Siemens Almanya'daki staj kolay değildi. İş yoğunluğu açısından buradaki part-time çalışmaya eş değer bir deneyim. Almanlar son derece verimli çalışabilen bir toplum. İş yeri bazen kütüphane sessizliğini andırıyordu. Orada sana bir iş verildikten sonra iletişime geçebileceğin irtibat numaraları veriliyor ve her türlü sormak istediğin soruyu bu numaralardaki kişilere soruyorsun.
Her Cuma günü nasıl olduğumu, herhangi bir destek veya yardıma ihtiyacım olup olmadığını soran bir mentorum vardı. Her Cuma akşamüzeri tüm çalışanlar "Afterwork" etkinliğinde biraraya gelip haftanın stres ve yorgunluğunu atardık. Her yeni projeyi kutlamak için yine farklı eğlenceler olurdu.

Çalışanların sürekli oturmaktan sıkılıp arzu etmeleri durumunda ayakta düşünüp yazıp çizebildikleri odalar vardı.
Almanya Siemens'in girişinde muhteşem bir showroom var. O showroomda sinyallerin gelip gittiği elektrikli bir röleyi ben programladım. Almanya'da edindiğim tecrübeyi, burada benzer konular üzerine çalışan iş arkadaşlarıma çeşitli projelerde aktardım.

Bu soruya iki açıdan bakmanın uygun olduğunu düşünüyorum. Ben herkesin hayatında borsa hisse senetlerinde olduğu gibi bir portföy olması gerektiğini, iş hayatıyla özel hayatında yapmaktan keyif aldıkları uğraşların bir bileşeni olması gerektiği taraftarıyım. Siemens çalışmaktan son derece keyif aldığım, sevdiğim, beni zenginleştiren bir şirket ve bana dikey ve yatay kariyer fırsatlarıyla kendimi bulabileceğim ileriye yönelik çok fazla alan sunuyor.
CrossFit çok zor bir spor olmasına karşın buradan aldığım enerji beni antrenman sahasında besliyor. Eminim tüm gün spor alanında oturup çalışsaydım bu kadar enerji dolu ve hevesli olamazdım. Ben bu yıl CrossFit Games Open'da Türkiye 10.su oldum. İlk 3'e baktığım zaman zamanının tamamını buna ayıran halter ve jimnastik kökenli atletlerimizin olduğunu görüyorum. Bu değerli kişilerle kafa kafaya gelebildiğimi görmek son derece memnun edici olmasına karşın belki hiçbir zaman onların seviyesine gelemeyeceğimi de biliyorum. Bu bir trade-off, yani bir tercih meselesi, nerede olmak istediğinizin bir tercihi. CrossFit'e zamanımın 100%'ünü ayırmak yerine bu sporu beni iş hayatında da besleyen, enerji veren ve mutlu eden bir uğraş olarak görüp bu kapsamda elimden gelenin en iyisini vermeye çalışıyorum.
Antrenmanlarım genellikle mesai sonrasında 19:00-21:00 arasında oluyor. Yüzdüğüm günler ise 21.00'de havuza gidiyorum. Çalışma şartları olarak da kendi programım rahatlıkla ayarlayabiliyorum. Siemens'te benim deneyimime göre masa başında ne kadar oturduğundan öte işin yapılıp yapılmadığına, sonucun ne olduğuna bakılıyor. O sonucu verebildiğim sürece de yöneticilerim bana esneklik sağlayabiliyorlar. Yine başarılarımdan dolayı ben tebrik ediyor, şakayla karışık artık benden korktuklarını söylüyorlar. Son olarak Kartal Kampüsümüz'de yer alan spor salonunda da örneğin öğle aralarında çalışabiliyorum ki bu da günlük temponun içerisinde bana büyük bir avantaj sağlıyor.

Geçen yılın sonunda çalışmaları devrettiğim arkadaşım ile çok yakın bir şekilde çalıştığım için bu yıl da işveren marka yönetimiyle alakalı projelere destek vermeye devam ediyorum. Siemens işveren marka yönetimine hem Türkiye hem de global de oldukça önem veriyor. Zira yöneticilerin vizyonu bu yöndeki gelişimlere çok uygun. İçeride sürekli olarak yeni fikirler ortaya çıkıyor ve çalışmalar yapılıyor.
Üniversite ilişkileri anlamında baktığınız zaman Türkiye'nin en önde gelen işverenlerinden bir tanesiyiz; yıllık ortalama kış ve yaz toplam stajyer sayımız 400-450 civarındadır. Stajyerlerimiz öğrencilik hayatları devam ederken Siemens'teki çalışma ortamını deneyimleme şansına sahip oluyor.
Ayrıca 2000 yılından beri süregelen "Geleceğin Profesyonelleri" Bursiyerlik programımızı istikrarlı bir şekilde uyguluyoruz.Yüzlerce öğrenciyle mülakatlar eşliğinde tanışıp onların kariyer beklentilerini anlayıp belirli noktalarda bizlerle irtibatta kalmalarını sağlıyoruz. Örneğin, burs verdiğimiz öğrencilerin kariyer ve bireysel gelişimlerine katkı sağlamak adına çalışanlarımız tarafından mentorluk desteği sağlıyoruz. Dolayısıyla bu değerli program sadece bir para ilişkisinden ibaret değil.
Tabii bu kapsamdaki en değerli çalışmalarımızdan bir tanesi de Siemens Kariyer Şenliği.

Öncelikle endüstri mühendisleri Siemens'in Gebze ve Kartal yerleşkelerindeki fabrikalarında üretimin bir çok aşamasında mesleklerinin ana konularından biri ile ilgili iş fırsatı bulabilirler. Tabii ki bununla birlikte ben ticari görevlerde de endüstri mühendislerinin oldukça avantajlı olduklarını düşünüyorum. Süreç yönetimi konusundaki mesleki bilginin de endüstri mühendisliği formasyonu ile örtüştüğünü söyleyebilirim. İşletme konusuna ilgi duyan endüstri mühendisleri ticari aile içerisinde de birçok fırsat bulabiliyorlar.

Öncelikle jüri üyelerimizden bahsetmek isterim. Çünkü bu bilgi, yarışmamızın önemi de ortaya koyuyor. Yarışmamızın jüri başkanlığını Türkiye'de operanın duayenlerinden, Opera Rejisörü, Profesör Yekta Kara yürütüyor. Bunun dışında Almanya'dan ve Avusturya'dan önemli operaların Genel Müdürleri yarışmamızda jüri üyeliği yapıyorlar. Formata gelecek olursak, yarışmamız elemeler, yarı final ve final olmak üzere üç aşamalı olarak gerçekleşiyor. Yarışmamıza katılmak isteyen sanatçılarımız başvurularını www.siemens.com.tr/opera adresinden başvuru bölümünden online olarak, özgeçmişlerini, fotoğraflarını ve hangi eserleri sergilemek istediklerini belirterek yapıyorlar. Yarışmamız opera bölümlerinin sınav takvimlerine de bağlı olarak Mayıs ya da Haziran ayında gerçekleşiyor. Kazananların performanslarını sergiledikleri gala etkinliğimiz ise, Sakıp Sabancı Müzesi'nin içerisinde Türkiye'nin en iyi akustik özelliğe sahip salonlarından biri olan The Seed'de gerçekleşiyor.

Biz Siemens olarak bu projeye sponsorluk olarak bakmıyor, tüm süreçleri kendimiz planlıyor ve her aşamada da aktif olarak görev alıyoruz. Amacımız, Türkiye'de opera alanında kariyer yapmak isteyen yetenekli gençlere dünya sahnelerinin kapılarını açabilmek anlamında destek sağlamak. Ödüllerimiz de zaten bu sözlerimi destekliyor.