Hiç sıkılmadım. Bunun birkaç boyutu var, bunlardan birisi de perakendedir. Perakende çok zevkli bir sektör ve devamlı bir hareket var. Ben 19 yıldır aynı şirkette çalışıyorum, sorsaydınız kesinlikle böyle bir şey olamayacağını söylerdim. Bundan önce de 2 yıl başka bir şirkette çalışmıştım ama aynı yerde aynı işi yaptığımı hissetmediğim için sıkılma diye bir opsiyon oluşmadı. Bunda perakendenin ve Migros’un ciddi bir payı var.
Bütün bu heyecanlı işleri yaparken kurumsallığı kaybetmemek çok önemli. Kurumun çizgileri, kurumsallığı ve duruşu belli olduğu için sizi hayal kırıklığına uğratacak bir şey yaşamıyorsunuz. Biz yurtdışında İnsan Kaynakları eğitimleriyle ilgili takım yarışmalarına katılıyoruz. Bununla kıyaslayınca yaptığımız işten gurur duyuyoruz çünkü yaptığımız işin global ölçekte ne kadar kaliteli bir ortamda üretildiğini görüyoruz ama uluslararası bir şirketin parçası olmadığımız için de düşündüğümüzü yapabiliyoruz.
Diyelim ki biz bir performans yönetimi sistemi kuracağız ya da onu güncelleyeceğiz. Bize herhangi bir yerden bunun nasıl olacağıyla ilgili bir talimat gelmiyor, biz onu düşünerek araştırıp yapıyoruz. Bir şeyleri düzeltip, bu işin dünyada nasıl yapıldığına bakıp, kendi ihtiyaçlarımıza göre uyarlayarak hayata geçiriyoruz. Bu da çok keyifli oluyor.
Ben İnsan Kaynakları’nı kendine özgü ve spesifik bir alan gibi görmüyorum, işin ve perakendenin bir parçası olarak görüyorum. Biz insanla ilgili işleri gerçekleştiriyoruz. İnsanı zaten işten ayrı düşünemeyiz. Dolayısıyla biz bu işin en önemli bacağını en etkili bir şekilde tutmaya çalışıyoruz. Bu işi yaparken İnsan Kaynakları gözüyle baktığımızda her fonksiyon kadar kritik ve insanlara dokunan bir iş olduğunu görüyoruz. İnsanların hayatlarında fark yaratabileceğimiz, onlara dokunabileceğimiz bir iş yapıyoruz. Onlar da bizi ilk iş günü ya da terfi ettikleri gün gibi çok özel günlerin bir parçası olarak hatırlıyor. Bu da çok kıymetli bir şey ve manevi bir tatmin getiriyor.
Bu soruya verilmiş 10 cevap daha var.