, Neuralink ekibine katılabilecek YETENEKLERE ULAŞABİLMEK ve onlara Neuralink’in nasıl bir İŞVEREN OLDUĞUNU ANLATMAKtı.
Neuralink insan beynine bir mikroçip yerleştirmeyi ve bu mikroçip ile hafıza kaybı, körlük, depresyon, bağımlılık, felç gibi beyin kaynaklı birçok problemi çözmeyi hedefliyor. Bu hastalıklar dışında, basit günlük işlemlerimizi de (Teslamızın kapısını açmak gibi) yine beynimizdeki mikroçip ile gerçekleştirebileceğimizi belirtiyorlar. Bu teknolojiyi geliştirebilmek içinse Neuralink ekibinde Beyin Cerrahlarından Yazılımcılara, Metalürji Mühendislerinden Mikroçip Tasarımcılarına kadar çok farklı tecrübelere sahip kişiler çalışıyor. Bu disiplinlerde uzmanlaşmış kişilere, özellikle dünyanın en iyilerine, bir işveren olarak ulaşmak ise çok zor. Elon Musk’ın da bu sunumdaki hedefi işte tam olarak bu kişilere ulaşmak ve onları Neuralink’te çalışmaya davet etmekti.
Sunumda neler yaşandı?
Öncelikle Elon Musk şirketi, geliştirdikleri teknolojiyi, hedeflerini ve şu anda bulundukları noktayı basit bir sunumla anlattı. Bu sunumu şirketin kurucusu olarak yapması, şirketin en yetkili yöneticisi olarak bir işveren markası projesinde bu şekilde rol alması bence hem mevcut çalışanlar hem de potansiyel adaylar için çok anlamlı. Sunumun farklı bölümlerinde de Neuralink’in yeni ekip arkadaşlarına ne kadar çok ihtiyaç duyduğunu anlattı ve çalışmak isteyen kişilerin başvurabilecekleri adresleri paylaştı.
https://jobs.lever.co/neuralink
Sunumun ikinci bölümünde ise sahneye 3 adet domuz konuk oldu. Neuralink şu an hayvanlar üzerinde test aşamasında. Geliştirdikleri teknolojinin hayvanların hayatında ne kadar zararsız olduğunu gösterdiği bu bölümde, gelecek hedeflerinden ve şirketin vizyonundan bahsetti. Bu kısımdaki en önemli bölüm, beyninde mikroçip bulunan domuzlardan elde edilerek bilgisayara aktarılan sinyallerin canlı olarak izleyicilere gösterilmesi ve bu sinyallerin ne anlama geldiklerinin anlatılmasıydı. Gelecekte hepimizin beyninde birer mikroçip olur ve bu mikroçipler ile telepatik olarak iletişimde olabilir miyiz bilmiyorum; ama geliştirdikleri teknolojinin limitleri çok geniş gözüküyor. Zaten bu sunumun amacı da izleyicilere bunu dedirtmek ve ilgili kişilerin şirkete başvurmalarını sağlamak.
Son bölümde ise Elon Musk önderliğinde çalışanlar ile soru-cevap yapıldı. Twitter’dan canlı canlı gelen soruları ilgili ekiplerdeki Neuralink çalışanları cevapladı. Bu bölümde gelen soruların küratörünü kutluyorum; çünkü Neuralink’teki hiçbir ekip es geçilmedi. Tüm çalışanlara en az birer soru soruldu. Tüm ekiplerin neler yaptığı ve nasıl adaylar aradıkları detaylı bir şekilde anlatıldı.
Son Söz
İşveren markası konusu dünyada giderek daha önemli bir hal alıyor. Yetenekli kişilerle çalışmanın önemini kavrayabilmiş kurumlar bu yarışta çok öndeler ve giderek arayı açıyorlar. Ülkemizde de öneminin anlaşılacağından ve bu alandaki çalışmaların artacağından eminim; ama umarım çok geç kalmayız.
Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümü temel bilimlerden fizik ve matematiğe dayalı bir bölüm. Bu sebeple, analitik düşünebilmenin ve bu konulardan zevk alabilmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Lisede matematik ve fizik karışımı, zorlayıcı sorular çözmekten zevk alıyorsanız; bu tarz soruları bulmaca gibi görüp zevk alarak çözüyorsanız bu bölümü tercih edebilirsiniz.
Bilkent Üniversitesi, akademik alanda kendini geliştirmek isteyenler için mükemmel bir yer. Eğer akademik bir kariyer istiyorsanız, Elektrik Elektronik Mühendisliği alanında Bilkent Üniversitesi sanırım Türkiye'nin en iyisi. Lisans eğitimimiz sonrasında yurt dışındaki üniversitelerde (MIT, Stanford dahil) yüksek lisans ve doktora yapmaya giden birçok arkadaşım oldu.
Bana da bu akademik bilgiyi ve bakış açısını kattı; fakat ben akademik alanda ilerlememe kararı aldım. Girişimci oldum ve arkadaşlarımla birlikte Anlatsın'ı kurdum. Girişimcilik yolculuğumda bölümün bir katkısı oldu mu derseniz, cevabım kesinlikle hayır. Peki Bilkent'in bir katkısı oldu mu derseniz, kulüpler ve okulun efsane kampüsü sayesinde birçok kişiyle ve şirketle tanıştım. Bu da iş hayatına birazcık önde başlamamı sağladı diyebilirim.
Hayatımın en muhteşem deneyimiydi. Henüz üniversite öğrencisiyken yüzlerce kişiyi barındıran bir organizasyonu yönetmek, sene boyunca binlerce kişiye dokunan etkinlikler yapmak, büyük bir ekip olarak çalışmayı öğrenmek bana çok şey kattı.
Bir kulüpte çalışmak üniversite öğrenciyken yaşanabilecek en güzel deneyim. Hem birçok insanla tanışıyorsunuz (Networking at its best) hem birçok şirketle tanışıyorsunuz (Gelsin stajlar gelsin iş imkanları) hem de kendinizi aşırı geliştiriyorsunuz.
Kulüp tecrübelerinin en güzeli de MT'de yaşanıyor
İstanbul ve İzmir'de okuyanları görüp kıskanmak. Dışarıda gidebileceğiniz mekanlar çok sınırlı ve sınırlı oldukları için de öğrenciye göre birazcık pahalı. Bence Türkiye'de tercih edilebilecek üç numaralı şehir.
Akademik kadrosu iyidir, ulaşım birimleri iyidir; yemekleri güzeldir, kafeleri güzeldir; öğrenci kulüpleri aktiftir, Mühendislik Topluluğu isimli mükemmel ötesi öğrenci kulübüne sahiptir.
Türkiye'deki bana göre üç numaralı şehirde okumak. Aradığınız çoğu şeyi bulabilirsiniz.
Doktorluk, öğretmenlik, avukatlık gibi net meslekler harici her işi yapar. Mühendis de olur pazarlamacı da, yönetici de olur girişimci de.
Burslu kim burssuz kim onu bi' çözebilirsek belki ayrımı da görebiliriz Bilkent'te; ama kesinlikle kim burslu kim burssuz anlamanız bence imkansız. Ayrım sıfır, ilişkiler mükemmel.