Son zamanlarda yaptığımız en önemli proje, emekli bankacılığına ait bir projemizdir. Bugüne kadar kamu tarafından ödenen, ilk emekli olanların maaşları 2015 yılının Eylül ayından itibaren Denizbank’tan ödenmeye başladı. Bu proje, bireysel bankacılıkta safha atlatan, bankayı başka bir konuma getiren bir projeydi çünkü Türkiye’de 11 buçuk milyon emekli var ve yılda 600 bin kişi emekli oluyor. Biz de bunları tespit ederek, sosyal güvenlik kurumlarıyla ve ilgili partilerle görüşmeler yaparak neler sunabileceğimizi anlattık ve onlarla iş birliği anlaşmasına imza attık. Böylece 2015 yılının Eylül ayından itibaren emekli maaşları Denizbank’a yatmaya başladı.
Anlaşma imzalandıktan sonra yapmamız gereken şeyler vardı çünkü biz belli taahhütlerde bulunarak emeklilerin hayatlarını kolaylaştıracağımızı, onlara özel ürünler çıkartacağımızı belirttik. Bunları belli pazar araştırmalarıyla, müşteri görüşmeleriyle, anketlerle belirledik ve bankanın çeşitli birimleriyle birlikte hayata geçirdik.
Bir de bu işin saha tarafı var. Anlaşmayı yapıp ürünü çıkartırsınız, o ürün müşteriyle şubede buluşur. Dolayısıyla şubenin bunu iyi öğrenmesi ve müşteriye iyi anlatması lazım. Biz de bu anlaşmamız başlamadan önce bütün şubelerimizi ziyaret ederek neden bu işe girdiğimizi ve onların neler yapması gerektiğini anlatarak onları bir eğitim sürecine soktuk. Aslında bu, anlaşmanın imzalanmasından genel müdürlükte gerekli hizmet ve ürünlerin hazırlanmasına, şubeye anlatılmasından ve şubenin müşteriye anlatmasına kadar geçen bir süreç. Bir ürün çıkarırken bir ihtiyaç belirlemeniz lazım çünkü o ürün satılmadıktan veya müşteri bundan memnun olmadıktan sonra pek bir işe yaramıyor. Önemli olan o ihtiyacı belirlemek, o ihtiyaca yönelik çözümler üretmek, bunu sahaya ulaştıracak kişilere iyi anlatmak ve iyi öğrenmelerini sağlamaktır.