11 ay gibi tatil kelimesini unutturan, sözlüklerden sildiren yoğun ders programının olması. Hele yaz başlamış, temmuz, ağustos gelmişse isyan bayrakları açılmış, çoğu öğrenci çoktan dersleri sallayıp evine gitmiştir ( tabi devamsızlık sıkıntısı yoksa). Artık sloganımız oldu; “Yaz okulu değil okul yazın” Kısacası çekilmiyor yazın okul (Rektörüm okuyorsan anla halimizi, biz yandık eller yanmasın).
5 yıldızlı yurt vermesi.
Hocaların öğrenciye yaklaşımları.
Bu da ilk soruyla aynı bağlamda aslında. Sosyal bilimler alanında çalışmak istiyorsanız tarih en geniş alanı sunan bölümdür. Bölüme girmemden beri yaklaşık 2 yıldan beri sorulan “neden tarih?” sorusuna hep aynı cevabı veriyorum ” çünkü tarihi seviyorum”. Tarih bir gönül işidir. Sevmeden iş olarak yapılması mümkün değildir. Cefasını çekmek gerekir, onun için bir çok dil öğrenmek, tozlu sayfalar arasında nefessiz kalmak gerekir. Kısacası “Tarih bir iptiladır derunumda.”
Eğer sosyal bilimler çıkışlı bir öğrenci iseniz ve basit bir öğretmen olmak istemiyorsanız önünüze çıkan tek yol akademisyenliktir. Ben de akademik kariyer yapmak istediğim için üniversiteleri gözden geçirdiğimde bana akademik kariyere yönelik imkan sunan okul sayısı fazla değildi. TOBB ETÜ yeni kurulmuş olmasının dezavantajını yaşıyordu ve adını çok fazla duyuramamıştı. Fakat potansiyeli olduğunu çoğu kişi biliyordu. Hiç aklımda yokken beni tercih etmem konusunda yönlendiren hocalarım gibi. Okul sayısal bilimler ağırlıklı olmasına rağmen sosyal bilimler boş geçilmemişti. Türkiye’deki sıralamalarda ilk sıralara oynuyor. Akademik kadrosunu biraz daha geliştirirse daha iyi olacağı kanaatindeyim.