Oldukça ağır bir eğitimi var. İlk 2 senede hiç sayı görmüyorsunuz. Sürekli ispatlarla, teoremlerle geçiyor. Üniversite sınavının dinamiği çok farklı ve sanki üniversiteyi kazanınca her şey bitecekmiş gibi hissettiriyor ama öyle değil. Zor noktası şu; ispatlarla, teoremlerle çalışıyorsunuz. Soyut matematik var ama sonrasında iş hayatının içerisine girdiğinizde neler kattığını görüyorsunuz. Bir konuyu çok boyutlu analiz edebilmeyi öğreniyorsunuz. Örneğin; problemin daha detaylı derinlemesine analizi için, orada size gösterdikleri Oyun Teorisi dersleri, Diferansiyel Denklemler dersleri sizin daha güçlü analiz kabiliyeti almanızı sağlıyor. Bunu da seneler geçtikten sonra algılıyorsunuz. Hocalarımın hepsine teşekkür ediyorum. Üniversite kelimesinin kökeni Latince'de universiyum‘dan geliyor. Bu da evrensel demektir. Siz dünyanın en iyi üniversitesinde de, Türkiye'nin en iyi veya en kötüsünde de okuyabilirsiniz. Siz kendinize bir birey olarak kendinize ne katıyorsunuz o önemlidir. Einstein’ın da dediği gibi "Eğitim bütün öğrendikleriniz bittiğinde arta kalan şeydir." Matematik Mühendisliği'nin bana kattıkları; çok yönlü düşünebilmek, kompleks problemleri çözebilmek, derinliğine inebilmek, analiz edebilmektir.
Bu soruya verilmiş 3 cevap daha var.