Tahminimce okuyabilirler; çünkü renkleri diğerlerinin ve kendilerinin nasıl gördüğü ayrımı üzerine çalışıp bu konuda pratik yaptıktan sonra renk körü olduğu anlaşılmayan kişilerle bile tanışabiliyorsunuz ya da böyle birilerinin olduğunu öğreniyorsunuz. Tabii bu tanışılan ve keşfedilen kişilerin renk körlüğü seviyeleri hakkında pek de bir bilgim yok. Bu şekilde bu durumun üstesinden gelerek kendisinde renk körlüğü olduğunu düşünmenize olanak sağlamayan kişiler de var. Hatta bunların arasında tasarımcı olanlar da var; fakat dediğim gibi renk körlüğü seviyeleri, durumları ya da dereceleri hakkında bir bilgim yok.
Ayrıca diğer tasarımcılar kullanacakları renklerin renk körlerini nasıl etkileyeceğini her zaman hatırlayıp düşünemeyebilecek iken bu durumu yaşayan biri olarak bir renk körü elbette bu durumu daha öncelikli bir şekilde ele alacaktır.
Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, yaklaşık her 12 erkekten ve her 200 kadından birinde renk körlüğü var. Bu durumda renk körlüğü gerçekten de Görsel İletişim Tasarımı bölümü için önemli bir unsur. Görsel İletişim Tasarımı multidisipliner bir kimliğe sahip olduğundan ve çalışılabilecek alanları göz önüne aldığımız zaman -ki zaten bir iletişim bölümü- kesinlikle göz ardı edilmemesi gereken bir husus olduğu kanaatindeyim.
Bu durum sizleri yıldırmamalı. Hatta kendinize ait bir renk kataloğu oluşturup bunu bir avantaja bile çevirebilirsiniz diye düşünüyorum.