Evet, okulumu seviyorum.
Koca bilkentte havuz yok. Havuzu geçtim adam gibi tenis kortu yok. Tenis oynayan ve sporu seven biri olarak Bilkent’in bu eksikleri bana biraz batıyor. Ayrıca bazı dersler için gerekli belki ama gereksiz olduğunu düşündüğüm ufak tefek derslerde bile yoklama alınıyor. Yani yine hocaya kalmış bir şey ama üniversitede “istediğimiz derse girer istediğimiz derse girmeyiz” mantığı var sanırdım. Quiz ve ödev yoğunluğu da biraz yüksek, ama en azından sınavlara hazırlanmış oluyor diye kendimi avutuyorum. :)
Kampüsü artık yetersiz gelse de seviyorum. Bir de okulda çok fazla kulüp var ve çok spesifik bile olsa hiç zorlanmadan kendi kulübünüzü kurabiliyorsunuz.
Eleme yanılma yöntemi. Şöyle ki biyolojiden nefret ettiğin için tıp, genetik, dişçilik ve eczacılık elendi. Mimarlık vs düşünmedim bile. Mühendislik kalmıştı geriye. Elektriği hiç sevmem, bilgisayarla da pek aram yoktur. Makine ve endüstri yazdım makina geldi. Durum böyle yani :) Mutlu muyum? Evet.
Öncelikle kampüs ortamı bir üniversite için olmazsa olmazdır. Yeterince asosyal olduğumdan dolayı böyle bir üniversiteye (Bilkent) gelmezsem hayatımın en güzel yılları olacağını düşündüğüm 4 senenin boktan geçeceğini biliyordum. O yüzden Bilkent, ODTÜ, Boğaziçi gibi bir üniversite hayalindeydim; Bilkent oldu. :)