Açıkçası bu soruyu bana işe alırken de sormuşlardı. "Tedarik zincirini farklı bir sektöre nasıl uygulayabilirsin?" diye. Daha önce gıda sektöründe çalışıyordum. Çünkü tedarik zinciri işi, bir malı A noktasından B noktasına ulaştırmaktır. Bana göre tedarik zinciri, burada doğru malı bulmak, doğru malı göndermek, doğru şekilde göndermek ve doğru zamanda göndermek gibi unsurları içeriyor. Aslında benim bu konuda bir sloganlaşmış tanımım var.

Blue Grant'ta da bu prensipler doğrultusunda çalışıyoruz. Tüm Türkiye'den aldığımız ürünleri ve şimdi yurtdışından da aldığımız ürünleri, doğru zamanda, doğru yere ve doğru şekilde göndermeyi hedefliyoruz. Tedarik zinciri özetle bunu yapıyor. Blue Grant'taki tedarik zinciri yapısı, diğer tüm şirketlerde duyduğunuz yapıların biraz daha küçültülmüş versiyonu diyebiliriz. İçinde hala planlama, ithalat-ihracat, satın alma ve operasyon departmanlarımız mevcut.

Depoları kontrol ediyoruz ve ürünlerimizin kalite kontrollerini gerçekleştiriyoruz. Sahada zaman geçiriyoruz, tedarikçilerle iletişim halindeyiz. Aynı zamanda varış noktalarımızda da sıkı bir iletişimimiz olduğu için, tedarikçinin üretiminden başlayarak, ürünlerin Blue Grant evine yerleştirilmesine kadar olan tüm süreçte diğer departmanlardaki arkadaşlarımızla ortak bir süreç yürütüyoruz.

Şu anda tedarik zinciri olarak aktif olduğumuz dokuz markete hizmet veriyoruz. Bunlardan bir tanesi İstanbul, diğerleri ise Atina, Dubai ve Amerika'da olmak üzere altı marketimiz var. Yeni marketlerimiz de açılacak. Tedarik zincirinin Blue Grant'taki özelliği, aslında bütün işin buradan dönüyor olması. Evet, marketlerle iletişimde olduğumuz karşı departmanlar kesinlikle var; ama core business burada diyebiliriz. Bütün satın alma işlemleri buradan yapılıyor, depolama burada gerçekleştiriliyor, yükleme buradan organize ediliyor. İletişim ve raporlama da buradan sağlanıyor. Diğer marketlerle de bilgi alışverişi yaparak, işi geliştirmeye çalışıyoruz.