Decathlon'a mülakata gelecek kişi, aslında kendi olduğundan emin olmalı. Yani kesinlikle kendini değiştirmesini beklemiyoruz. Biz orada onu anlamaya çalışıyoruz ve karşılıklı olarak konuşuyoruz. Amacımız, kişiyi daha iyi tanımaktır. Bu yüzden klasik cevaplar, örneğin "Decathlon, global bir firma; kurumsal bir firma; mükemmeliyetçi olmak en büyük eksikliğim" gibi ifadeler duymak bizim için önemli değil. Gerçekten, kişinin kendini bilmesini, ne istediğini anlamasını bekliyoruz. Eğer bilmiyorsa, bunu açıkça ifade edebilmesini istiyoruz. Çünkü bu durumda belki biz de elimizdeki fırsatları ona yönlendirebilir ve gerçekten isteyip istemediğini anlayabiliriz. Bu nedenle bu bir alışveriştir, bir bilgi alışverişidir ve aslında birbirimizi tanımak için oradayız.

Bu noktada, kişinin kravat takıp gelmesinden ziyade, kendini gerçekten hazır hissetmesi ve burada olup olmadığını sorgulaması daha önemlidir. Bunu yapabilmek için de, kendi dönemimden hatırladığım iş tecrübeleri ve mülakat deneyimlerim devreye giriyor. Öğrenci dönemimde kesinlikle bir firmaya gitmeden önce, o firmanın araştırılması gerektiğini düşünüyordum. Bu hem Decathlon için, hem de başka firmalar için geçerli. Pozisyonun niteliklerini net bir şekilde anlamamız ve hepsine birer örnek verebilmemiz gerekiyor. Çünkü burada, havada "Ne kadar güzel bir yer" gibi bir değerlendirme yapılmayacak. Sorumuz sizin yeterliliğiniz ile ilgili olacak. Bu biraz yetkinlik gerektiren bir mülakat süreci.

Tabi ki yeni mezun bir arkadaşımızdan projelerinden bahsetmesini ya da yaptığı stajlardan söz etmesini bekliyoruz. Kendisinden atom parçalamasını kesinlikle beklemiyoruz.