Psikoloji alanına gerçekten ilginiz varsa size zor gelmeyecektir. Hazırlıklı olmak gereken ve kişiyi zorlayabilecek şeyse bölümün dört senelik lisans eğitiminin yoğun bir bilimsel yüzü olduğu gerçeğidir. İstatistik, araştırma yöntemleri, deneysel psikoloji, psikolojik ölçüm gibi dersler bu yüzü görmenizi sağlar. İlgilisine yine çok zor gelmeyecektir tabii.
Tamamen kişisel tercih olduğundan cevaplanması zor bir soru. Ne açıdan önerilebilirlik kastediliyor?
İngilizce okumanın en gerekli olduğu bölüm psikolojidir diyebilirim. Tüm eski ve yeni kaynaklar İngilizce çıkıyor. Türkiye'de yapılan bir araştırma bile İngilizce olarak yayınlanıyor. Kendinizi her zaman geliştirmeniz gereken, günceli takip etmeniz gereken ve cevapsız sorular barındıran psikoloji alanının ana dili İngilizcedir. Öyle ki bazı kavramların doğrudan Türkçe çevirisi yok. Türkiye'de iş imkanları açısından artısı tabii ki var ama buna girmiyorum bile.
Bu durum neredeyse tüm bölümler için geçerlidir. Kendini geliştirip fark yaratan öne geçer, işsiz kalma ihtimali düşer. Okunacak bölüm seçilirken mantık değil duygu daha önemlidir. Neyi öğrenmek istediğiniz, hangi bölümde uzmanlaşmak istediğiniz önemlidir. Fark yaratabileceğiniz bölüm de zaten o bölümdür.
Bu konu beklenti ile doğrudan alakalıdır. Öğrenci psikoloji bölümünde okurken karşılaşmayı beklediği içeriklerle alakasız görünen birçok içerikle de karşılaşacak. Öğrenciye bu içerikler sıkıcı ve zor gelebilir fakat unutmamak gerek ki psikoloji bir bilimdir ve dört senelik lisans eğitimi, bir bilim insanı yetiştirmenin temellerini atmayı hedeflemektedir.
Herkes istediği mesleği yapabilir. Değişen bir dünyadayız ve okuduğumuz bölüme sadakat yemini etmiyoruz neticede. Psikoloji mezunu bir kişi başka bir meslek yapmayı tercih ederse hiçbir zorlukla karşılaşmaz. Aksine, kendine ve insanlığa dair farkındalığı artmış, ufku genişlemiş olduğundan yapacağı herhangi bir işte kesinlikle avantajlı durumda olur.
En önemlisi kendini tanımaya ve öz farkındalığını geliştirmeye açık biri olmalısınız. Psikoloji okumaktan öncelikle keyif alacak olmalısınız ve bahsettiğim karakteristikler buna yarayacak. Bunun yanında gelişmeye, değişmeye ve öğrenmeye (belki sıfırdan öğrenmeye) açık olmalısınız çünkü her platformda hakkında dünya kadar şey söylenen dünya kadar konsept öğreneceksiniz.
Bir sürü şey söylenebilir ama şimdilik bu kadar.
Gayet sosyal ve hareketli bir kampüs ortamı var okulda. Kampüs yüzölçümünün -Beşiktaş sahildeki ''güney kampüs'' için konuşuyorum- küçük olması, nüfus yoğunluğunun ve dolayısıyla sosyalleşmenin artmasına kesinlikle katkı sağlıyor.
Bahçeşehir Üniversitesinin en önemli özelliklerinden biri şüphesiz kulüpleri ve kulüp ortamlarıdır. Her biri birbirinden aktif olan 80 küsur kulüp içinden dilenilen kadarına üye olunabilir. Üye olmanın da yanında dilediğiniz kulüp için gönüllü olarak çalışarak yönetim kurulu üyeliği, hatta kulüp başkanlığı görevlerini üstlenebilirsiniz.
Kulüplerin tümüne bu bıraktığım linkten ulaşabilirsiniz: https://bau.edu.tr/icerik/8474-ogrenci-dekanligi-kulupler-listesi
Elli küsur alt alana sahip olan psikoloji bölümü için, her alt alan adına bir iş imkanı bile düşünülse sayısız iş imkanı anlamına gelir bu. Kişinin neye yönelmek istediğiyle alakalıdır tamamen. Klinik psikologluk genelde ilk ve tek akla gelen iş imkanıdır fakat unutmamak gerekir ki klinik psikoloji de elli küsur alt alandan yalnızca biridir. Tüm alt alanlar araştırılmalıdır.
Öncelikle birinci sınıf boyunca sosyal bilimlere ait genel dersler öğrenilir. Örnek olarak ''psikolojiye giriş, felsefeye giriş, sosyolojiye giriş vb.'' verilebilir. İkinci sınıftan itibaren dersler bölüm özelinde spesifik hale gelmeye başlar. Örneğin, ''sosyal psikoloji, gelişim psikolojisi, klinik psikoloji vb.'' gibi her biri psikolojinin alt alanları olan dersler işlenir. İkinci sınıftan itibaren seneler böyle geçer. Bir de bu tip derslerin yanında psikolojinin bir ''bilim'' olduğunu bize hatırlatan dersler de ağırlıktadır. Bunlara; istatistik, araştırma yöntemleri, psikolojik ölçüm gibi dersler örnek verilebilir.
Psikoloji Bölümü çok fazla sayıda alt alana sahip olduğundan bu soruyu çok spesifik karakteristik özelliklerle -mesela insanlara yardım etmeyi sevmek gibi- yanıtlamak doğru olmayacaktır. Bu yüzden, ''farkındalık kazanmaya açık, açık fikirli, kompleks düşünebilen, özellikle sosyal/ duygusal zekası yüksek'' kişilere göredir diyebilirim.