İletişim Danışmanlığı yapan bir firmadaki Müşteri Temsilcisinin ve Basınla İlişkiler departmanının basınla ilişkiler konusunda bazı rutinleri vardır.
Öncelikle basın mensuplarını tanımalısınız. Kaç yayın ve kanal olduğunu bilmeli, çalışma koşullarına hakim olmalısınız. O insana ulaştığınızda onun ne yaptığını ve onun işine nasıl yardımcı olabileceğinizi bilmeniz gerekiyor. Geçim kaynağınız olan müşterinizin haber değeri yaratması için hangi yatırım ve manevraların yapılacağıyla ilgili de öbür tarafa fikirler verebilirsiniz.
Basınla İlişkiler olarak bizim basınla yüz yüze ve çok yoğun bir temasımız var çünkü müşterimizin her gün basınla bu şekilde samimi olması mümkün değil. Biz orada markayı ve hizmeti anlatan kısım olarak basınla çok içli dışlıyız. Zaten İletişim Fakültesi çıkışlı olan arkadaşlarımın pek çoğu şu anda bir gazetede, dergide editör veya yazar olarak çalışıyor. Olmayanlarla da tanışmakla yükümlüyüz ve basınla iletişim kurma mecburiyetimiz var. Dolayısıyla bu işi yapanlarda dışa dönük olma mecburiyeti, kendini iyi anlatma becerisi gerekiyor.
Yeni tanıştığınız herhangi bir insana ya da hizmet verdiğiniz markaya doğru ve net bilgiyi laf salatası yapmadan anlatabiliyorsanız, iyi bir Basınla İlişkilercisiniz demektir. Basın tarafına neyin haber değeri olabileceğini tartacak kadar hakim olmanız gazetecileri de çok mutlu eder. Özellikle günümüzdeki ultra mesaj karmaşası ve sosyal medyanın hızı, bir basın mensubunun ve ajans çalışanının mail kutusunda sabahları 400 mail olmasına sebep oluyor. Bunların içinden önemli olanı eleyip bulmak, bir samanlıkta iğne arayıp o aranan iğneleri birleştirip basın mensubunun önüne koymak, Basınla İlişkiler tarafında en çok yaptığımız şeydir. Basınla İlişkiler de anlattığım bu kaotik ortamdan ötürü neredeyse en fazla vakit alan ve en titizlikle çalışılan bölümdür.