Üniversite hayatına İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği ile başladım ama dönem hayalim tıp fakültesi okumaktı. Üniversite tercihleri döneminde beş tane tıp fakültesi tercihinde bulundum, altıncı olarak da annemin de desteği sayesinde makine mühendisliği yazma kararı aldım. Ne talihtir ki altıncı tercihim olan makine mühendisliği çıktı ve ben okula başladım.
İlk senemi bitirdikten sonra aynı dönemde yurt dışına gemi inşaat mühendisliği okumaya giden bir arkadaşım vardı ve “Tatil yapmak için benim yanıma gelir misin?” dedi. “Tabii ki.” dedim. O zamanlar tutkulu ve idealist bir gençtim. Arkadaşımın yanına gittim ve onunla bir hafta tatil yaptık. Bir haftanın sonunda başka bir şehre geçtik ve oradaki üniversiteyi gördüm. Beğendim, içeriyi gördüm ve gezelim istedim. Gezdik ve rektörle tanıştık. Rektör süreçleri anlattı, ben okula kaydımı yaptırdım ve tatilden geri döndüm. Dönünce kararımı bildirmek için aile meclisini topladım. İlk olarak okulu bıraktığımı söyledim ve şoka uğradılar. Ondan sonra yurt dışına tıp fakültesi okumaya gideceğimi söyledim ve ikinci bir şok dalgası daha yaşandı. Ben de bu kararı verip yurt dışına gittim. 8 yarı dönem tıp fakültesinde devam ettim ama sonra ailevi sebeplerden dolayı Türkiye’ye dönmek zorunda kaldım. Türkiye’ye döndükten sonra sınavlara 1 buçuk ay vaktim kalmıştı ve hızlı bir şekilde sınava hazırlandım. Maalesef istediğim puanı elde edemedim. Yatay geçişi sağlayabilmek için İngilizce Tıp Fakültesi puanı yapmanız ve Türkiye’de ilk 500’de olmanız gerekiyordu. Bunu gerçekleştiremedim ve İstanbul Üniversitesi Ekonomi bölümüne başladım ve buradan mezun oldum. Dedim ya; en önemlisi ne yapmak istediğinizi, sizi neyin tatmin edeceğini bilmenizdir.
Uzun bir süre satış ve finansta çalıştıktan sonra yaptığım işin sonucunun beni tatmin etmediğini gördüm. Evet, birçok iş başarabiliyorsunuz, birçok işi yapabiliyorsunuz. Hatta iyi de yapabiliyorsunuz. Bunun için takdir, tebrik, teşekkür, terfi, para gibi şeyleri de alabiliyorsunuz ama bir şey gene eksik kalıyor. Eğer ki yaptığınız iş monoton olmaya başlıyorsa o zaman bir yerde bir problem var demektir çünkü sevdiğiniz işte monotonluk diye bir şey olmaz. Her gün o işe koşarak gidersiniz. Ama monotonluk hissediyorsanız, ampulü yakmanız gereken yer orasıdır. Ben de orada ampulü yaktım ve dedim ki; benim hayalim sağlık sektöründe çalışmak, bir şekilde insanlara destek olabilmek. Ben üç amcasını kanserden kaybetmiş bir insanım. Bu kararı vermek bu yüzden benim için kolay oldu ve keskin bir dönüşle bulunduğum pozisyonu, firmayı, sektörü, aldığım yan hakları ve ücretlerin hiçbirini görmedim ve sıfırdan başlamaya karar vererek Pfizer’le tanıştım. İyi ki de tanışmışım.