Kendi mesleğimi hiç icra etmedim. Eğitim sisteminin baştan sona felaketlerle dolu olduğuna inanan biriyim. Okulu biritdikten sonra permakültür (kalıcı tarım/kültür) tasarımcısı olarak sürdürülebilir yaşam alanlarını oluşturmaya odaklandım.
Trafik + hava kirliliği + kaos
Zaten bu şehirde yaşıyorum, okul da merkeze uzak. Kısacası çok artısını anlatamam.
Kapitalist ve université kavramını anlayamamış bir yapılaşma (!). Sosyal olarak doğru düzgün çalışmayan klüpler... Düşünceni rahatlıkla dile getiremediğin sınıflar... Bir de tabii kampüs içinde dengesiz araba kullanırken ego patlaması yaşayıp kendisi suçlu olduğu halde beni suçlu gösterip stajdan beni men eden bir şirket sahibi, Hüseyin Şimşek. Dahası da var: Bunu haklı bulan bir eğitim fakültesi dekanı ve yabancı diller bölümü başkanı..
Kısacası hiç. 2006-2011 arası bir kaç hocamız vardı, muhteşemlerdi. Zaten onlar da olmasa orayı da bırakırdım.
Bilkent Arkeoloji ve Sanat Tarihi'nden 1. sene sonunda ayrılıp, zaten iyi yönlendirilmemiş olduğum yabancı diller bölümünden sonra "ne olursa okurum yeter ki diploma olsun" dedim. Elime bu geldi
Evime en yakın ve en yeşil kapmüs