Her ne kadar önemli olanın kişinin kendisini geliştirmesi olsa da şirketler yanlarına alacakları bir çalışanın çalışkan olmasını beklemektedir. ODTÜ, İTÜ ve Boğaziçi'nde okuyan/okumuş öğrenciler şirketlerin gözünde bu çalışkan standartını yakalamış, belgelemiş insanlar olarak görülmektedir. Bu üniversitelerden mezun olmayan biri olarak, hatta isim olarak neredeyse hiç bir firmanın aşina olmadığı bir üniversiteden mezun olmama rağmen şu an da çalışmakta olduğum işi kendi imkanlarımla 2 haftada bulmuş olsam da kısa süren iş arama tecrübemde üniversitenin isminin dikkate alındığı durumlarla birçok kez karşılaştım.

Kurumsal / büyük firmalara iş başvurusunda buluduğunuzda CV'nizi inceleyecek ilk kişi İK (insan kaynakları) personelidir ve bu personellerin sizin teknik yeterliliğinize karar verecek tek sebep-sonuç ilişkisi okuduğunuz okul ya da almış olduğunuz ödüllerdir. Ki büyük bir şirkette gelebilecek başvuru sayısını düşünün, kimi şirketlerde bu 10,000-50,000 aralığında olmaktadır. Bu durumlarda malesef şirketler için başvuran kişilerden bir çoğunu eleme zorunluluğu doğurur ve bunu insan eli değmeden, CV sindeki etiketlerden okumuş olduğu üniversiteye göre eleyen programlar sağlar. Şirketlere yapmış olduğunuz başvurularda bu kör noktada kalmamak adına bu üniversitelerden kurs ya da sertifika alıp en azından bir İK görevlisinin dikkatini çekebilirsiniz, yine de gerçekçi ve marjinal bir CV ile kendinizi güzel pazarlamanız gerekecek.

Küçük şirketler için ise kendinize güven şart. Ben gördüğüm ve hoşuma giden ilanlar için iş başvurusuna gelişigüzel başvurmakla kalmayıp, o şirketin tüm yayın organlarını tabiri caizse mail yolu ile 'taciz' ediyordum. Sizlere de tavsiyem olabildiğince çok kariyer günlüklerine ve alanınızla ilgili yeni gelişmeleri takip edebileceğiniz online seminerlere/tanıtım günlerine katılarak kendinizi geliştirmeniz.

Bu tamamiyle okuduğunuz üniversitedeki hocalarınız ve bu bölümlere olan ilginizle alakalı bir durumdur. Karmaşık matematik problemleri, mat2'ye meraklı olmayan birinin elektrik ya da fizik ile yıldızı barışmayan bir insanın haberleşme alanına yönelmesi mantıksızdır. Ancak Türkiye şartlarında insanlar iş bulma olasılığına göre bu konuları merak ettikleri için şunu söylemekte fayda var ki; Elektrik mühendisleri için iş imkanları daha çok ve daha koşturmaca içerisinde olurken aldıkları maaşlar elektronik mühendislerine göre daha düşük olabilmektedir. Elektrik ve elektronik alanlarının çalışma ortamları da birbirinin tam tersidir diyebiliriz. Ben elektronik mühendisi olarak masa başı çalışırken elektrik alanına yönlenen arkadaşlarım şirket arabasıyla kilometrelerce elektrik direkleri döşüyorlar. Bahsettiğim bilgilerin çalışılan sektör ve firmaya göre değişiklik göstereceğini unutmayınız. Bir firmada bir işi bahsetmiş olduğum mühendis yaparken diğerinde aynı görevi bir teknisyene de yaptırabiliyorlar. Özellikle elektronik gibi imza yetkisinin olmadığı bir konuda teknisyenler küçük firmalarda tüm gereklilikleri sağlayabiliyorlar.

Okul yemekhanesinde günde 2 öğün çıkmakta olup öğlen 11:00-13:00 arası ve akşam 16:00-18:00 aralığında gerçekleşmektedir. Öğlenleri yoğun olmasından dolayı sıra ve yemeklerin az konması problemi vardı, bu sebeple özellikle öğleden sonra yemeğe gideceğim zamanı 18:00'a yakın tutmaya çalışıyordum, bu saatler yemeklerde bolluğun yaşandığı inanılmaz güzel saatlerdi. Yemek seçmeyen birisi olarak tat olarak da kötü diyebileceğim bir yemek olmadı, Karaman'da olmanıza rağmen balık dahi çıkmışlığı çoktur. Yemek ücretleri öğrenciler için öğün başına 2TL'ydi ancak şuan artmış olma ihtimali bulunmakta.

İlk seneleri diğer mühendislik alanlarıyla hemen hemen aynıdır diyebiliriz. İleride işlerine yarayabilecek alanlardan olasılık, lineer cebir, mat1-mat2, fizik1-fizik2 ve programlama dersleri hayati önem taşımaktadır. İkinci sınıfta devre topolojisinin öğrenilmesi adına devre analizi / lojik devreler, sayısal elektronik ve mühendislik matematiği dersleriyle bölümün derinliklerine, tabiri caizse temel yapı taşlarına erişim sağlanır. Sonraki senelerde alınan dersler üniversiteden üniversiteye değişmekle birlikte genellikle seçmeli derslerden oluşmakta olup, öğrenci seçmiş ve seçecek olduğu dersler ile 'asıl' alanını belirler. Asıl alanı olarak vurgulamamın sebebi elektrik elektronik mühendisliği kendi içerisinde birçok yan dalın bir araya gelerek oluşturmuş olduğu çok geniş bir dal olup, 4 senelik bir eğitim ile hepsine hakim olmanın mümkün olmamasıdır.

Bir görevi yerine getirecek elektronik kart tasarımını (PCB: Printed Circuit Board = Baskılı Devre Kartı) yapıp, gerekli GERBER (PCB kart çizimi yapılan programlarda basımının yapılması için kartın katman katman görülebilmesi için kullanılan dosya/belge görüntüleme formatıdır) dosyalarını hazırlayarak üretici kuruluşlara bunu ileterek üretimini sağlamak. Süreç boyunca yürütülmesi gereken; Gerekli devre elemanlarının tespiti, sahip olmaları gereken değerler, yapılması gereken ölçüm ya da simülasyon çalışmalarının yürütülmesini sağlar.

Kendi tecrübe etmiş olduğum kadarıyla böyle gözükse de sektöre ve çalışma ortamına göre küçük/büyük değişiklikler gösterebilir. Bahsetmiş olduklarım elektronik ekipmanlarla uğraşan elektronik mühendislerini temsil etmektedir.