1999 yılında bir bankada çalışmaya başladım. Yaklaşık bir yıl kadar çalıştıktan sonra bankanın bana uygun olmadığını anladım. Özellikle kariyerle ilgili merakı olan arkadaşlarım soracaktır, neden? Bir kere şunu önerebilirim: Eğer bankada çalışmak istiyorsanız, bankaların teknolojileri fazla değişmez. Bu açıdan muhafazakâr bir yapıdalar. Diğer sektörlerle, özellikle internet sektörüne göre daha katı bir yapıları vardır. Eğer sürekli kendilerini geliştirmek, ilerlemek ve farklı alanlarda çalışmak istiyorlarsa, bankaları önermem. En azından benim için böyle oldu. Ayrıldım.
IS Energy Market isimli bir Amerikan firmasında çalışmaya başladım. Orada, ürün geliştirici olarak başladım. Sağ olsunlar, herhalde çalışmamı takdir etmiş olmalılar ki bir yıl içerisinde iki defa terfi aldım. Editör olarak girdiğim birimin başına yönetici olarak geldim. Teknoloji yöneticisi olarak müdürlük yaptım. Orada Türkiye ofisinde çalışıyordum ama yirmiden fazla ülkede şubesi olan şirketin, diğer ülkelerdeki yazılımcılarıyla projelerde iş yapma imkanı buldum. Şirketin Kuzey Afrika ve Sahra Altı Afrika bölgelerinden, ayrıca Orta Doğu'dan sorumluydum. Tüm yayınlardan sorumlu kişi olarak çalışmaya devam ettim. O bölgedeki bütün yayınlar bizim yazdığımız sistem üzerinden takip ediliyordu ve buradan sorumluydum.
Daha sonra, Şili ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkelere seyahat etmeye başladım. Oradaki yazılımcılarla çalışma olanağı buldum ve bir süre sonra şirket, Çin'de satın aldıkları bir firmanın üst proje yöneticisi olmamı önerdiler. Bu ilginç bir tecrübeydi. Zaten birçok ülkeden insanlarla çalışıyordum, bir de Asya'dan çalışacaktım. Projenin ilginç bir yönü vardı; Hong Kong ve Şili arasında mekik dokuyacaktım, altı ay Şili’de, altı ay Hong Kong’da olacaktım ve sonra tekrar Şili'ye dönecektim. Çünkü yazılım geliştirmek için çoğunlukla şirket Santiago’da bulunuyordu ve aynı zamanda Çin’deki Hong Kong ofislerinde de işler yapmaya başladım. Projeleri yönetmeye başladım.
Bu sırada, birlikte mesai arkadaşım ve şu anki ortağım, aynı zamanda CEO'muz olan Ahmet Kayhan'la sürekli olarak "Ne yapabiliriz? Buradaki yeteneklerimizi değerlendirebilir miyiz?" düşüncesi içerisindeydik. Gayrimenkul sektöründe bir ihtiyaç olduğunu fark etmiştik. Bu doğrultuda bir gayrimenkul bilgi servisi kurma fikri ortaya çıktı ve bu fikri hayata geçirmek istedik. Zaten çalıştığım şirket bilgi işindeydi ve bu alanda uzmandık. Ben teknoloji tarafındaydım, Ahmet ise ürün ve iş geliştirme tarafındaydı. Güçlerimizi birleştirdik. Doğru fikir, doğru ekip vardı. Şimdi doğru zaman mı? Sorusunun yanıtını aradık ve doğru zaman olduğuna karar verdik. Doğru bir pazara ihtiyacımız vardı ve bu pazarın Dubai olduğunda hemfikir olduk. Çünkü orada büyük bir inşaat sektörü patlaması yaşanıyordu ve bilgiye ciddi bir ihtiyaç vardı.
O dönemde zaten seyahatler yapıyorduk. Ahmet Mısır ofisinden çalışıyordu ve tamamen Kuzey Afrika operasyonlarından sorumluydu, aynı zamanda Orta Doğu operasyonlarıyla da ilgileniyordu. Böyle olunca Ahmet Dubai’ye taşındı. Ben de Hong Kong’daki şirketimden istifa edip Dubai’ye geçtim. Rydini kurduk. O zamandan beri Rydin faaliyette ve oldukça başarılı bir noktaya geldiğini düşünüyorum. Sektörde artık tanınan bir marka haline geldi. Makkabinde Zingat’ın kuruluş hikayesini anlatmıştım; Zingat, benim dördüncü girişim hikayemdir. Daha önceki iki girişimim başarısızlığa uğramıştır. Bu yüzden, girişimci olmak isteyenler için şunu söylemek istiyorum: Başarısız olursanız da devam edin, mutlaka başarı gelecektir.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.