Ben, iktidar mezun olur olmaz hemen hiç ara vermeden, iş yaşamına başlamadan önce Boğaziçi’nde embi yaptım. Bunun da çok faydasını gördüm. Teknik olarak kafamda şöyle bir soru vardı: Ben işletme mezunuyum ve işletme yüksek lisansı yapacağım. Gerçekten bana neler katacak, yoksa aynı bilgileri tekrar mı edeceğim gibi bir soru işaretim vardı. Ancak Boğaziçi’nin hem ortamı hem de farklı bakış açısının beni geliştireceğine inanarak girmiştim. Gerçekten de öyle oldu; işletme mühendisliği alanında pazarlamacı olmaya karar vermiştim ve birçok farklı dalda, finansından üretim yönetimine kadar, dersler almıştım. Bu dersleri hem pekiştirmek hem de biraz önce bahsettiğim gibi üniversite ile çalışma yaşamı arasında köprü kurmak anlamında Boğaziçi’nde yaptığım embinin çok güzel katkılarda bulundu.
Hiç unutamadığım ve en önemli katkılarından biri, Oyun Teorisi (Game Theory) dersidir. Oyun Teorisi dersinde, sanal ortamda bir şirket yönetmeniz beklenir ve bütün veriler sağlanır. Bir ekip olarak, değişik departmanları temsil eden üst düzey yöneticileri oynarsınız ve karşınızda her ay rapor verdiğiniz gerçek yöneticiler bulunmaktadır. Bizim ekibimizde, Türkcell’in Genel Müdürü, E.C. Brown ve Bayer’in Genel Müdürü gibi üst düzey yöneticiler vardı. Onların karşısına çıkıp, yönettiğimiz şirketin performansını sunan öğrencilerdik. Bu, gerçek yaşam ile okul yaşamı arasında olabilecek en güzel geçişlerden biriydi. Boğaziçi’nde en büyük katkılardan biri, beni iş yaşamına hazırlayan en önemli unsurlardan birisi oldu.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.