Tabii, şimdi o yıldan yıla değişen bir şey. Yani, yarın bir yere yönetici olarak birinci yılınıza başladınız. Türk Hava Yolları'ndaki 2005 genel müdürlüğüm, tamam mı? Tabii, büyük bir stres altında alıyorsunuz. Çok büyük bir kuruluş emanet etmişler size. Emanetin de iki anlamı var, belki biliyorsunuz. Birincisi, veren geri alır; ikincisi de sakın düşürme, kırılır. Sakın emanet düşürme yere. Tabii, birinci yıl çok ağır geliyor. Çok ağır geldi bana. Bir sürü sorular soruyorum kendime: "Acaba ne olacak?" Evet, cesurca gidiyoruz ama kapalı, karanlık bir yolda yürüyorsunuz. Sefer koydunuz, para kazanamayabilirsiniz, zarar edebilirsiniz, iflasa gidebilir şirket. Vallahi, ben kendi canımdan artık vazgeçtim. Ama bunun canı benim canımı sıkıyor. Yani öyle oluyor. Birinci yıl çok zor oluyor ama her geçen yıl, yönettiğin insanlar da elin içine girmeye başlıyorlar. Yani sana yakınlık göstermeye başlıyorlar, sen de onlara yakınlık gösteriyorsun.
Tabii, benim burada on bir yıllık yöneticiliğimde bana rapor eden arkadaşlarla ve daha alt düzeydeki arkadaşların bir ton problemi oldu, ayrılma durumları yaşandı. Hep arkadan "Kardeşim, gel darlanma. Ben senin yanındayım. Yanlış yaptın, problem yok. Sen yaptın, ben imzalıyorum, onaylıyorum. Ben söyledim, darlanma" şeklinde destekledik. İşte yıl geçince şirketin içine giriyorsunuz. Artık siz o şirket oluyorsunuz, tabii o zaman işler kolaylaşıyor. Yani, şimdi benim bu yıllarım burada çok kolay. Çünkü bu şirkette beni tanımayan yok. Benim de tanımadığım tabii herkesi tek tek tanımıyorum ama sonuçta muazzam bir iletişim oluşmuş durumda. Bir de yıllar geçince artık şeyler ezberlenmeye başlıyor. Metodolojileri ezberlemeye başlıyorsunuz, bu yüzden şu anda işim kolay.
Sözün kısası, "Ee, İTİM mezunu eline bir iş verin. Yeter ki ondan sonra gider o, Allah'ın izniyle." Ama her sahada farklı bir zorluk, farklı bir tat var. Ama şu marifet, ne kadar yıl geçerse geçsin, ne kadar başarı gelse bile hepsini arkaya bırakıp hep öne bakmak gerekiyor. Arkaya bakarak yürüyemezsiniz. Arkada büyük başarılar var, bakayım derseniz düşüyorsunuz. Belki biliyorsunuz, zaten arkaya bakmak, önünüze bakmaktır; geçmiş geçmiştir, onu önemsemezsiniz. Onun başarısı neyse, çünkü bir sonrası daha güzel.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.