Hammadde gelir, makinada şekillenir ve bunu bir takım operatörler vasıtasıyla yaparız. Bunun sonucunda da ürünler hazırlanıp, ilgili müşteri ve tüketicilerimize doğru sevk edilmek üzere yola çıkar. Tedarik zinciri adını verdiğimiz bu döngüde proje bazlı da çalışıyoruz. Örneğin; hammaddeleri bitmiş bir ürüne çevirmek için, ekipmanlar üzerinden bir takım dönüşümlerle o transformasyonu sağlarken, malzemeleri %100 oranında kullanamayabiliyoruz. Yaptığımız üretimde en ufak bir malzeme kaybının yıllık bazda ne kadar büyük meblağlarda kayıplara sebebiyet vereceğini kabaca düşünecek olursak; en ufak bir malzeme kullanımının arttırılması, kayıplar %1 oranında bile olsa azaltılması sayesinde çok büyük ölçekli bir maliyet avantajına çevirmiş oluyoruz. Düne kadar ben aslında bir malzemeyi sonuna kadar kullanarak katamadığım zaman sadece o malzemeyi kaybetmiş olmuyorum, o malzemeyi elden de çıkaramıyorum. Elden çıkarmak için de ekstra para ödüyorum. Dolayısıyla kendi çıkarttığım atığı atabilmenin bile bir maliyeti var. Bu şekildeki maliyet projeleri bir örnek sayılabilir. Üretim hatlarının verimliliğini engelleyecek şekilde sürekli plansız kayıp yaşatan problemlerimiz var. Örneğin; buradaki plansız kayıp yaşatması, hattın üretim yapabileceği belli dönemlerde yaşadığı bu tarz plansız arızalardan dolayı üretim duruyor. Durduğu süre boyunca da üretim kaybı yaşanıyor. Bunu ne kadar az plansız olarak kurarsak, ne kadar arızaların önüne geçersek o kadar da verimli üretim sağlamış oluyoruz. Kaba tabirle birim zamanda üç değil de beş üretiyoruz. Bu yüzden bunu da ekibimin yaptığı projelere örnek olarak verebilirim.