L’Oréal Paris Makyaj için yürüttüğünüz bir reklam kampanya sürecini anlatır mısınız?

Çok yakın bir zamanda imza attığımız bir kampanyadan bahsetmek istiyorum. Çünkü tüm ekibin hem kalbinde hem de zihninde çok büyük bir yeri var. L’Oréal Paris markası, varoluş amacı olarak kadınları destekleyen ve yaşamın içinde yer almalarını isteyen bir marka. Bu konuyu güçlendiren bir yaklaşımı var. Markamızın en köklü fondöten ürün grubu olan True Match için, markamızın DNA’sına çok uygun bir kampanyaya imza attık: "Sınırları Kaldır".

"Sınırları Kaldır" ne demek? Bir fondöten dendiğinde, insanın aklına ilk gelen şey genellikle bir bariyer koymak, hayat arasında bir sınır belirlemektir. Bunu hem ürünün performansına hem de kadınların hayatları arasında koyduğu sınırları vurgulamak adına, hem duygusal hem de performansa dayalı bir kampanya hazırladık.

Kampanyamızda, globalde tanınan ünlülerimizin yanı sıra iki yerel yüzle de çalıştık. Bu iki Türk kadınının hayatında belli sınırları aşmış olmaları, seçimimizi etkileyen en önemli kriter oldu. Bir tanesi Eda Erdem, Türk Milli Bayan Voleybol Takımı’nın kaptanı. Kendisi güçlü karakteriyle ön planda olan biri ve güçlü kadın denildiğinde Türkiye’de akla gelen ilk isimlerden biridir. Diğeri ise Damla Sönmez. Damla, ülkemizde aslında çok da gurur duyarak güçlü olduğumuzu söylemediğimiz bir alanda, yani sinema alanında yurt dışında birçok festivalde ödüller kazanmış çok başarılı bir oyuncudur.

Bu iki yüzümüzle birlikte bu kampanyaya imza attık. Hem kadınların makyaj arasındaki sınırları kaldırmasına hem de L’Oréal Paris’in kadınları hayatta sınır koymamaları konusunda güçlendirdiğine dair mesajlar verdik.