KO bahasını hep uzun dönem staj olarak adlandırdık. Ama bunun en güzel örneklerinden iki tanesi var. Aslında bir tanesi markalı dersler. Markalı dersler şöyle ki; herhangi bir firmanın markalı dersleştirdiği zaman, o firmanın yöneticisi üniversitenin akademisyeniyle birlikte aslında normal müfredatı olan bir ders haline geliyor. Bu dersleri arzu eden bütün öğrenciler seçebiliyor. Yani işletme mühendisliği öğrencisinin "şu dersi alamazsın" demesi söz konusu değil, bütün havuz dersi oluyor ve tüm öğrenciler alabiliyor.
Bu derslerde siz direkt o markanın yöneticisiyle birebir irtibat halinde kalıyorsunuz ve aynı havayı teneffüs ediyorsunuz. Bu sizin için çok büyük bir artı oluyor. Belki iş dünyasına gittiğinizde o insanı bir daha göremeyeceksiniz ama haftanın bir günü üç saatinizi o insanda geçiriyorsunuz. Markalı derslerde hem sektör anlamında hem de sektörün ileride nasıl olacağı hakkında çok rahat görebiliyorsunuz.
Buna ek olarak, CUB’un markalı derslerinin yanı sıra tersine mentörlük uygulaması da var. Aslında ben Hilton Beaumontier’de böyle başladım. Tersine mentörlük şöyle; şu andaki yöneticilerin kuşakları, günümüzün popüler konularından biri olan X kuşağı etrafında şekilleniyor. Biz Y kuşağı olarak dışarıdan gördüklerimizi genel müdür seviyesindeki ya da CEO seviyesindeki insanlara anlatarak "bakın şunu şöyle yaparsak daha iyi olabilir" şeklinde önerilerde bulunabiliyoruz. Yeni nesil ve yeni gelen kuşak Y kuşağının iş dünyasından beklentileri biraz daha farklı olabiliyor. Bunları, tersine mentörlük uygulamasıyla çok rahat dile getirebiliyoruz.
Aslında o yöneticileri de ileriki beş yıla hazırlayabiliyoruz. Yani beş yıl sonraki çalışanlar nasıl olacak, neler bekliyor? Bunu nasıl kendilerinin hazırlamaları gerektiğini biz onlara direkt birebir ilişkilerle anlatabiliyoruz. Çok rahatlıkla.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.