Evet, okulumu seviyorum.
İdari çalışanların bir kısmı çalıştığı kurumu benimsemediği için memur kafalı sıfatına uymakta.
Bisiklet yollarını ve gerekli düzenlemeleri yapamadılar hala.
Kampüs içi araç ve yaya trafiği (giriş-çıkışı) oldukça kontrolsüz gerçekleşmekte ve zaman zaman kampüs içi dışarıdan daha tehlikeli olabiliyor.
Yapılan iyi şeylerin duyuruları etkin yapılamıyor ve birçok kişi bunlardan bihaber kalıyor.
İzmir’de olması önemli benim için, tüm bölümleri (hemen hemen) aynı kampüste olması üniversite okuduğunun farkına varmak için önemli bir kriter..
Tüm düşüncelere saygılı olduğunu düşünüyorum, belki benim de (çoğunluğun da) hoşuna gitmeyen bazı düşünceleri savunanlar olduğunda saldırganlık boyutuna çıkmadıkça saygı gösteriliyor (hoşuma gitmese de güzel bişey), sonuçta gerektiğinde benim de çoğunluğa uymayan düşüncelerimi paylaşabiliyor olmama zemin hazırlayan bir ortam..
Öğrenci toplulukları/kulüpleri ile öğrenci olarak 8 yıl, ilgili birimlerde çalışan birisi olarak 5 yıllık tecrübem ile belirtmek isterim ki; idari olarak tanınırlığı olan öğrenci gruplarına en çok destek veren üniversite..
Yapmak istediğim ne varsa doğru kişiler ve doğru şekilde ifade ettiğim ne varsa gerçekleştirdim. Mezun olabilmek bunun dışında kalsa da :)
Katıldığım bildiğim daha birçok sevdiğim yanı var ama sanırım özet olarak bunlar yeterlidir…
Ailem Denizlili olduğu için tekstil sektörü birçok bölümden daha yakın duruyordu.. Tıp ve öğretmenlik gibi bölümleri uygun görmüyordum kendime..
Tekstil Mühendisliği bölümlerinin çoğunu yazmıştım diğer tercihlerim de mühendislik ağırlıklıydı.. Haliyle sonuçta da her alandan çoğunluğa uyan bir sonuç geldi.. Bu nedenle kazandığımdan itibaren de pek pişman olmadım :)
Tercihlerimin 2/3′ü İzmir’dendi ve İzmir tercihlerimin de 2/3′ü Ege’dendi :) Bariz bir nedeni yok aslında, o zamanlar internetten bu kadar bilgiye ulaşmak mümkün değildi.. Ulaşabildiğim bilgiler de genelde Ege’ye yönlendiriyordu..