Anlatsın
Giriş

- Yapılması istenen yapının planını, inşaat alanının yapıya uygun olup olmadığını inceler, mühendislik hesapları yapar, bunlarla ilgili projeler hazırlar, gerekli malzeme ve donanımı hesaplar ve yapım araç-gereçleri sağlar,
- İnşaat projeleri ile ilgili olarak yapıyı yaptıran kişi veya birimin istekleri doğrultusunda proje ve ihale dosyası hazırlar,
- İnşaatın değişik görünümlerinin taslak projelerini çizer, gerekirse projede değişiklik yapar,
- Şantiye kurdurur, insan gücü sağlar, çalışanlar için iş güvenliğini sağlayıcı önlemler alır,
- İnşaatı belli bir program dahilinde yürütür, uygulamada ortaya çıkan proje hatalarının düzeltilmesini sağlar,
- Özel ve teknik şartnameler ve sözleşmeler, özel fiyat analizi hazırlar, ihale komisyonuyla birlikte ihale işlemlerini yapar, ihalesi yapılan işlerin projeye uygunluğunu denetler,
- İnşaatta çalışanların ücretini, çalışma koşullarını ve sosyal haklarını takip eder, denetler,
- Geçici ve kesin kabul komisyonlarında yer alarak inşaatın devir, teslim işlemlerinin yapılmasını sağlar,
- İnşaatla ilgili sorunlarda bilirkişi olarak görev yapar,
- Yeni teknolojilerin uygulanması için işbaşı eğitimi yapar, yaptırır.

İş olanakları ve çalışma şartları açısından en güzel mühendislik bence

Tercih sonuçları açıklanınca kayıt yaptırmaya geldiğiniz ilk zamanlarda sinirleriniz gerilebilir, hatta bu öğrenci işlerinden kaynaklı da olabilir ama sakın buna aldırmayın ve daha başlarken gerilmeyin. Başta pek de bir şey yokmuş gibi görünebilir gözünüze fakat okula gidip geldikçe, çevreyi tanıdıkça, şehri gezmeye ve ufak turlara başladıkça, kütüphaneye gidip o eski ve güzel kitaplara dokundukça, kar yağdığında kampüs beyaza bürününce ya da baharda yeşeren çimleri, açan çiçekleri gördükçe daha da ısınacak içiniz üniversiteye de şehre de. Elinizden geldiğince öğrenci kulüplerine katılın, çeşitli projelerde ufak roller alın, işte Uludağ tam da bu noktada fazlaca imkan sağlıyor, girdiğiniz derslere sadece "ders" olarak bakmayın ve öğrendiğiniz yeni şeylerle merakınızı körükleyin, ve tabii üniversitenin tadını çıkarın! :)

Evet, seviyorum! Bu üniversite ve kampüs, "Evet ben gerçekten üniversitede okuyorum." dedirtiyor size, tabii elinizdeki fırsatları yeterince değerlendirince, şehrin ve okulun içindekileri keşfedince. :)

Üniversitenin genel anlamda düzen problemi var, bu mimari yapılarla ilgili bir sıkıntı daha çok, giriş/çıkış belirsizliği var fakat bu problemin inşa halindeki yeni yapılarla çözüleceğine inanıyorum. Bunun haricinde Uludağ Üniversitesi psikoloji bölümüyle ilgili hoşlanmadığım bir yön var o da hazırlığın zorunlu olması dışında herhangi bir mesleki yabancı dil faaliyeti/dersi bulunmaması.

Öğrencilerin yaşadığı ve birçok imkanı olan Görükle Köyü'nün varlığı, burasının daima yaşam belirtileriyle dolu olması, üniversitenin kampüsle bezenmesi ve ilçesinden kaynaklı pek çok sosyal/kültürel kaynaklı faaliyeti barındırması da cabası, bahsettiğim faaliyetle keyifli vakit geçirmek için donatılan kafeler değil yalnızca, Görükle'nin bağlı olduğu Nilüfer ilçesinin düzenlediği festivallerden/etkinliklerden(sinema, tiyatro, müzik) temellenen şeyler daha çok. :) Uludağ Toplum Gönüllüleri(UTOG)'nin aktifliği sayesinde toplum odaklı birçok projeye katılma imkanının var olması, her çeşit insanla tanışma ve onlarla projelere dahil olma fırsatı ve üniversite kütüphanesinin kapsamlı olması da en beğendiğim yanlarından.

Uludağ Üniversitesi Bursa'nın göz bebeği diyebileceğimiz bir devlet üniversitesi; tabii ki İstanbul'un, Ankara'nın da göz bebeği olan pek çok üniversite var :) ama benim Bursa'yı tercih etmem sırasıyla sınav sıralamama, ardından bölüm ve hocalar hakkında edindiğim bilgilere, şehre, kampüs imkanının gelişmişliğine dayalıydı. aslında çok da yüksek bir beklenti ile gitmediğim bu üniversite beni düşündüğümden çok çok daha fazla memnun etti. şehir, genel üniversite koşulları (eğitim, kütüphane, akademik kadro vs.) ve üniversitenin bitişiğindeki öğrenci yaşam alanı olan Görükle bu sorunun kısa ve öz cevapları olabilir :)