Anlatsın
Giriş

Neden Felsefe Bölümü?

13 Cevap

Üniversitenin işi meslek edindirmekten çok insani olan her şeye dair sistemli bir bilgiye erişmek ve kişinin kendini yetkinleştirmesini sağlamaktır. Bunun belki de en iyi yapılabileceği bölüm felsefedir. Çünkü Boğaziçi Felsefede, sorgulama, felsefe-bilim ilişkisi, akıl yürütme ve doğru karar verme tüm derslerin içerisine yedirilmiş ve öğrencinin bunları içselleştirmesi için doğru bir eğitim modeli uygulanmaktadır. Felsefe diğer alanlarla ilişkili bir alan olduğu için Boğaziçi Felsefe daha da tercih edilesi. Lisans eğitiminiz boyunca, fizikten, matematiğe, dilbilimden psikolojiye, sanat tarihinden siyasete ve ekonomiye kadar birçok alanda dersler görebiliyorsunuz. Bütün bunlara ek olarak okulda verilen dil dersleri sayesinde ünlü filozofların eserlerini özgün dillerinden öğrenebiliyorsunuz. Meslek olarak da felsefe mezunları birçok alanda kendilerini yetkinleştirdikleri için akademik hayatında dışındaki alanlarda da kendilerini gösterebiliyorlar. Çalıştıkları yerlerin başlıcaları: Yayınevleri, dergiler, müzeler, sergiler, eğitim kurumları, (alınan dersler sayesinde bankalar, danışmanlık şirketleri vs. de sayılabilir). Akademisyenlik düşünülüyorsa Boğaziçi Felsefe ideal bir bölümdür. Dünyaca ünlü akademisyenlerle buluşma ve onların konferanslarına katılma olanaklarının sağlanması sanırım neden ideal olduğunun anlaşılmasında etkili olacaktır. Hocalarımız öğrencilerle yakın ilişki kurmakta ve her birimizin felsefi gelişiminde oldukça yardımcı olmaktadır. Felsefe okuyan birinin kendini en iyi geliştirme yolu makale yazmaktır. En iyi makale yazılacak yer de Boğaziçi’dir çünkü hocalarımız makale yazımını desteklemekte ve bu konuda yardımcı olmaktadırlar. Akademik üretim açısından kendileri de iyi birer örnek olan hocalarımızın verdiği bu destek konuları içselleştirmemizde de yardımcı oluyor.

Türkiye’nin farklı üniversitelerinden tanıdığım insanların anlattıklarından edinmiş olduğum izlenime göre felsefe bölümüne girenler, belli istisnalar dışında, genelde bir üst bolüme giremeyen insanlardan oluşuyor. Benim için de bu durum geçerli. Ancak eğer felsefeyi öğrenciye sevdirebilecek beceriye ve birikime sahip hocalarla karşılaşılırsa bu başlardaki negatif tablo kısa surede değişiyor ve felsefeyle girişilen çok özel bir iliksi turu kendisini yavaş yavaş hissettiriyor. Türkiye’deki felsefe bölümlerinin pek çoğu için temel sorun olduğunu düşündüğüm nitelikli, felsefeyi seven ve hissederek anlatan hoca yokluğu hali, ODTU Felsefe Bölümü’nde belli hocaların değerli çabaları sayesinde yok diyebilirim. Altını çiziyorum, bu bahsim hocaların tamamı için geçerli değil. Zaten böyle bir bolum de Türkiye’de yok. Kütüphane, yabancı dil, ikinci bir dil öğrenme olanağı, kampus olanakları gibi nesnel kriterlerin katkısı elbette ki önemli ve belirleyici, ancak özellikle felsefe gibi, pratik tekabuliyet sorunu yasayan (ki bu sorun Türkiye gibi bir ülkede oldukça ağır bir bicimde yaşanıyor) bir bolum için hocaların niteliği büyük bir önem arz ediyor. Su anda felsefe doktorama yurt dışında severek devam ediyor ve bir şekilde felsefeye bulaşmış olmayı hayatimin en güzel tesadüflerinden biri (belki de en güzeli) olarak görüyorsam, bunu ODTÜ’deki belli hocaların bu isi bana sevdirmesine borçluyum.

Düşünmeyi kitap okumayı muhakeme kurmayı seven kişilere kesinlikle tavsiyemdir... Bilim adamı yönünden bu ülkenin bütün bilimlerin ondan çıktığı felsefeye ve felsefe yapmayı başarabilen kişilere ihtiyacı vardır...Kişinin kendini geliştireceği bir bölüm olduğunu düşündüğümden ben severek okuyorum..

Düşünceleri değiştirmek insanları anlamak

Tamamen yapmış olduğum tercih listemle alakalı bir durum bu :) Lise de felsefeyi sevmez hatta hiç ilgilenmezdim fakat üniversitesiye gelince işler değişti ve ilgimi çekmeyen dal benim bölümüm hatta hayatımın arta kalanı oldu artık felsefe ile iç içe yaşıyordum ve haliyle ilgilenmek zorunda kaldım.İyi ki de bu olmuş ki ben FELSEFE ile tanıştığım için çok mutluyum...Bir kere insanin hayata bakış açısı değişiyor her türlü fikire sahip olabiliyorsunuz..Her neyse sonuç olarak Felsefeyi seviyorum.Felsefe demek bilgi,mutluluk, güzel konuşma,güzel anlar, kaliteli yaşam demektir ..

kendimi, misyonumu, vizyonumu ve en başta hayatı anlamamda yardımcı olucağı için..

düşünmek muhakeme etmek anlamak ve anlamlandırmak isteği

Sanılanın aksine felsefe düşük puanlı bölüm olduğu için tercih sebebi değildir.
En azından ben öyle düşünmüyorum çünkü 450 puan büyük bir rakam.
Benim fikrim ve gönlümce aslında insanlar puanlarına göre yerleştirilmemeli şöyleki ben felsefeyi çok sevdiğim için felsefeyi seçtim fakat puanım yetmese idi ne Gsü yü ne de felsefe bölümünü seçip okuyabilecektim. Çok saçma! Ne yazıkki sistem insanları sınavda aldıkları puana göre muamele yapıyor.
Herneyse felsefeyi seviyorum, çünkü felsefe demek bilgi,güzel konuşma,güzel anlar,kaliteli yaşam demektir.

Hayatımızı anlamlandırmanın bir yolu da düşünmektir. Felsefe eğitimi ile her açıdan kendinizi geliştirebilir, hayata bakış açınızın değişip, geliştiğini görebilirsiniz.

Buğçe Demirkol
Buğçe Demirkol
Myself My World'14 Volunteer, AIESEC Türkiye

Açıkcası lise boyunca ne avukat olacağım ne işletme vb bölümler okuyacağım dedim .Felsefe de demedim.Tercih zamanında bir kaç hocanın etkisinde kalmadım demesem yalan olmaz.Ama şansım yaver gitti ve bölümümü seviyorum.Şimdi daha net bir cevap verebilirim "neden felsefe" ;18 yaşında hayata tepeden atlıyoruz ,büyük bir karışıklığa giriyoruz ,bu karışıklık miğdenizi bulandırıyor kayboluyorsunuz ,bütünü göremiyorsunuz çevrenizden yakınınızdan gördüklerinizle hareket ediyorsunuz.Yani siz kendinizi şekillendirmiyorsunuz çevreniz sizi şekillendirir oluyor.
Felsefe eğitimi bütün eğitim dallarının temel zeminini oluşturuyor.
Yaptığınız işi, sebeplerini bilerek yapıyorsanız harika ama ezbere eğitim sizi sadece sistemin kurmanı yapar.Hep küçük delikten bakar kalırsınız.
Felsefe eğitim sürecinde bir nevi siz kendi zemininizi oluşturuyorsunuz sonra ağaç dalları gibi çoğalıyor yeşeriyorsunuz.
Felsefe herkesce okunması gereken bir bölümdür.

Kendimi tanıma, insanlara dokunacak işler ortaya çıkarma, hayata sosyal bilimci gözüyle bakma isteği.