Esey Çavgün'de işe alım ne demek? Bunu biraz belki anlatabiliriz. Çünkü biz işe alımı biraz daha farklı bir perspektiften görüyoruz. Bize çoğu zaman "Siz headhunter mısınız?" deniliyor. Biz headhunter değiliz. Kafa avcıları olarak dolaşmıyoruz etrafta. Biz, tam tersine aslında adaylarımızı insan kaynağı olarak görmüyoruz. Bizim için onlar kaynak değildir. Biz insan kaynağının da kaynak tarafında değiliz, insan tarafındayız. Bizim için insan çok değerlidir. O yüzden biz kafa avcıları olarak dolaşmayız etrafta.

Peki, ne yaparız ve bu işi nasıl görürüz? Bizim için işe alım şudur: Biz bunu yetenek madenciliği olarak adlandırıyoruz. İnsan kaynaklarındaki işe alımın yeni bir tanımı bizim gözümüzde budur. Ne yaparız peki? Bu ne demek? Biz aynı maden işçileri gibi baretimizi takarız, elimize fenerimizi alırız, çekicimizi alırız. Çizmelerimizi giyeriz, tulumlarımızı giyeriz ve büyük bir maden ocağının içine gireriz. Biz biliriz ki o maden ocağının bir yerlerinde cevherler var. Kazarız, kazarız. Bazen çok ince çalışmak gerekir, bazen de kuvvetlice çalışmak. Sonra biz bir yerde bir cevher buluruz. İşte o an müthiş bir andır; gözlerinin içi parlar. "Buldum!" diyerek bağırırsın. O cevheri çıkartırsın oradan, biraz temizlersin. Onunla konuşursun, görüşürsün; iş görüşmesi dediğim şey biraz böyle olur. Belki bazı testlere sokarsın; gerçekten doğru şeyi bulmuş musun, bundan emin olmak istersin. Eğer öyleyse, o müthiştir!

Sonra o cevheri parlatacağın bir yer görüyorsan, işte bu ne demek? Doğru firma, doğru iş, doğru yönetici. O cevheri alırsın ve oraya yerleştirirsin. İşte o senin elması yaptığın yerdir; orada parlar.

Şimdi onun parlaması ne demek, biliyor musun? Onun parlaması, bulunduğu yeri de parlatmak demektir; ışık saçar. Yani "kazan-kazan" dediğimiz ilişki tam da budur. Yerleştiği firmada, girdiği işte, çalıştığı projede belki pek çok şeyi öğreniyor. Yeni etkinlikler kazanıyor, çeşitli projelerde çalışarak kendine yeni programlama dilleri kazandırıyor ya da yeni çalışma biçimleri öğreniyor. Yeni araçlar kullanmayı öğreniyor, belki de yepyeni insanlarla çalışıyor. Örneğin, şimdiye kadar sadece Türk mühendislerle çalıştıysa, belki Amerikalı mühendislerle de çalışmayı öğreniyor. Ne oluyor? Orada gelişiyor, büyüyor ve daha fazla ışık saçmaya başlıyor. Bu, kendine kattığı bir değer. Ama bütün bunlar, etrafını da parlatıyor. Girdiği yere de çok büyük kazanımlar sağlamış oluyor.