Anlatsın
Giriş

Kesinlikle ve kesinlikle bölüm tercihi yapmalısınız. Kısaca açıklayayım.

Mesleğinizi okuduğunuz bölüm belirler. A ya da B üniversitesi fark etmeksizin ne bölümü okursanız size onun diplomasını verirler. Onun bilgilerini öğretirler. Sonunda da sizin mesleğiniz odur.

Okul size sadece sahip olduğunuz mesleği yapmak için başvuru yaptığınızda kolaylık ya da zorluk sağlar. Bir de okuma sürecinde bazı imkanlar size sunabilecek okullar vardır. Fakat mesleğinizin ne olduğuna yönelik bilgiler okul adından gelmez.

Ancak bir şey daha söyliyeyim; kazanılan avantajlar boş geçirilmeyen bir üniversite hayatı ile kazanılabilir fakat meslek dolu bir okulla değiştirilemez.

Sürekli değişen dünyada sabit bir eğilime sahip olmak bana oldukça garip geliyor. Bugün deniz kenarını severken yarın dağları sevebilirim. Bir gün okumak en büyük tutkumken, öteki gün filmler can damarım olabilir.

İş dünyası da buna benzeyebilir. Üniversiteye girerken başka, bitirdikten sonra başka, ilk işinizden sonra başka iş isteyebilirsiniz.

Endüstri mühendisliği buna imkan sağlar. Çünkü bir yerde hepsini öğretir size. Fakat başka bir açıdan da hiç birini öğretmez. Yani başlarsınız, evet ama uzman olarak değil. Her şeyin bir bedeli var sonuçta. Endüstri mühendisi olmak buna değiyor bence.

En net cevap ile HER İŞİ YAPAR.

Bu tabir aslında bazı endüstri mühendislerini ya da diğer mühendisleri sinir edebilir. Fakat gerçek olan budur. İş ararken ne yapacağınızdan emin değilseniz birden fazla sektörde, birden fazla pozisyona başvurabilirsiniz.

Planlama yapabilirsiniz, kalite kontrole girebilirsiniz, üretimde süreci izleyebilir ve iyileştirebilirsiniz, danışmanlık yapabilirsiniz, insan kaynaklarında bulunabilirsiniz, akademisyen olabilirsiniz, girişimci olabilirsiniz, proje yöneticisi olabilirsiniz, satışçı ve satınalmacı da olabilirsiniz, lojistik de yaparsınız, mağaza da yönetirsiniz, KOBİ de, fabrikada...

Yani siz ne yapmak isterseniz hepsini yapabilirsiniz. Tek şartı vardır hepsinin; boş boş mezun olmamak!

Endüstri mühendisliği aslında anlaşılması oldukça zor olabilecek bir bölümdür. Zorluğu da yeni çağın henüz zihinlerde kurgulanamamasından kaynaklanır. Eski mantıkta üretim yapan bir işletmede bir endüstri mühendisi yaşayamaz. Bizim yerimiz yeni üretim felsefeleridir. Teknolojiler ve yaklaşımlardır.

Günümüzde üretimin olduğu (üretimi ürün ya da hizmet olarak tanımlayabilirsiniz) her noktada ister istemez karmaşa hakim olur. Bir endüstri mühendisi bu karmaşayı çözmekle yükümlüdür. Açığa çıkan sonuçları analiz etmek ve çıkarım yapmalıdır. Çıkarımlara göre yeni sistemler tasarlamalı ve otonom sistemler geliştirmelidir.

Sürekli aynı işi yapmak istemeyen bir yapınız varsa endüstri mühendisi size göre olabilir. Dinamik olmalısınız. Sorgulamalı ve her olaya mantıksal açıdan bakabilmelisiniz. Olmazlarla değil de olurlarla yaşamalısınız. Sizin işiniz "abi biz onu çok denedik, imkansız" diyen insanlara inat o işi yapmaktır.

Son olarak iyi bir endüstri mühendisi bir rutine girer ve keşfeder. Analiz eder ve çıktılar neticesinde sadeleştirir. Sonucunda bir sistem kurar ve farklı bir rutine geçer.

Şimdi bu soruya iki açıdan cevap vermek istiyorum; birincisi ben ilk başta neden burayı seçtim, ikincisi neden burada okumaya devam ettim.

Liseden üniversiteye geçiş sınav dizisi olarak YGS ve LYS serisinin ikinci dönemine yakalanan jenerasyonum. Sayısal bir öğrenciydim ve sözel bilimlerdeki yarışmalarda okulda adım az çok bilinirdi. Birkaç başarım ve de denemem mevcuttu. Belki de oralara olan ilgim yüzünden sınav puanları çok da iyi gelmedi. Ancak idare ederdi. Bende yaklaşık altı farklı kişi ile konuşup kendime üniversite seçtim. (Endüstri Mühendisliğini kesin olarak seçmiştim, onu sonraki soruda açıklıyorum.)

Seçtiğim üniversiteler içerisindeki puan aralıklarını ve tahminleri göz önüne alınca olabilecek üç üniversite filan vardı. Ben de araştırdım. Sonuçlara bakarak da Pamukkale Üniversitesi dedim.

Çünkü; tek kampüs ilkesini seven bir yerdi. Boş alanları bol olan bir yerdi. Öğrenci kulüpleri sayısı hatrı sayılır seviyedeydi. Sanayi bölgesine yakındı ve en azından bir alanda Türkiye lideri gösterilebilirdi. Konum olarak Ege ve Akdeniz'e yaklaşık 3'er saatlik otobüs yolculuğu mesafesindeydi. (Evet hepsine baktım.) Bunların neticesinde tercih sırasını buna göre ayarladım denilebilir. Ve içimden geçen yere geldim.

Peki neden burada kaldım. Yatayı dikeyi birçok geçiş yolu vardı ve az çok imkanlılardı benim için. Fakat araştırdığım şeylerin çoğu doğruydu. Okul sanayi ile iç içe olmaya çalışıyordu. Kulüplerine destek vermeye çalışıyor, hatta bazı kulüpleri kendisi teşvik ediyordu. Tabi bazı kulüpleri görmezden de geliyor olabilir. Okulun Denizli'deki konumu itibariyle şehir merkezine yakındı ve aslında merkez kısmen Kampüs'e kaymıştı. İlla ki bazı aksaklıkları vardı ancak, İstanbul'un trafiğinden bıkmış birisi için her yere yürüyerek gidebilme özgürlüğü paha biçilemezdi.

Yani ortalama bir puanınız varsa, Pamukkale Üniversitesi'ni kesinlikle öneririm. Ancak en baştan tavsiye, İstanbul ve diğer o büyük illerdeki üniversiteler diplomayı daha kaliteli, daha kalın kağıda basıyor. Sizin de durağınız burası ise, kalite ve kalınlık farkını hissettirmemek için boş bir öğrencilik geçirmeyin.

İyi günler.

Benzer Kişiler

Faik Günay
Faik Günay
Yazılım Geliştirme Müdür Yardımcısı, Pronet
Bahadır Gököz
Bahadır Gököz
Yazılım Geliştirme Takım Lideri, Zingat.com
Rabia Tök
Rabia Tök
Demand & Supply Planner/Analyst - Health, Reckitt Türkiye
Eda Deniz
Eda Deniz
Müşteri Servis Operasyonları Proje Yöneticisi, Procter & Gamble
Işıl Sarı
Işıl Sarı
Oral Care&Health Care Market Strategy and Planning Group Manager, Procter & Gamble
Sinan Türkmen
Sinan Türkmen
Bilgi Teknolojileri Uzmanı, Eczacıbaşı Topluluğu
Mert Şener
Mert Şener
Üretim Planlama ve Kısıt Yönetimi Mühendisi, TürkTraktör