Benim üniversite tercihi yapan öğrencilere en büyük, en önemli tavsiyem, büyüklerini dinlememeleri ve heyecanlarının peşinden gitmeleridir. Bu durumu kötü karşılayacak bazı büyükler olabilir ve belki bir kısmı buna kızacak. Ancak bazı klişeler var; örneğin "Şu mesleği seçenlerin iş bulması zordur" gibi. Benim gözlemime göre, en az para kazanacak mesleğe yönelen bir kişi bile, eğer yaptığı işi severek yapıyorsa, bu alanda kendine bir yol bulabiliyor. Burada önemli olan, gönlünüzü koymanızdır. Bu yüzden, kendi heyecanlarının peşinden gitmelerini öneriyorum.
Kendilerini heyecanlandıran meslekleri seçmelerini, buna odaklanmalarını öneriyorum. Ayrıca, bu bazen geç gelen bir şeydir. Yani, "Liseden mezun oldum, artık hayatta ne meslek yapacağımı bilmem gerekiyor" düşüncesine kapılmamalısınız. Bazı insanlar için bu süreç biraz zaman alabiliyor. Örneğin, ben araştırmayı çok geç tanıdım ve sonrasında çok sevdim. Çünkü ailemde araştırmayla ilgilenen kimse yoktu ve böyle bir ortamda büyümedim; bu konuda hiç eksponuz olmamıştı. Zaman içinde, bu mesleğin bana uygun olduğunu fark ettim. Dolayısıyla, bazı insanlar için ilham gelmesi zaman alabilir. Bu yüzden, öğrencilerin kendilerini zorlamadan kalıplara sokmamalarını öneriyorum.
Hep şunu söylüyorum; şu anda üniversite sınavına girecek öğrenciler yaklaşık yirmi yaşında. Ortalama yaş giderek artıyor. Örneğin, yirmi iki, yirmi üç yaşında bir öğrenci, yüksek lisans yapınca yirmi beş yaşında mezun olacak. İleride birisi yüz yaşına kadar yaşayacak. Bu da demektir ki, elli sene boyunca o mesleği yapacak. Sadece annesi veya babası iyi para kazanıyor diye bu mesleğe mahkum olmanın ya da kendisini heyecanlandıran bir mesleği tercih etmenin yollarını arayıp, onu sevdiği için takip etmenin arasında bir seçim yapması gerekiyor. Hep bunu düşünmelerini ve heyecanlarının peşinden koşmalarını öneriyorum.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.