Burada bence pozitif bir ayrımcılık var, burssuz olan arkadaşlar çoğu zaman burslulara imrenerek bakar, onlarla gurur duyar. Genel kanının aksine Bilkent'te burslu olmak ayrıcalıktır. Burssuzlar için de her zaman burs kazanma olanağı mevcuttur.
Ben şuanda özel bir bankada müfettiş yardımcısı olarak işe başladım. Bence bölüm mezunları için en güzel işlerden bir tanesi de bu. Genelde büyük denetim firmalarında denetim/danışmanlık, bankalarda yönetici yardımcısı gibi pozisyonlar, uzman yardımcılığı, Unilever P&G gibi firmalarda finans birimlerinde yönetici yardımcılığı gibi seçenekler mevcut.
Ben Ankara'yı çok seven biri olarak, hiçbir eksisini yaşamadım, ya da eksiklikleri bile bana güzel geldi.
İstanbul'da öğrenci olsaydım bence okuyamazdım. Ankara yapısı gereği öğrenci için imkanları daha sınırlı bir şehir, bir nevi burada öğrenci olmak daha kolay. Özellikle Bilkent'in servis imkanlarıyla, evde kaldığım dönemlerde sorunsuzca okula ulaşım sağlayabildim. Keza trafik açısında da rahat bir şehir.
Bilkent'in renkliliğini severken, bazen -bazı profiller- hoşuma gitmiyor. Olan bitenden bihaber, vizyon sahibi olamamış, sadece derslerini - bir şekilde geçip hayata atılmak ya da bu zorunlu görevini (bazıları da isteyerek gelmiyor tabi ki) tamamlamaya çabalayan insanlar var ve bazı derslerde zorunluluktan dolayı aynı gruplarda beraber iş yapmak zorunda kalabiliyorsunuz. İşte bu bence Bilkent'in en zorlu sınavı; çünkü gerçekten bu tarz çalışmalarda çok fazla emek, çok fazla çaba gerekiyor ve karşınızdaki bunu hiç önemsemediği zaman ya da bununla ilgili hiçbir şey ortaya koy(a)madığı zaman tüm yük sizin omuzlarınıza yüklenebiliyor. Bir yandan iş ortamında da böyle şeyler yaşayabileceğimi düşünüp dişimi sıkarken, öte yandan da çok yorulduğum, hayal kırıklığına oldu böylesi gruplarla çalışırken.
Öğrencinin özgürce dilediğini yapabilme imkanını bulabilmesi. Bilkent'te herkes için öğrenci toplulukları, aktiviteler, seçmeli dersler ve daha yazamayacağım imkanlar var. Dünyaca ünlü isimlerden ders alma, çok farklı altyapılardan gelen kaliteli insanlarla bir arada olma, ömür boyu devam edeceğine inandığım sağlam dostlukları barındırma bir yana; yurtları, fiziki ve maddi imkanlarıyla şimdiden çok özlediğim bir yer. Kütüphanesi tek kelimeyle muhteşem. Her türlü imkanın bulunduğu, kendisini geliştirmek isteyen birine sonsuz kapılar açan bir yer Bilkent. Öğretim görevlileri, çalışanlarıyla birlikte kocaman bir ailenin parçası olabiliyor insan.
ÖSS sonucum geldiğinde Bilkent Üniversitesi'nde Bankacılık ve Finans bölümünü kapsamlı burslu kazanabileceğimi gördüm ve Bilkent'in sunduğu sonsuz imkanlardan faydalanmak, Türkiye'nin -bence- en iyi üniversitesinde eğitim almak ve bu kurumdan mezun olmak adına tercihimi Bilkent'ten yana yaptım, ki mezun olalı çok az bir zaman olmasına rağmen çok özleyeceğim denli güzel 5 yıla ev sahipliği yaparak beni yanıltmadı.
Fransızca ve İngilizce olmak üzere 2 dili yetkinlik derecesinde öğrenebilecek olma fikri beni cezbetmişti. Uygulamalı bir şekilde öğrenecek olmaksa beni özellikle iktisat, işletme gibi benzeri bölüm öğrencilerinden ayıracaktı. Özellikle iletişim üzerine aldığım dersler öğrenciyken beni fazlaca yormuş olsa da, iş hayatına atılma sürecinde çok işime yaradı. Bu bölümü seçerken müfredatında bu dersleri de görmüştüm ve çok ilgimi çekmişti. Bitirdiğim zaman ise bana mesleki anlamda kazandıracakları ve iş imkanları açısından değerlendirdiğimde, bu bölümü seçmeye karar vermiştim.