Mottosundan da anlaşılacağı üzere cumhuriyetin en eski, en köklü üniversitesi. Böyle eski bir okulda eğitim alma fikri cazip gelmişti. Fakülteleri ile ünlü bir okul. Siyasal, hukuk, dil-Tarih, ilef, tıp vs bunlar hem çok köklü ve çok önemli hem de Türkiye'deki gelişime/değişime yön veren fakülteler başlı başına zaten. Bunlar etkili olmuştu. Üstüne üstelik mülkiye gibi bir fakültede okumak başlı başına bir tercih sebebidir. Mülkiye ruhunun bir parçası olmak bambaşka bir his. Bu hissi tatma düşüncesi oldukça etkili olmuştu. Böyle şanlı bir yerde okumak herkese nasip olmuyor, siz özel oluyorsunuz. Okula gelince bunun ne kadar önemli olduğunu daha da iyi anladım. Bir de ankara'yı şehir olarak da seviyorsanız hiç düşünmeden tercih edilebilir.
Biraz idealist biraz bu konularla ilgili olmaktan kaynaklanıyor sanırım. Ben hiçbir zaman mezun olunca bana bir ünvan katan bir bölümde okumak istemedim. Hukuk okuyunca avukat, tıp okuyunca doktorsundur. Bu böyledir. Ben bunu istemedim. Okurken ne istediğime karar vereyim, geleceğimi ben şekillendireyim istedim. Bölüm kendi içinde ayrıca güzel, bir de bu yandan bakmak lazım. Biraz duyarlı ve siyasi/sosyal bilimlerle ilgiliyseniz cuk oturur. Yalnız oldukça fazla sözel dersler var. Öyle işletme/iktisattaki gibi matematik temelli dersler yok. Matematik sizin olmazsa olmazınız ise zorlanır, sıkılırsınız. Ben matematiği çok sevdiğim için biraz endişeliyim hatta bu konuda. Onun dışında, dersler oldukça keyifli. Bunu tercih etmeden önce de tahmin edebiliyordum. Ben devlette ya da özel sektörde "yöneten kişi" olmak için bu bölümü tercih ettim. Çok da güzel ettim.
Köklü, eski, kaliteli bir üniversite. Öğrencilerinin duruşu belli olan bir üniversite. Çok olmasa da özgür bir üniversite. Biraz emek verirseniz o kalabalıktaki sıradan öğrencilerin arasından sıyrılmak çok kolay. Hocaları kaliteli ve donanımlı. Üniversitenin Mülkiye gibi bir değer içinde barındırması büyük bir şans. O an o şan başka hangi üniversitede var ki? Kendiniz biraz emek verirseniz okulun eski mezunlarından da görüleceği üzere harika işlere imza atabilirsiniz.
Bir kere hazırlık gölbaşı gibi allah'ın unuttuğu bi yerde. O bir eksi. Çok büyük bir eksi değil ama yine de düşündürücü. Öte yandan size direkt olarak odtü, boğaziçi gibi sağlam bir etiket takmıyor. Bu da 1-0 yenik başlıyorsunuz demek. Okulun bir vizyonu yok ve öğrencileri boş siyasi kavgalar (bakın tartışma demiyorum) yapmaktan başka bir şeyle uğraşmıyor. Herkesin tek gayesi kpss'den yüksek puan almak. İş hayatıyla ilgili başka bir gayeleri yok. Hevesli ve heyecanlı öğrencileri yok. Yani öğrenciler niteliksiz biraz. Ben bir mülkiye öğrencisi olarak özellikle bu durumun mülkiye'de yoğun olarak var olduğunu söyleyebilirim. Ek olarak ise kampüsler dağınık ve bu bazı sosyal aktiviteleri olumsuz etkiliyor. Örneğin yüzmek için cebeciden tandoğana gitmek zorundasınız.
Seviyorum ama çok değil.
En başta çok hevesli olun. Okulunuzu asla ihmal etmeyin ama sürekli seminerle gidin. Gönüllü işlerde çalışın. İnternette bununla ilgili çok fazla site/grup var. Onları incelerseniz görebilirsiniz. Gönüllü çalışmalar çok önemli bunu sakın unutmayın. 1. sınıftan itibaren staj yapın ki deneyim kazanın. Hiç kimse deneyimsiz eleman aramıyor bunu bilin. İngilizceyi sular seller gibi öğrenin hatta imkanınız varsa yurtdışına çıkın.(gerçi çıkmak için para gerekmiyor artık bkz:agh) Üstüne bir dil kesinlikle ekleyin. Rusça, çince, japonca iyi prim yapıyor ama siz yok ben onları yapamam diyorsanız avrupa dilleri daha kolay öğreniliyor onları tercih edebilirsiniz. Hazırlığı es geçmeyin çok boş vaktiniz olacak. Dil öğrenmek için ankara üniversitesi'nin tömer'inden faydalanabilirsiniz. Gerçekten çok kaliteli ve güzel bir yer. Kulüplere katılın ve kulüplerin aktif olmasını kimse sağlamıyorsa siz sağlayın. Bunları yaparsanız şayet çöpçülük bile okusanız dünyadaki tüm çöpçülerin yöneticisi olursunuz.
Çok geniş bir iş yelpazesi olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçek. Ya diplomalı bir işçi olursunuz ya da en yükseğinden yönetici. Devlet, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörde çalışabilirsiniz. Bunları açmam gerekirse, devlette özellikle dış işleri, avrupa birliği bakanlığı ya da diğer herhangi birinde yüksek kademelerde çalışabilirsiniz. Dış işlerinde meslek/kariyer memuru olup diplomatlığa kadar uzanan bir kariyer sahibi olabilirsiniz. İdari hakim, kaymakam da olabiliyorsunuz. Bunun yanı sıra sivil toplum kuruluşları çok önemli. Birleşmiş milletler ve onun alt kurumları (unesco vs), nato, avrupa birliği gibi uluslararası kuruluşlarda çalışabilirsiniz. Son olarak özel sektörde uluslararası/yerel şirketlerde kendinize güzel konumlarda (dış ticaret başta olmak üzere satış,pazarlama, müşteri ilişkileri,marka yönetimi, insan kaynakları vs) işler bulabilirsiniz. Tabii bunların hepsi sizin verdiğiniz emeğe göre şekillenir. Ya bi bakanlığın ek binasında dosya düzenlersiniz, özel bi şirkette fotokopi çekip muhasebe işlerini yaparsınız, ya da birleşmiş milletlerin türkiye temsilcisi, diplomat olur, bir şirketinin bilmem ne yöneticisi olursunuz. Seçim sizin.