CrossFit maceram bundan yaklaşık 3,5 sene önce biraz daha sağlıklı ve fit olabilme isteğiyle başladı. Bu spora tutkuyla bağlanmamı sağlayan kişi ise antrenörüm aynı zamanda da Türkiye 1.si olan Ateş Boran; onun sayesinde ciddi şekilde ilgilenmeye başladım. O CrossFit atleti olmadan önce de tanışıklığımız vardı, benim hocamdı ve beraber antreman yapıyorduk. Antrenörümle birlikte hızımın ve halter için gerekli çekiş kuvvetimin CrossFit sporuna çok uygun olduğunu keşfettik. Kısacası daha sağlıklı olabilmek amacıyla çıktığım bu yol şu an çok farklı yerlere gitti.
Bunda sanırım en büyük rol CrossFit'i çok sevmemdir. İnsan yaptığı işi ne kadar severse ona o kadar dört elle sarılıyor. Hatta keşke daha önce başlamış olsaydım dediğim çok oluyor. Amerika'da 2000 yılında temellerinin atılıp, yaklaşık 2006 yılında da popüler olmasına karşın Türkiye'ye 2011-12 yıllarında geliyor. Çok geç bulmama karşın çok sevdiğim, hayatımın merkezine oturttuğum bir uğraş oldu, çok sarıldım ona. İşin en güzel yanı CrossFit beni çok mutlu ediyor. Doğası gereği farklı aşama ve zorlukları tamamlamak gerekiyor ve eğer aşamayı geçebilecek duruma geldiğim zaman son derece mutlu oluyorum. Örneğin amutta push-up yapmak bir eşik; bunu 5 kere arka arkaya yapabilmek ayrı bir eşik. Bu adımları ardı ardına geçebilmeyi başarmak beni son derece tatmin ediyor.
Yine aynı şekilde CrossFit daha önceden sahip olduğum bazı korkuların üstesinden gelmeme de yardımcı oldu. Diğer tanıdığım veya tanımadığım kişilerin değişimi görüp farkıma varmaları, Siemens Kariyer aracılığıyla çalışma arkadaşlarımın, şirketimin arkamda olduğunu bilmek ve ayrıca kazandığım dereceler de bu işi daha da ileriye götürmem yönünde beni motive ediyor.