Üniversitede okuduğum dönemde mühendislikten mezun birçok genç gibi Siemens'te çalışmak benim de hayalimdi. Uluslararası, finansal açıdan güçlü ve prestijli bir işveren olan Siemens'te çalışmak yeni mezunlar için hem profesyonel anlamda kendilerini geliştirme hem de ileriki kariyerleri için CV'lerinde çok değerli bir referans olma özelliğini taşıyordu. Dürüst olmam gerekirse ben de Siemens'te 2-3 yıl çalışırım diye işe başlayıp 22 yılımı tamamlamış durumdayım.
Siemens kariyerim telekomünikasyon bölümünde başladı. İlk dönemlerimiz, gerek bölümün yeni kurulmuş olması gerekse o zamanki iş yükünün elvermesinden de kaynaklı çok eğlenceli ve stressiz bir şekilde geçti. 90'lı yılların sonlarına doğru Siemens, Türkiye'de ARGE Merkezi'ni kurunca burada çalışmaya başladım. Devletin o dönem en büyük hedefi tüm köylere telefon götürülmesiydi, Siemens de bu yönde üretim ve Ar-Ge yatırımları yapmıştı. Yeni kurulmuş olan Ar-Ge grubunda Türkiye'de ve çevre ülkelerde kulanılacak telefon santrallarının yazılımlarını geliştirmekteydik. Bu görevleri de Siemens Almanya ve Arjantin'le ortak çalışarak gerçekleştirmekteydik. O zamanlar internet , WAN diye bir şeyler pek olmadığından, yazılımda bir hata bulduğumuzda o kısmı print edip faks yoluyla Arjantin'e gönderiyor ve geri dönüş bekliyorduk. Şu anki teknolojileri düşündüğünüz zaman içinizden nerden nereye diye geçirmeden edemiyorsunuz.
1992-2000 yılları arasında telekomünikasyon bölümünde yazılım geliştirici, proje yöneticisi ve grup yöneticisi olarak çalıştım. 2000 – 2009 yıllarında yazılım uygulamaları ve IT konularında çalışan Siemens PSE ve Siemens IT & Solutions gruplarında görev yaptım. 2009 yılında Merkezi ARGE Bölümü kurulunca bu birimin başına geçtim.