Herkesin bildiği ve çoğumuzun tırmaladığı üzre pedagojik formasyon alıp öğretmenlik yapmak mümkündür lakin her an alınacak bir kararla bu durum değişebilir. Hatta emin olmamakla birlikte bölüme yeni girecek olanlara bundan böyle formasyon verilmeyeceği de aldığım duyumlar arasında. Tercümanlık yapabilir, kitap çevirebilirsiniz. Özel şirketlerin uluslararası departmanlarında çalışabilirsiniz. İthalat-ihracatla uğraşan şirketlerle çalışmanız da mümkündür.Kısacası yabancı dil gerektiren her alanda iş imkanı mevcuttur derler.(Ben formasyon eğitimi almayı bekleyen bir işsiz olarak yazıyorum bunları)Ha bir de siz siz olun değil ikinci, üçüncü bir yabancı dil de edinmeyi ihmal etmeyin.

Trafik-trafik-trafik..

"Hocam trafik vardı o yüzden geç kaldım" dediğimde "bana ne evladım daha erken çıksaydın" cevabını almışlığım çoktur. Lakin sabah 09.00'daki derse yetişmek için pek saygıdeğer diyemeyeceğim ve Allah'a havale ettiğim hiç sevgili olmayan hocamın söylediği gibi daha erken çıkmam için toplamda 50 dakikalık yol için sabah 07.00'de falan evden çıkmam gerekirdi ki bence gerek yok. Hatta bence hiçbir üniversitede sabah 10.00 dan önce ders yapmaya gerek yok. Bu tezimin hep arkasında durdum ama dinleyen olmadı.

Kendi bölümüm için konuşmam ve biraz da gerçekçi olmam gerekirse başarılı ve başarısız öğrenci arasındaki ilişkiyi sorgulamak gerek diye düşünüyorum ben. Üzülerek söylemeliyim ki bazı hocalar sizin insanlığınızı bir kenara atıp yalnızca derse olan ilginiz ve dersteki başarınızla doğru orantılı olarak sizle muhatap olur. 4 yıl boyunca derslerinde başarılı olamayıp birkaç kez selam verdiğimde duvar muamelesi görünce selam vermekten vazgeçtiğim bir hocamın okuldaki son yılımda derslerinde eskisinden daha başarılı olduğumda birden bölümde benim de var olduğumu hatırlayıp koridorda ya da okulun herhangi bir yerinde beni gördüğünde beni yok saymaktan vazgeçip selamımı kabul etme ve bana selam verip gülümseme lütfunda bulunduğu bir gerçektir. Bunun dışında burslu ve burssuz ayrımı yapıldığını sanmıyorum. Ortada bir sömürü varsa her şekilde iki grubu da sömürürler zaten. Yeter ki siz çemkirme güdünüzü elden bırakmayın. Asla ezik durmayın, hocadır aman suyuna gideyim diye düşünüp kendinizi ezdirmeyin.

Belli eksiklikleri dışında genel anlamda seviyorum, seviyordum evet. Siz de gelin siz de sevin. Belki şikayetçi olduğumuz şeyleri değiştirmeye sizin gücünüz yeter. #direnyenikayıt

Her türden insana rastlayıp epey tecrübe sahibi olabileceğiniz bir şehir olması.Sanatsal ve kültürel açıdan gelişmenize de bir hayli yardımı olacaktır. Ege'li Akdeniz'li falansanız,deniz görmeden yaşayamıyorsanız da buyrun İstanbul'a mis gibi boğaz havası alın derim. Ulaşım pahalı dense de ben küçük şehirden gelmiş bir insan olarak Muğla'da ulaşımın daha pahalı olduğunu belirtmek isterim. Gecenin kaçı olursa olsun çıkıp güzel vakit geçirebileceğiniz pek çok mekan buabilirsiniz. Bu konuda özellikle Ankara gibi kısır değildir. Hatta İstanbul'un belli yerlerinde hayat 12'den sonra başlar. Marifet diye demiyorum tabi ama biliniz yani hayat güzeldir İstanbul'da.

Yemeklerin lezzetli olmadığı gibi biraz pahalı olması.Kantin ve özellikle de marketin dışarıya göre daha pahalı olması ki bu bana her zaman saçma gelmiştir. Yurtlardaki yemekler sosyal tesislerdekine nazaran çok daha kötü ne yazık ki.Eğitim kadrosuna gelince; çok cici hocalara rastlayabileceğiniz gibi oradaki vasfını unutup haddini aşan ve egosunu öğrencilere çektirdiği sıkıntılarla tatmin eden cinsten hocalara da malesef rastlamanız olasıdır.Spor yapmayı çok seviyorum ve okulun spor salonunu kullanıcam derseniz oksijen tüpüne ihtiyacınız olacaktır. Zira yerin 3 kat altında ve bir süre sonra haliyle havasız bir ortama dönüşüyor.Tüm bunların dışında semt olarak kötü bir yerde olmasına çok kişi laf etse de bir Koç Üniversitesi,Sabancı Üniversitesi ya da ne bileyim Okan Üniversitesi'nde okuyanlar gibi şehirlerarası seyahat ediyormuş hissine kapılmadan medeniyete karışabilir ve bunu tek bir dolmuş,halk otobüsü ya da yeteri kadar burjuvaysanız taksiyle gerçekleştirebilirsiniz.

Kesinlikle ilk başta kampüsü.Ne çok büyük ne de çok küçük,kararında bir kampüs. Tabi dersini ektiğiniz hocayla karşılaşma ihtimalinizi de artırıyor bu durum ama olsun yine de güzel.Bunun yanı sıra öğrenci kulüpleri gayet aktiftir fakat ne yazık ki dans,müzik ve fotoğrafçılık gibi beceri isteyen dallarla alakalı kulüplere yeteri kadar maddi ve manevi destek yok. Bunu özellikle belirtmek isterim!

Ben yabancı dil ağırlıklı lise mezunu olduğum ve eğitimime bu yönde devam etmek istediğim için bu bölümü tercih etmiştim, tabi biraz da yelpazesi öğretmenlik ve dil bölümü mezunlarının tercih edebileceği diğer bölümlere nazaran daha geniş olduğu için.

İstanbul'da ve özel üniversitede okumak istiyorsanız ve eğer burslu okumayacaksanız ücret konusunda Koç,Sabancı ve Bahçeşehir Üniversitesi'nden sonra gelen, kalite ve eğitim konusunda da hemen hemen aynını söyleyebileceğim üniversite olduğu için Yeditepe Üniversitesi.