Bana kaybetmeyi öğretti çünkü ODTÜ'deki eğitimim boyunca notlarım çok iyiyken, oraya gittiğim ilk dönemde aldığım ilk dersten kaldığımda çok şaşırdım. Sonrasında dersi bütünlemede geçtim ama en azından işlerin hep böyle yürümediğini gördüm ve bu sayede okul ve iş kariyerim için bana farklı bir vizyon kattığını düşünüyorum. Bunun dışında Berlin çok güzel bir şehir, orada yaşamayı herkese tavsiye ederim. Uluslararası bir ülke olduğu için de farklı insanlarla çalışmak çok büyük bir deneyim sağlıyor. Ayrıca İngilizce ve Almanca dilimi geliştirmemde çok büyük bir katkısı olduğunu da söyleyebilirim.

Bana kattığı en önemli şey; 1. sınıfta tanıştığım eşim ve geçen sene doğan kızım. Bunların dışında ODTÜ'de bambaşka bir ortam var. Çeşitli topluluklarda yapılan aktiviteleri, boş zamanlarda çimlerde yayılmayı, final dönemlerinde çalışma salonlarında saatlerce çalışmayı hatırladıkça tüylerim diken diken oluyor. Bu bakımdan dolayı okulumu çok severek bitirdim. Bunun dışında ODTÜ İşletme'nin farklı fonksiyonlarını görüp gelecekte ne istediğimi anlamam için beni yönlendirmesi de ayrıca mutlu ediyor.

Rakamlarla uğraşmayı çok seviyorum. Açıkçası üniversitede İşletme bölümünde aldığım dersler sırasında bunu daha da iyi anladım. İnsan Kaynakları, Pazarlama ve Satış gibi bölümlerin benimle pek eşleşmediğini gördüm. Bu sebepten dolayı Finans'ta ilerlemeye karar vererek kendimi modelleme ile optimizasyon alanlarında geliştirmeye çalıştım ve bunun faydasını da gördüm. Bence Finans ve Muhasebe büyük bir model ve her şey birbirine bağlı olduğu için analitik bir insana göre mükemmel bir yer. Oradaki örnekleri çıkarıp bunlarla ilgili yorumlar yaparak yönetimi bu konuda yönlendirmek beni çok mutlu ediyor.

Yeni birisiyle çalışmayı düşündüğümüzde o kişinin öğrenmeye istekli olmasını isteriz çünkü Philip Morris'te öğrenmenin sınırı yok. Kişinin mutlaka analitik olarak güçlü ve bununla ilgili bize sunabileceği örnekleri olması lazım. Bu sadece işle ilgili olmak zorunda değil, üniversiteden yeni mezun olan arkadaşlar da okulda yaptığı projeleri sergileyebilirler. Belli başlı şeylerde liderlik yapması veya liderliğe yatkın olması da çok önemli.

Philip Morris'te kendiniz olabilirsiniz çünkü burada belirli bir kalıba uymak zorunda değilsiniz. Ben şirkete girdiğim zaman saçlarım uzundu. Aynı zamanda başka bir şirketle de mülakat sürecim vardı ve son mülakatta bana saçlarımı kesmemi söylediler, ben de o sırada kesme gafletinde bulundum. Philip Morris'teki mülakat süreçlerimde hep uzun saçlı olduğum için tekrar gittiğimde beni tanıyamadılar. Dolayısıyla şirketin çok çeşitli insanlarla çalışan, dış görünüşe önem vermeyen, sayenizde bir kültür oluşturan bir yer olduğunu söyleyebilirim. Bunun dışında burada arkadaşlık çok önemli. Çok yoğun toplantılar sonrasında Playstation odasında Fifa oynayıp kafa dağıtan bir ekibiz. Birbirimizle yakın çalışıyoruz ve birlikte olmaktan çok memnunuz. Zor günümüzde arkadaşlarımızın yanımızda olacağını bilmek de çok güzel. Dolayısıyla şirket size verdiği değeri hissettiriyor ve yetenek yönetimine önem veriyor. Siz ilerlemeyi düşünüp gereken performansı sergiliyorsanız değer bulduğunuz yere gelmeniz çok kolay.