Orta Doğu Teknik Üniversitesi

Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin hoşlanmadığınız yanları nelerdir?

34 Cevap

Nerden başlasam bilemedim. En iyisi en hoşlanmadığım yanını yazayım. ODTÜ sol gruplarıyla öne çıkan bir üniversitedir. Bir üniversitenin siyasi olaylarda adının geçmesini hiç doğru bulmuyorum. Aslına bakarsanız bu grupların üye sayıları sandığınız kadar fazla değil. Ama bir tek onların sesi çıkıyor maalesef. Zaten geri kalanının sesi neden çıksın ki herkes halinden memnun çalışmasını sürdürmekte ve mezun olmaya çalışmakta. Sene içerisinde bu gruplar özgürlük adı altında sürekli eylemler yapmakta ve bu eylemler diğer öğrencilerin özgürlüğüne zarar vermekten başka bi işe yaramamaktadırlar. İşin daha da iğrenç tarafı ODTÜ'de pkk destekçisi öğrenciler de bulunmaktadır ve tüm ODTÜ öğrencileri bunun farkındadır. Kürt demiyorum farkındaysanız pkk destekçisi olduklarını her yerde belli ederler. Ve kimse onlara dokunmaz. ODTÜ çok garip bir üniversitedir. Sırf bu siyasi olaylar yüzünden zaman zaman okulumdan nefret ederim ve diğer üniversiteler sakin sakin derslerini işlerken biz niye bu eylemlerle uğraşıyoruz diye düşünürüm. Bir üniversite siyaset yuvası olmamalı bence.

ODTÜ her ne kadar demokrasi konusunda Türkiye standartlarının çok üzerinde bir kültür barındırıyor olsa da tam olarak demokrasinin uygulandığını ve öğrencilerin en büyük paydasını oluşturduğu tabanda çok fazla söz sahibi olmadığını düşünüyorum. Onun dışında bazı akademisyenlerin konusunda yeterli donanıma sahip olmasına rağmen öğrenciye aktarma konusundaki eksikleri okulun sevmediğim yanları olarak gösterilebilir.

Her alanda çok iyi uzmanlar yetiştirebilir, ama geleceğin liderlerini yetiştirme konusunda biraz daha profesyonel hayata yakın durabilir.

Sanırım ilk başta düzgün işleyemeyen Öğrenci Temsilcileri Kurulu var, nasıl oluyorsa çoğu öğrenci bu seçime katılmaya bile üşeniyor. Belki de OTK’nın ODTÜ’deki kararlara çok fazla etkisi olmamasından ama yine de sonuç olarak ODTÜ’de olması gereken bir demokratik özellik ve malesef işe yaramıyor.

Bunun yanında okulda teknolojik altyapı çok da güçlü değil. İnternetin ilk yıllarında yapılmış bir bilgi sistemi var. Her kayıt dönemi bir işkence gibi geçiyor. Çok daha fazla şeyi online halledebilecekken hala eski yöntemlerle hallediliyor. Transkript vb. almak için belge falan dolduruyoruz, öğrenci işlerine gidiyoruz.

Benim açımdan hoşlanmadığım bir yanı yok.

Bazi fazlasiyla ego sahibi akademisyenleri(!) ve de su ogrenci isleri ..vs calisan asik suratli memurlari. Onlarin da sayisi az.

Bir de registration sistemi kotuydu okudugum donemde simdi nasil bilmiyorum.

  • Bazı bölümlerin laboratuvarlarının yetersiz ve eski olması. 
  • Okul kütüphanesi ve yemekhanesinin öğrenci sayısına kıyasla yetersiz kalması. Özellikle sınav haftalarında kütüphanede yer bulmak çok zorlaşıyor.
  • Bölüm sekreterlikleri ve öğrenci işlerinin yaptığı sistem ve evrak hatalarını düzelttirmenin okuldan mezun olmaktan daha zor olması.

Okulda 4 yıl boyunca şikayet ettiğim tek şey öğrenci işleri bilgi sistemiydi.. Arkadaş her kayıt dönemi aynı işkence yapılır mı?? Hiç anlatamadım, hiç anlamadılar.. Ama cok sevdik be .. Bunlara da katlanıyorsun işte ..

Bazı gruplar yüzünden siyasi kimlikle ön plana çıkıyor oluşu ve bunun tüm öğrencilere atfedilmesi.

ODTÜ köklü olma konusundan sıyrılamayıp maalesef oldukça eski kalmış durumda. Mühendis olacak arkadaşlar aldıkları çizim derslerinde Internet Explorer açınca bile yavaşlayan bilgisayarları görünce muhtemelen çığlık atmak isteyeceklerdir. Yemek alanları az ve yapılan iş özensiz. Eğer derece yapmadıysanız kalacağınız yurtlar da maalesef vasat. Şehir dışından geleceklerin göz önünde bulundurması gereken bir konu. Bir dizüstü bilgisayar bulundurmak büyük ihtimalle bir şart, ve kolaylık ama tabi bir çok öğrenci için de ekstra masraf.

Zor. Eğer bir yandan aktivitelere katılıp bir yandan da iyi bir akademik kariyer düşünüyorsanız ya uykunuzdan ya da yarın gidilecek bir buluşmadan feragat etmeniz gerekiyor :) Ayrıca 1. sınıf deyip geçmeden ortalamanızı olabildiğince yüksek tutmanız gerekiyor, malum sınıf ilerledikçe geriye "ne kadar kolaymış aslında" diye bakıyorsunuz, ve pek yükseltme imkanınız olmuyor :) Bunu hoşlanmadığım alanlara yazmamın nedeni de tercih edecek arkadaşların buna hazırlıklı olmasıdır, açıkçası bu zorluk derecesi de aslında öğrenciye fark katıyor, çok da olumsuz bir özellik değil.

Bölümler arasında kopukluklar var.
Bölümlerin kendi içinde kopukluklar var.
Hocalar profesör/yardımcı doçent vb. ünvanlarına sahip olabilir ama pedagojik eğitimden geçmediğini düşündüğüm hocalar var.
Okulun işleyişini değerlendirecek olursam vasat ve orta arasında gidip geliyor.
Öğrenci topluluklarındaki hiyerarşi anlayışı kendinizi göstermenizi ve kendinize bir şeyler katmanızı fazlasıyla engelleyebiliyor.

Okulun sevmediğim yanı, topluluklara dışarıdan tek başıma katıldığımda yaşadığım gerilim; fakat bu, muhtemelen benim fazla bireysel bir insan olmamdan kaynaklanıyor. Onun dışında yemekhane yemeklerini lezeetli bulmuyorum ve kesinlikle pahalı buluyorum. Sanırım bir devlet üniversitesi olarak, yemekhanede yemeğe en çok biz para veriyoruz. Bir de sıra mevzusu var. Belli saatlerde, okulun her yerinde sırada insanlar bulabilirsiniz. Çatı’da, yemekhanede, Susam’da, Bookstore’da, duraklarda. Gerçi, sıra olmasaydı karmaşa olurdu. Böylesi daha iyi tabii ki.

Hocalar anlatıldığı kadar da samimi değil. Ancak çok eski ve tecrübeli hocalar bahsedildiği kadar iyi insanlar. Ders dışında yanına gittiğinizde sizi güleryüzle karşıliycak çok az hoca bulabilirsiniz. Verdiği eğitim değerlidir, üst düzeydir ama verilme şekli genelde can sıkıcıdır. Dersi alırken sinir krizlerine girersiniz. Ardından hocasıyla tanışırsınız ve genelde pek sevmezsiniz, sınav dönemlerinde ne kadar çalışırsanız çalışın hoca ya anlatmadığı bi yerden yada sorumlu olmadığınız yerden soru sorar. Notu bol hoca diye bişey yoktur üstelik. Genelde ne aldıysanız onu alırsınız. Finaller ölümüne önemlidir ama bi o kadar da zordur. İngilizceniz kötüyse en az 5 sene işkence çekersiniz. çünkü hazırlıkta verilen eğitim çok kötü, hiçbirşey öğrenmeden geçmek zorunda bırakırlırsınız o sınavı. geçtim diye sevinmeyin boşuna, bölümde anliycaksınız geçenin siz değil sınav olduğunu. Ayrıca ODTÜ’de hayat gayet pahalı. Kiloyla yemek satılıyor kampüste ama yemeğin kilosuna verdiğiniz parayla gidin kasaptan et alın. O derece de pahalıdır. Okulun kendi yemekhanesinden çıkan yemek de nadiren güzel olur ki orda yediğiniz yemek de zaten ülkedeki en pahalı okul yemekhane yemeği, dökmeden yiyin o yüzden :D Hiçbi arkadaşııza güvenmeyin, ODTÜ adamı hırsız da yapar adi de şerefsiz de. Sınav döneminde kendi notunuzu kendiniz hazırlayın. O “ben sana not veririm kanka” diyenlerin ya telefonu kapalı olur yada notları kaybolur falan.

Eviniz uzaksa, okula gelmek zaman zaman işkenceye dönüşebilir. Bir de ormanda köpeklerin saldırısına uğrayabilirsiniz. Kıpırdamazsam bir şey yapmaz demeyin, yapıyorlar.

Yurtlarının kalitesi. Kesinlikle yetersiz ve hiç yakışmıyor.

Dönem içinde bazı zamanlarda merkez kütüphanede çalışma alanının yetersiz olması. Ancak çoğu bölümün labları, çalışma salonları bu sorunu çözebiliyor.

Eski ve kasvetli binalarını ve yemekhanesini beğenmiyorum.

Her dönem başında ortaya çıkan bir ‘ders kayıt’ karmaşası ve yetersiz bir ‘öğrenci işleri bilgi sistemi’ var ki; sürekli öğrencilerin sinir sistemi üzerine çalışıyor. Mümkünse düşman başına.

Ayrıca son dönemlerde etkisini iyiden iyiye hissettiren iki köpek çetesi dolaşıyor kampüste. Arada bir ısırdıkları da oluyor, tabi. Ancak biz alıştık artık. Doğal yaşama müdahale etmemek adına, kendi özgürlüklerimizden bir miktar fedakarlık yapıyor da olabiliriz sanırım.

Diğer üniversite yemekhanelerine göre pahalı olan yemekhanenin haricindeki mekanların fiyatlarının yüksek olması (bölüm ve yurt kantinleri dışında) sebebiyle ders arasında ya da ders sonrası uygun fiyatta yemek yemek isteyen öğrencinin yemekhaneye gitmeye mecbur kalması…

Kalınan yurtların alanlarının dar olması (bizim yurt şu an tadilatta, yerimizin genişleyeceğini söylemişlerdi ama bakalım, hayırlısı :))