Evet, okulumu seviyorum.
Kısa da olsa üniversitenin negatif yanlarına da değinmek istiyorum. Özellikle yemek fiyatları, devlet üniversitelerine nazaran yüksek. Bilkent’te en ucuz yemek fiyatı yaklaşık 4 lira. Bazen, Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi felsefe, siyaset ve bilim gibi konularda yeterli entellektüel birikimden yoksun insanlar var. Ama, iyi bir gözlem yeteneğiniz varsa sizi anlayabilecek ve konuşabilecek arkadaşlar/dostlar edinebilmeniz mümkün.
“Neden Bilkent?” bölümünde sıkça değinmiş olmalıyım diye düşünüyorum :)
Öncelikle üniversite tercihlerinden müzdarip öğrenci olduğumu belirtmem gerekir. Henüz çocukluğumdan beri doğaya ve biyolojiye ciddi derecede meraklı olsam da gelecek kaygısından ötürü Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünü tercih listeme almamıştım. Bunun yerine, biyolojiyle entegre edilmiş biyoinformatik gibi alanları da içerisinde barındıran Bilgisayar Mühendisliği’ni tercih etmiştim ve yerleşmiştim. Açıkçası bilgisayarla çok fazla haşır neşir biri değildim. Hatta, programlama hakkında da hiç bir fikrim yoktu. Bölüme heyecanlı biraz da endişeli bir şekilde başlamıştım. İlerleyen zamanlarda yanlış bir tercih yaptığımı farkettim. Bölüm değiştirme kararımı 1.sınıf 1.dönem’de vermeme rağmen tüm bir seneyi bitirdikten sonra bölüm değiştirdim. Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünün dahi ve mütevazi bölüm başkanı Prof. Tayfun Özçelik’ten aldığım zorunlu Introduction to Modern Biology(MBG110) dersinin de bölüm değiştirmem de etkisi oldu. Şu an yeni bölüme mbg öğrencisi olarak başlayacağım. Biyoloji, zooloji, evrim, bilim felsefesi ve tarihi gibi konularda edindiğim bilgilerin akademik hayatıma katkıda bulunacağını düşünüyorum. Çünkü, oldukça geniş bir alana yayılan bir bölümde okuyacağım.
Türkiye şartlarında bir üniversitede aradığım hemen hemen her şeyin mevcut olduğu nadir üniversitelerden biri olduğu için Bilkent Üniversitesi’ni tercih ettim. Uluslararası camiada ismi tanınan; bilim, teknoloji ve sanat alanlarında geniş bir yelpazeye sahip olan çok yönlü bir üniversite olması ilgimi cezbeden özelliklerden bazılarıydı. Güçlü akademik kadrosu, eğitim dilinin ingilizce olması, kolay ulaşım sağlanan yeşil bir kampüse sahip olması, alan dersleri dışında öğrencilerin ufkunu genişletecek sosyal seçmeli dersler sunulması Bilkent’i diğer pek çok üniversiteden ayrıcalıklı kılıyor.
Vakıf üniversitesi olmasından dolayı araştırmalara ve eğitime daha yüklü bir bütçe sağlanıyor. Özellikle, Nanotam, Unam, İleri Araştırmalar Laboratuvarları, Fen Fakültesi Kimya, Fizik ve Moleküler Biyoloji laboratuvarları ve bilgisayar laboratuvarlarının sürdürebilirliği ve gelişimi için, sanat ve kültür faaliyetlerinin devamlılığı için ve öğrencilerin Türkiye’nin en iyi üniversite kütüphanesinden yararlanabilmek için çeşitli kuruluş ve şirketlerden ciddi maddi yardım alıyor Bilkent. Kütüphanede aradığınız hemen hemen her türlü konuda kitap, e-kitap makale, süreli yayın bulmak mümkün.
Öğrencileri sosyal aktivitelere teşvik etmek için bazı dersler ve bildiğim kadarıyla 100ün üzerinde öğrenci topluluğu bulunmakta. Gerek bölümünüz, gerekse ilgi alanınıza ilişkin topluluklar bulmanız mümkün. Öğrenci Konsey’inin kulüp bütçesinin büyük bir bölümünü süpüren bazı kulüpler de sene içinde çeşitli seminerler ve Bilkent’in genel arz-talep ilişkisine uygun olarak sayısız partiler düzenlemekte. Eğer Dj eşliğinde dansetmeyi seven bir party-boy/girl seniz Bilkent’te yalnızlık çekmeyeceğiniz kesin. Ama daha çok entellektüel bir yapınız varsa ve seminerlere, konferanslara katılmayı seviyorsanız kulüplerin düzenlediği etkinliklere, kütüphane’de her hafta düzenlenen konferanslara ve BSO konserlerine katılabilirsiniz. Şenliklerde’de çeşitli eğlenceli etkinlikler bulunmakta. Bunun yanında, yaşayan kütüphane gibi eğitici ve aydınlatıcı etkinlikler de öğrenciler için faydalı oluyor.